|

Nihayet, başrolünde New York'un boy göstermediği bir uzaylı filmi!

Aslî mesleği mimarlık olup, Hollywood'da 1990'ların başlarından itibaren bir dizi önemli filmin sanat yönetmenliği ve yapım tasarımcılığı koltuklarında dikkat çekici başarılara imza atan Chris Gorak, görsel tasarımının yanı sıra yönetmenliğini de üstlendiği ikinci çalışması 'Karanlık Saat'te 'uzaylı istilası' türüne üslûp anlamında dişe kovuğa gelir bir yenilikçi katkı sağlayamasa bile, en azından bu gözde türün çekim mekânlarını ABD ve özellikle de New York kentinin asırlık boyunduruğundan kurtarmayı başarmış!

Ali Murat Güven
00:00 - 7/01/2012 Cumartesi
Güncelleme: 02:35 - 8/01/2012 Pazar
Yeni Şafak
Nihayet, başrolünde New York'un boy göstermediği b
Nihayet, başrolünde New York'un boy göstermediği b
alimuratg@yahoo.com


EN KARANLIK SAAT / 3 BOYUTLU (The Darkest Hour in 3D)

Yapım Yılı ve Ülkesi:
2011, ABD yapımı
Türü ve Süresi:
Bilim-kurgu, 89 dakika
Yapım Bütçesi:
(Tahminî)
30 milyon Amerikan Doları
Gösterim Formatları:
(Gösterildiği salonun teknik donanımına göre değişen
) 35 mm standart sinema filmi ve 3 boyutlu dijital film formatlarında gösterimde
Perdedeki Resim Formatı:
2.35:1
(Genişperde-Widescreen Cinemascope)
Ülkemizde Gösterime Sunulan Kopya Sayısı:
128
Seslendirme Dili:
İngilizce
(Türkçe altyazılı)
Yönetmen:
Chris Gorak
Senarist:
(Leslie Bohem, M.T. Ahern ve Jon Spaihts'in ortak bir hikâyesinden uyarlamayla)
Jon Spaihts
Görüntü Yönetmeni:
Scott Kevan
Özgün Müzik Bestecisi:
Tyler Bates
Kurgucular:
Fernando Villena, Doobie White, Priscilla Nedd-Friendly
Yapım Tasarımcısı:
Valeri Viktorov
Sanat Yönetmeni:
Ricky Eyres
(Süpervizör)
Kostüm Tasarımcısı:
Varvara Avdyushko
Saç Tasarımcısı:
Linda Dvorakova
Oyuncuları:
Emile Hirsch (Sean), Olivia Thirlby (Natalie), Max Minghella (Ben), Rachael Taylor (Anne), Joel Kinnaman (Skyler), Veronika Ozerova (Vika), Dato Bakhtadze (Sergei), Gosha Yuriy Kutsenko (Matevi), Nikolay Efremov (Sasha), Vladimir Jaglich (Boris)
İthalatçı Şirket:
Tiglon Film
Dağıtıcı Şirket:
Tiglon Film
İçerik Uyarıları:
Pek çok bölümünde (şiddet dolu bir bilim-kurgu filminden bekleneceği üzere) ürkütücü ses ve görüntü efektlerine yer vermesi nedeniyle, 15 yaşından küçük izleyiciler için uygun bir yapım değildir.
Ailece izlenebilir mi?
/ ŞARTLI EVET /
15+
(Ailenin küçük üyelerinin en az 15 yaşında ve daha büyük olması şartıyla)
Yeni Şafak-Sinema Puanı:
* *
Resmî İnternet sitesi ve Fragmanı:

::::::::::::::::::::::::::::

FİLMİN KONUSU:
Amerikalı internet girişimcileri
Sean
ve
Ben
, ekonomik açıdan baş döndürücü bir hızla gelişen uluslararası bir pazar konumundaki
Rusya
'ya, hayâllerinin işini kurmaya gelmişlerdir. İki adam, sebebi anlaşılamayan gizemli bir şimşek fırtınasının tam ortasında başkent
Moskova
'ya ulaşırken, genç ve güzel iki kadın turist,
Natalie
ve
Anne
de gizemli
Nepal
'i keşfetmeye giderken gerçekleşen beklenmedik bir uçak molası nedeniyle aynı kente inmek zorunda kalırlar.
Eğlenceye fazlasıyla düşkün
Moskova
'da mevcut boş zamanlarını keyifle geçirmek isteyen bu dört insan, kentin en gösterişli gece kulüplerinden
Zvezda
'nın tantanalı ortamında bir araya gelerek tanışacaklardır. Dünyanın dört bir yanından gençler, süper modeller ve kudretli işadamlarının buluşma noktası olan
Zvezda
, uzaylıların beklenmedik istilâsı sonucu tam bir kargaşa merkezine dönüşür ve bir anda her yer kapkaranlık olur. Yüksek enerjisiyle tanınan Rus başkenti şimdi bütün güç kaynaklarından yoksun ve neredeyse tamamen terk edilmiş bir görünümdedir. En kötüsü de ülkeyi adım adım ele geçirmeye başlayan bu yabancı gücün ne tür varlıklardan oluştuğu halen anlaşılamamıştır. Bilinen hiçbir organik türe benzemeyen işgalci uzaylılar
“görünmezlik”
gibi bir zırhın altında kıyımlarını sürdürürken, onların karşısında ayakta kalabilen tek şey ise gözükara cesaret olacaktır.

::::::::::::::::::::::::::::

Aslen
Ural Nehri
kıyılarında büyümüş bir
Kazak
olmasına rağmen,
1978
'de, henüz
17
'sindeyken geldiği
Sovyetler Birliği
başkenti
Moskova
'yı meslek hayatı boyunca çektiği bütün filmlerde anavatanından daha fazla kayırmış olan yapımcı-senarist-yönetmen
Timur Bekmambetov
,
“Karanlık Saat”
te (ki aslında tam çevirisiyle
“En Karanlık Saat”
) pek sevdiği bu metropolü bilim-kurgu türünün gözde mekânları arasına katmak için ona bir büyük kıyak daha yapıyor.
Kendisini
“yerel ölçekte takılan üçüncü dünyalı sinemacı”
olmaktan çıkartıp küresel ölçekte popüler bir bilim-kurgu ustasına dönüştüren
2004
tarihli ilk önemli filmi
“Gece Görüşü”
nden
(Nochnoy Dozor)
itibaren yapımcı ya da yönetmen olarak katkıda bulunduğu hemen her senaryoda ne yapıp edip gözdesi
Moskova
'ya bir şekilde pas atan sanatçı, bu geleneğini Amerikalı meslektaşı
Chris Gorak
ile iddialı bir işbirliğine giriştiği yeni filminde de bozmamış.
Aslen
ABD
'nin
Louisiana
eyaletindeki
New Orleans Tulane Üniversitesi
mezunu bir mimar olan
Gorak
ise tasarım alanındaki yetenek ve bilgisini
1990
'ların başlarından itibaren gerek televizyon, gerekse sinemada büyük ses getirmiş bir dizi yapımda
“sanat yönetmeni”
,
“yapım tasarımcısı”
ya da
“görsel efekt uzmanı”
gibi pozisyonlarda ortaya koymuş ayrıksı bir Amerikan sinemacısı…
1993
tarihli
George Pan Cosmatos
westerni
“Mezartaşı”
ndan
(Tombstone)
başlayarak, aralarında
“Vegas'ta Korku ve Nefret”
(Fear and Loathing in Las Vegas, 1998)
,
“Dövüş Kulübü”
(Fight Club, 1999)
,
“Orada Olmayan Adam”
(The Man Who Wasn't There, 2001)
,
“Azınlık Raporu”
(Minority Report, 2002)
ve
“Blade-3”
ün de
(Blade: Trinity, 2004)
yer aldığı bir dizi ses getirmiş yapımın kamera arkasında önemli görevler üstlenen sanatçı,
2006
'da ise
“Yakın Tehdit”
(Right at Your Door)
adlı düşük bütçeli bilim-kurgu serüveniyle yönetmenliğe siftah etmişti.
Gerek
Bekmambetov
, gerekse
Gorak
'ın, büyük stüdyoların dizinin dibinde oturup onlardan rutin işler bekleyen iki
“memur yönetmen”
olmak yerine, çekecekleri filmler için alternatif finans kaynaklarını zorlayıp oralardan para bulan, bunun yarattığı özgürlük ortamıyla da bazı deneysel çalışmalara girebilen iki bağımsız sinemacı olarak kafalarının uyuşmaması elbette ki düşünülemezdi. Hele de söz konusu olan her ikisinin de meftun olduğu
“bilim-kurgu”
türü ise…
İddialı projeler için hem bütçe oluşturmada, hem de
(çoğunlukla
Rusya
merkezli)
büyük setler kurmada Amerikalı meslektaşına göre iki gömlek daha tecrübeli konuma erişmiş bulunan Kazak yönetmen, kendi yeteneklerini ondaki görsel tasarım becerisiyle birleştirerek bir kez daha
Moskova
'yı mekân olarak kullanan, ancak bu kez öncekilerden çok daha gösterişli bir bilim-kurgu çalışmasına imza atmak istemiş
“Karanlık Saat”
te…

Pekiyi, bunu lâyıkıyla başarabilmiş mi?

Bekmambetov
'un yapımcı,
Gorak
'ın ise yönetmen koltuğunda oturdukları film hedefine ancak belli bir yere kadar koşabiliyor, sonrasında ise tıkanıp kalıyor. Çünkü,
Moskova
'yı olabildiğince çarpıcı bir şekilde, en
“kartpostal”
resimleriyle kullanmaya azamî özen gösteren bu temâşâ,
30 milyon dolarlık
yatırımı hak edecek kalitede bir senaryoya ise ne yazık ki sahip değil…
“Evrenin uzak mesafelerini katederek dünyamıza gelebilecek teknolojiye sahip bulunan, fakat en büyük teknik ihtiyaçları ise insanoğlunun ürettiği elektrik enerjisi olan işgalci uzaylılar”
gibi gayet ipe sapa gelmez bir hikâyenin izini süren
“Karanlık Saat”
, senaryo cephesindeki iri defolarının yanı sıra daha yolun henüz çok başındaki tıfıl oyuncularıyla da yeterince göz doldurmaktan uzak kalıyor. Mâlûm, sağlam bir filmin omurgası iyi hikâye ve iyi oyunculuktan oluşur. Bu ikisini bir araya getiremediğinizde ise özel efektlere istediğiniz kadar abanın, elde edeceğiniz sonuç
“şık bir video klip”
ten daha öteye geçemez. Durum böyle olunca,
Bekmambetov
ve
Gorak
'ın izleyicilerine heybetli bir
"uzaylı işgali"
gösterisi sunmak için giriştikleri onca teknolojik çırpınış da perdede bütün sermayeyi bilgisayar cambazlıklarına yüklemiş iki talihsiz adamın ipini çekmekten başka bir işe yaramıyor.
Öte yandan,
“Bu filmin öne çıkartılabilecek hiç mi erdemi yok?”
diye soracak olursanız,
“Bana göre önemli bir erdemi var elbette”
derim ben de… Soğuk savaş dönemi casusluk dramalarında karanlık adamların buluşma noktası olarak hafızalarımıza kazınmış
Kızıl Meydan
ve tuğla kırmızısı
Kremlin Sarayı
'nın uzak plan manzaraları gibi birkaç bildik görüntü haricinde,
Moskova
kentinin ana hatları yeryüzündeki sinemaseverlerin büyükçe bir bölümü için hâlâ gerçek bir muamma… Kazak sinemacı
Bekmambetov
'un tutkulu
Moskova
hayranlığı ve Amerikalı ortağı
Gorak
'ın sıra dışı setlere sahip ikinci bir uzun metraj çekmek için bu fırsata mal bulmuş mağribi gibi sarılması sayesinde, bilim-kurgu sineması tarihinde, başrollerini
ABD
kentlerinin, özellikle de
New York
'un üstlenmediği sayılı bilim-kurgu filmlerinden birini izleme fırsatı buluyoruz ki bu bile bence
Manhattan
gökdelenlerinin silüetiyle fazlaca kirletilmiş görsel hafızamız açısından yepyeni bir deneyim…
ABD
; dili, insanları, günlük hayat kültürü ve mimarisiyle sinemada, hele hele bilim-kurgu sinemasında o kadar yayılmacı, öylesine geniş yer kaplayıcı bir pozisyon kazandı ki Amerika kıtası dışında geçen her türlü sinemasal hikâyeyi
“hafıza temizliği”
açısından kendi adıma birer kazanım olarak görmekteyim. Bu tür filmlerin, uluslar arası kolektif bilinçte iyiden iyiye yer etmiş
“Bilim-kurgu hikâyeleri mutlaka ABD'de geçer/geçmelidir”
tarzı ön kabûlleri yıkması, yarın öbür gün
İstanbul merkezli
bir fantastik filmin daha kolay sindirilebilmesinin de yolunu açacaktır.
Hollywood
'un yarattığı bu tek tip kabullenişin hastalıklı sonuçlarını bırakın bilim-kurguyu, son yıllarda ülkemizde çekilen korku-gerilim filmlerinde bile görmekteyiz. Mağdurların bedenlerinden kötü ruhları kovan gizemci kişiler birer
“exorcist”
, yani
Vatikan
tarafından görevlendirilen
“cinci rahipler”
, olayların geçtiği mekân da
New York
olunca dindarından ateistine kadar herkesin içine rahatlıkla sinen böylesi ürkünç hikâyeler, aynı gizemli kişiler birer
“Müslüman din adamı”
na ve mekânlar da
İstanbul
'a,
Ankara
'ya,
İzmir'
'e,
Urfa
'ya dönüştüğünde Türk sinema izleyicisi tarafından rasyonel gerekçesi olmayan sulu bir alaycılıkla karşılanıyor. Bunun da sebebi aynı patolojik köke bağlı aslında; özelde
Türkiye
'yi ve genelde de
bütün üçüncü dünya ülkelerini
bol mendil ıslattıran
“yoksulluk hikâyeleri”
haricinde başkaca hiçbir sinemasal türe
yakıştıramamak
O yüzden,
Bekmambetov
her ne kadar kendi milliyetçiliğinin izini sürüyor olsa da, farkında mıdır değil midir bilemem, fakat küresel ölçekteki izleyici kitlesi için aslında çok hayırlı bir iş yapıyor. Evet;
İstanbul, Moskova, Bakü, Aşkabat, Taşkent, Yeni Delhi, Tokyo, Kuala Lumpur
ve dahası
Cidde, Riyad, Amman, Trablus
ya da
Tahran
da büyük sinemasal hikâyeler için pekâlâ güzel mekânlar oluşturabilir. Yeter ki bu konuda üçüncü dünyalı yapımcı, yönetmen ve izleyicilerin kafalarındaki önyargı kırılabilsin.
O yüzden,
“Karanlık Saat”
, ait olduğu türe hikâye ve anlatım adına hemen hiçbir yenilikçi katkıda bulunmamasına rağmen, bu bilinçle izlendiğinde yine de belli ölçüde keyif vermeyi başaran bir bilim-kurgu serüveni… Tabiî,
“Aman canım sende! New York, Paris ve Londra dururken, uzaylılar Kızıl Meydanı mı işgal edermiş!”
şeklinde düşünme takıntısından kurtulmayı başarabilirseniz!


* * *

YENİ ŞAFAK SİNEMA SAYFASI / YILDIZ PUANLAMA TABLOSU

* * * *
(4 Yıldız)
Sinemanın sanat kimliğini pekiştiren gerçek bir başyapıt… Kaçırmanız gerçekten de yazık olur.
* * * 1/2
(3,5 Yıldız)
Oldukça başarılı bir film. Şartlarınızı zorlamak pahasına mutlaka görmelisiniz.
* * *
(3 Yıldız)
Çoğu bölümüyle sanatsal bir derinlik ve lezzet yakalayabilen, kayıtsız kalınmayacak bir film. Ömrünüzden bir kaç saati vermeye değer…
* * 1/2
(2,5 Yıldız)
Bazı bölümlerinde iyi bir filmin kalite standartlarına erişmeyi başarabiliyor; fakat bir bütün olarak bakıldığında ise sorunlu ve tam olmamış.
* *
(2 Yıldız)
Hiç bir sanatsal değeri ve akılda kalıcılığı yok. Yalnızca zaman öldürmek için tüketilebilir. Ki zamanınıza önem verdiğimiz için bunu da pek önermiyoruz.
* 1/2
(1,5 Yıldız)
Kötü bir film ve neden çekildiğini anlamak zor… Görmemeniz yararınıza olacaktır.
*
(1 Yıldız)
Sinema sanatı adına utanç verici bir gösteri… Arkanıza bakmadan kaçın, sevdiklerinizi de uzak tutun!

12 yıl önce