|
Televizyon dizileri seçimi etkiledi mi?

Sinemanın en önemli özelliklerinden biri ‘dumanlı hava alanı’ oluşturması sanırım. Yepyeni bir atmosfer ile izleyicide bulunmayan, belki beklenmeyen, sürprizlerle dolu bir hava sahası devreye giriyor. Ve elbette dumanlı. Çünkü manipülas-yonun başlıca şartı gözün gözü görmemesi ya da zor seçmesidir.

Elbette bütün sinema üretiminden ve niyetinden bahset-miyorum ama genel manada böyle bir durum söz konusu. Ve elbette sinemanın kardeşi olan televizyon dizilerinde bu durum daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor. Çünkü daha geniş kitlelere, daha uzun süre, daha tartışmalı şekilde ve daha kalıcı olarak dokunabiliyor, diziler.

Sosyal medyanın iletişim ve haber kaynağımız olmasından beri gündeme canavarının karnını doyurmak zor oluyor. Her gün bir tartışma, hedef, linç edilmesi gerekenler gerekiyor. Gündemin geçici başlıkları arasında uzun süre hayatını devam ettiren yegane iki olgu ise siyaset ve diziler. Bu iki başlığı birbirinden ayırmak çok da mümkün değil tabi ki.

Evet, konuyu 31 Mart yerel seçimi sonuçlarına getireceğim.

Kazananların bile bir süre inanamadığı bir tablo ortaya çıktı. Peki, bu tabloda sinemanın ve dizileri payı olabilir mi?

Öncelikle sinemanın pandemi dönemi ve sonrasında etkisini dijital mecralara kaptırdığını söylemek gerek. Dolayısı ile seçim sonucunu sadece diziler üzerinden ele almak lazım.

Diziler her dönem etkiliydi. Zamanın ruhunu oluşturan ya da zamanın gereğini elde eden içerik ve yöntemle hep hayatımızda olan televizyon dizileri, son yıllarda yanına dijital mecralardaki dizileri de alarak etki alanını genişletti. Her gün mutlaka bir dizi konuşuluyor.

Çok ilginç bir durum var. Diziler, bitmeyen seçim meydanı oldu. Reyting verilerinden ilk bölüm sahnelerine, kutuplaşma oluşturandan anlamaya çalışanına kadar tartışılan diziler, kitleleri taraf kılarak haftalık seçimi sandıkları kurdu. Herkes kimin haklı olduğunu konuştu. Müstehcen sahneleri sekülerler savundu, tarihi göndermeye muhafazakarlar sahip çıktı. Dindara yönelik eleştiriye mütedeyyinler kazan kaldırdı, katı kemalist olumsuzlamaya ulusalcılar duman tüttürdü. Nihayetinde diziler hep gündem oldu ve insanlar sürekli bir oylamanın, bitmeyen bir kamplaşmanın içine sürüklendi.

Hep dile getirilen bir şey var; “siyasi kamplaşma”. Elbette siyasiler sorumlu tutulur. Doğru fekat dizilerin söz konusu işlevini ve reyting uğruna bitmek bilmeyen çatışmaları düşününce politik kamplaşmanın tek sorumlusunun siyaset kurumu olmadığını belirtmek gerek.

Özellikle son bir yılda Kızılcık Şerbeti ve Kızıl Goncalar dizileri çok tartışıldı. Bu iki dizinin ortak yanı, ilk kez dindar insanların evine, ailesine ve hatta tekkesine seküler yönetmen, senarist ve yapımcıların girmiş olması. Haliyle, özellikle mütedeyyin olmayan kesimlerin ilk kez şahit oldukları şeyler ele alındı. Dindarlar da kendilerini ilk kez bu şekilde, bu kanallarda, bu kadar fazla gördü.

Ciddi bir araştırma yapılsa bilimsel olarak ortaya ne çıkar bilemiyorum ama Kızılcık Şerbeti ve Kızıl Goncalar dizilerinin izleyici ve dolayısıla seçmen üzerinde ciddi etkisi olduğu aşikar. Belki uzun vadede karşı kampların insanlarının birbirini daha iyi anlamasını sağlayacak ama mevcut durumda özellikle dindar kesime bakış ev dindarların kendine bakışını sarsan ve şekillendiren bir manzara söz konusu.

‘Küskün’ ve ‘tepki oyu’ kullanan seçmenin bu dizilerin oluşturduğu ‘dumanlı hava alanı’ndan hiç etkilenmediğini söylemek saflık olur sanırım. Bu dumanlı havada yönünü tayin etmekte zorlananlar olduğu gibi yerinden kımıldamadan riske girmeyenler de oldu. Dumanın dağılmasını bekleyen bir çoğunluk söz konusu.

Tam da burada dilimizde tüy bitiren bir gerçeği yineleyelim:

Bu iki dizinin yönetmenleri ve yapımcısı (her iki dizinin yapımcısı aynı kişi) seküler. Peki, dindarları eleştiren, anlamaya çalışan, özeleştiri kapılarını zorlayan ve izleyiciye/seçmene de bunu vaktini kaçırmadan sağlıklı şekilde yaptıracak, haliyle siyaset kurumunda da özeleştiri sarsıntısı yaşatacak yapımları dindarlar kendileri neden yapmaz?

#Seçim
#Dizi
#Film
#Abdülhamit Güler
24 gün önce
Televizyon dizileri seçimi etkiledi mi?
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık