|

'Sporculuk' yerine 'spor tüccarlığı'nı dayatan zâlim bir sistemin çarklarında

Türk sinema izleyicisi, ülkemizde hiç bir popülaritesi bulunmayan 'beyzbol' oyununun mantığı ve kurallarından büyük ölçüde habersiz olduğu için, Hollywood'dan gelen 'beyzbol' odaklı spor filmlerine de genelde mesafeli bir tavır takınır. Ancak, orta kuşak yönetmenlerden Bennett Miller'in, Brad Pitt, Philip Seymour Hoffman ve Jonah Hill gibi üç klas oyuncunun da desteğini ardına alarak çektiği 'Kazanma Sanatı', bu biyografik hikâyeye sportif alanın dışından katılmış insanî öğeler ve yaptığı esaslı sistem eleştirisi sayesinde kendisini başından sonuna kadar ilgiyle izletmeyi biliyor.

Ali Murat Güven
00:00 - 9/12/2011 Cuma
Güncelleme: 04:27 - 11/12/2011 Pazar
Yeni Şafak
'Sporculuk' yerine 'spor tüccarlığı'nı dayatan zâl
'Sporculuk' yerine 'spor tüccarlığı'nı dayatan zâl
alimuratg@yahoo.com

KAZANMA SANATI (Moneyball)

Yapım Yılı ve Ülkesi:
2011, ABD yapımı
Türü ve Süresi:
Beyzbol sporu odaklı biyografik drama, 133 dakika
Yapım Bütçesi:
(Tahmini)
50 milyon Amerikan Doları
Gösterim Formatı:
35 mm standart sinema filmi
Perdedeki Resim Formatı:
1.85:1
(Genişperde-Widescreen)
Ülkemizde Gösterime Sunulan Kopya Sayısı:
25
Yönetmen:
Bennett Miller
Senaristler:
(Amerikalı spor yazarı Michael Lewis'in "Moneyball: The Art of Winning an Unfair Game" adlı kitabından uyarlamayla)
Stan Chervin
(Ana hikâye)
, Steven Zaillian, Aaron Sorkin
Görüntü Yönetmeni:
Wally Pfister
Özgün Müzik Bestecisi:
Mychael Danna
Kurgucu:
Christopher Tellefsen
Yapım Tasarımcısı:
Jess Gonchor
Sanat Yönetmenleri:
Brad Ricker, David Scott
Set Dekoratörü:
Nancy Haig
Kostüm Tasarımcısı:
Kasia Walicka-Maimone
Oyuncuları:
Brad Pitt (Billy Beane), Philip Seymour Hoffman (Art Howe), Jonah Hill (Peter Brand), Robin Wright (Sharon), James Shanklin (Billy'nin babası), Diane Behrens (Billy'nin annesi), Takayo Fischer (Suzanne-Billy'nin sekreteri), Chris Pratt (Scott Hatteberg), Stephen Bishop (David Justice), Carris Dorsey (Casey Beane)
İthalatçı Şirket:
Warner Bros.
Dağıtıcı Şirket:
Warner Bros.
İçerik Uyarıları:
Filmde cinsellik/çıplaklık ve kanlı şiddet sahneleri yok. Yalnızca, bir kaç bölümünde (kabul edilebilir sınırda) argo diyaloglar söz konusu… Bu yüzden, erişkin bir refakatçiyle birlikte olmak şartıyla, her yaş grubundan izleyici için uygun bir yapımdır.
Ailece izlenebilir mi?
/ EVET
Yeni Şafak-Sinema Puanı:
* * *
Resmî İnternet sitesi ve Fragmanı:

::::::::::::::::::::::::::::::

FİLMİN KONUSU:
Gençlik döneminde başarılı bir beyzbol oyuncusu olmak için epeyce çırpınan
Billy Beane
, oynadığı klüplerin yöneticilerinin sahadaki doymak bilmez beklentilerini karşılamakta yetersiz kalınca, olgunluk çağlarında bu kez -azılı rekabete dayanıklı kişiliğine de güvenerek- aynı alanda yöneticilik yapmaya karar verir. Kahramanımız, aldığı kararın ardından da Amerikan beyzbol liginin küçük çaplı kulüplerinden biri konumundaki
Oakland A's
'in teknik direktörlüğü görevini üstlenir.
2001-2002
beyzbol sezonuna hazırlanan
Billy
, takımdaki en iyi oyuncusu kendisine teklif edilen yüksek paraların cazibesine dayanamayarak daha büyük bir takıma transfer olunca, sezonun hemen başında gerçek bir faciayla karşı karşıya kalacaktır.
Billy
'nin bu noktadan sonraki tek seçeneği takımını rakip takımların en fazla üçte biri dolayındaki bir bütçeyle sıfırdan kurmak ve milyarlarca doların döndüğü adaletsiz bir
“sektör”
deki devlere elindeki kıt imkânlar doğrultusunda kafa tutmaya çalışmaktır.
Velhasıl, adamımız, kazanmaya gönülden inanmış biri olarak, önünde uzanıp giden trajik manzaraya rağmen, kemikleşmiş bir sistemle kıyasıya mücadele etmeye başlar. Tek çıkış yolu ise mantığını -beyzbol oyununun artık klasikleşmiş bazı temel ilkelerine meydan okumak suretiyle- sahanın dışına taşırarak, başarı için alternatif yollar üretmektir. Oyunda galibiyeti bilimsel yollarla getireceğine savunulan, fakat geçmişte kulüp yönetimleri tarafından reddedilmiş bazı sayısal teorileri yeniden mercek altına alırken, bunları sahaya yansıtabilmek için de istatistik hesaplarla arası çok iyi bir
“ampul”
olan,
Yale Üniversitesi
mezunu ekonomi uzmanı
Peter Brand
'i de işe alacaktır.
İki çılgın adam, geleneksel düşünce yapısı ve klasik antrenman tekniklerini kökten reddettikleri yepyeni bazı deneylere girişerek, beyzbol câmiâsında uzun süredir göz ardı edilen bilgisayar destekli istatistikler üzerine çalışmaya başlarlar. Bu süreçte hayâl gücüne meydan okuyan bazı sonuçlara ulaşan
Billy
ve
Peter
, ekranda ulaştıkları teorik başarıyı oyuna yansıtabilmek için de beyzbol piyasasının görünürde bitik olarak kabul edilen demode yeteneklerine yöneleceklerdir. İkili, bu amaçla, yaşlı, sakat ya da aşırı belalı oldukları gerekçesiyle bir köşeye atılmış, fakat hâlâ çok önemli becerilere sahip bazı oyuncuları transfer ederler.
Kafadarlarımız bu alışılmadık taktiklerini ardı ardına devreye sokarken, kullandıkları yeni yöntemler ve kurdukları acayip kadro ise beyzbol ligine egemen olan muhafazakârların, medyanın, taraftarların ve takımla işbirliği yapmaya yanaşmayan saha sorumlusu
Art Howe
'un tepkisini çekmektedir. Sonuçta, dışarıdan bakanlara saçma gelen bu deneyler yalnızca beyzbol oyununun icrâ ediliş tarzını değiştirmekle kalmayacak,
Billy
'nin oyunun da ötesine geçen yepyeni bir taktik anlayışa sahip olmasını ve hayatta kendisine çok farklı bir yer bulmasını sağlayacaktır.


::::::::::::::::::::::::::::::


YALNIZCA BEYZBOLA YASLANMAYAN BİR BEYZBOL FİLMİ

Türkiye
'de yaşayan milyonlarca kişi gibi ben de Amerikan kaynaklı bir sinema filmi ya da televizyon dizisi izlerken karşıma
“beyzbol maçı”
içeren görüntüler çıktığında acıklı bir çaresizliğe sürükleniyor ve ellerinde kocaman bir değnekle elma büyüklüğünde bir topa vurabilmek için yırtınan o iri kıyım adamların çabalarını tam bir
“Fransız kalma”
hâli içinde izleyip duruyorum.
Gerçekte, son derece doğal bir durum bu; çünkü sınırlı sayıda ülkede popüler olan söz konusu sporu ülkemize de getirme sevdasındaki bir-iki üniversitenin mensupları haricinde,
“beyzbol”
denilen oyun bizim millet için tam bir meçhul… Tıpkı, suç filmlerindeki karakterler arasında afili kapışma sahnelerine konu olan
“poker”
gibi…
Hollywood
'dan çıkan beyzbol odaklı filmler genelde bu spora yeterince âşinâ
Kuzey Amerika
izleyicisi gözetilerek çekildiğinden, senaristler de olay örgüsünün içine konuya uzak yabancı izleyicilerin bilgilenmesini sağlayacak ipuçları ve anekdotlar koymakta pek fazla istekli davranmıyorlar. Çünkü, orta karar bütçeli bir beyzbol filminin yalnızca bu sporu yakından tanıyan ve seven ülkelerde elde ettiği hasılat bile onu kâra geçirmeye yetebiliyor. Onun için de bizim gibi bütün sportif bilgisi
“futbol”
dan ibaret üçüncü dünya toplumlarının bu konudaki merakını gidermeyi kendine dert edinen senaristler çıkmıyor.
Fakat, ilk kez
2005
yapımı
“Capote”
siyle tanıdığımız
1966
doğumlu yönetmen
Bennett Miller
'ın derdi belli ki şimdiye kadar sinemada ve televizyonda düzinelerce benzerini gördüğümüz türden, kuruya kuruya bir beyzbol draması yapmak falan değilmiş. Beyzbol sahasını ve bu sporla ilişkili bir dizi karakteri
“reformist bakış”
ile
“gelenekçi bakış”
arasındaki kadim çatışmaların zemini olarak kullanan yönetmen, zaten yola da söz konusu amacına pek güzel uyan bir kaynak kitap seçerek çıkmış. Amerikalı ünlü spor yazarı
Michael Lewis
'in senaryoya kaynaklık eden kitabının yalnızca adı bile filmin maksadını gayet güzel açıklamakta:
“Adaletsiz Bir Oyunu Kazanma Sanatı”
Ansiklopedilerdeki teorik metinlerde -sözümona-
“tarafların sportif bir hedefe ulaşmak için eşit koşullarda yarışması”
olarak tanımlanan her türlü bireysel ve takım sporunda
“başarı”
dediğimiz şey, özellikle çağımızda sporcuların bağlı oldukları kulüplerin teknik-ekonomik imkânlarından kesinlikle ayrı düşünülemez bir hâle geldi. Parayı bastıranın en iyi sporcuyu, en iyi teknik direktörü, en iyi masörü, en iyi kulüp doktorunu transfer ettiği, karşılaşmalar için en kaliteyi sahayı inşâ ettirdiği vahşi kapitalist bir düzende sporun da eşitlikçi ve adaletli bir sistem içinde yürüdüğünü iddia edenler sanırım artık yalnızca meczuplardır.
İşte, orta kuşak yönetmenlerden
Bennett
da dış kabuğu itibarıyla
“başına geçtiği zayıf kulübü acınası bir noktadan alıp göz kamaştırıcı bir noktaya taşıyan kahraman koç”
motifli sıradan bir spor filmi izlenimi uyandıran bu ikinci uzun metrajlı sinema çalışmasında, meseleyi böylesi sığ bir noktadan alıp, adım adım çok daha ötelere götürmeyi başarıyor.
Brad Pitt
,
Philip Seymour Hoffman
,
Robin Wright
ve
Jonah Hill
gibi klas oyuncuların samimi performanslarından da destek alan yapıt her ne kadar son kertede ütopya sınırlarına varan bir idealizmin sularına doğru yelken açsa da o noktaya gelene kadar sporsever izleyiciye
“Bu, parası olanın düdüğü çaldığı çok kirli ve zâlim bir arena… Eğer paranız yoksa, içinden sağ salim sıyrılabilmenizin tek çaresi de çevrenizdeki herkesten daha çılgın ve cesur olabilmeniz”
mesajını vermekte… Eh, zaman zaman spor gibi kapitalist bir sektörde bile inanılmaz kıt imkânlarıyla saygıya değer çıkışlar elde eden kişiler ya da takımlara rastlayabildiğimiz için, bu mesaja genel çerçevesiyle herhangi bir itirazımız yok. Çünkü, hayatta bazen idealizmin de kazandığı oluyor!
Hem bizde pek bilinmeyen bir spor olarak beyzbolun temel esprisine vâkıf olmak, hem de
(özellikle
ABD
'de)
dehşetli paraların döndüğü bu takım oyununun arka bahçesindeki dalga dümenlere yakından tanık olmak adına baştan sona kadar keyifle izlenebilecek bir drama… İyimserlik ve idealizmin gitgide kan kaybettiği buz kesen bir dünyada, böylesi arkaik değerlere hâlâ prim vermesi de bir diğer artısı!
* * *

YENİ ŞAFAK SİNEMA SAYFASI / YILDIZ PUANLAMA TABLOSU

* * * *
(4 Yıldız)
Sinemanın sanat kimliğini pekiştiren gerçek bir başyapıt… Kaçırmanız gerçekten de yazık olur.
* * * 1/2
(3,5 Yıldız)
Oldukça başarılı bir film. Şartlarınızı zorlamak pahasına mutlaka görmelisiniz.
* * *
(3 Yıldız)
Çoğu bölümüyle sanatsal bir derinlik ve lezzet yakalayabilen, kayıtsız kalınmayacak bir film. Ömrünüzden bir kaç saati vermeye değer…
* * 1/2
(2,5 Yıldız)
Bazı bölümlerinde iyi bir filmin kalite standartlarına erişmeyi başarabiliyor; fakat bir bütün olarak bakıldığında ise sorunlu ve tam olmamış.
* *
(2 Yıldız)
Hiç bir sanatsal değeri ve akılda kalıcılığı yok. Yalnızca zaman öldürmek için tüketilebilir. Ki zamanınıza önem verdiğimiz için bunu da pek önermiyoruz.
* 1/2
(1,5 Yıldız)
Kötü bir film ve neden çekildiğini anlamak zor… Görmemeniz yararınıza olacaktır.
*
(1 Yıldız)
Sinema sanatı adına utanç verici bir gösteri… Arkanıza bakmadan kaçın, sevdiklerinizi de uzak tutun!

12 yıl önce