|
ANAR"ın yüzde 50 analizi

Seçim sonuçlarıyla ilgili bir araştırmadan söz edeceğim. Araştırmayı yapan kuruluş, ANAR…

Yaptığı kamuoyu araştırmalarında isabet oranları nedeniyle başarısı tescillenmiş, güvenilir bir kuruluş ANAR.

Hem de öyle, "5 puan aralığında" gibi araştırma tekniklerinin ruhuna ''Fatiha'' okuyan bir yola sapmadan, isabet oranı yüksek araştırmalara imza atıyorlar.

6 Haziran Pazartesi sabahı Başbakan Erdoğan''ın önüne koydukları araştırmada AK Parti yüzde 49.4''tü. CHP yüzde 26,MHP ise 13''tü…

Seçim sonuçlarına dönüp bakın ve değerlendirin.

ANAR yüzde 50''nın sırrını araştırıyor.

İlginç tespitleri var.

ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu''dan aldığım bilgileri size aktaracağım. Ama önce ben de bir tespitte bulunmak istiyorum.

Bu seçimlerde CHP 33 yerde, MHP ise 47 yerde milletvekili çıkaramadı.

Türkiye üzerine iddiası olduğunu söyleyen bir parti olarak MHP açısından durum çok vahim. Türkiye''nin yarısından fazlasından yoksun.

Seçim bitti. Bu iki partinin lideri "biz niye buralarda kaybettik, vatandaş bize neden oy verdi, hangi politikalarımızla oy alabiliriz" diye bir çalışma içine girdi mi?

Ne gezer.

Hiçbir başarı tesadüf değil. Zaten hayatta tesadüflere yer yoktur ki…

Gelelim ANAR''ın yüzde 50''yle ilgili bulgularına.

1-Lider

2-Partinin kimliği. Halkımızın AK Parti''nin-muhafazakar-demokrat ve değişimci kimliğinde kendini bulması.

3-Hükümet icraatları.

3 Kasım 2002''den bu yana sağlık, ulaşım, eğitim, TOKİ yatırımları ve çok çok önemlisi dış politika. Seçmen tercihlerinde dış politikanın önemli bir yer tutması size enteresan gelmiyor mu?

Bu alanlarda ortaya konulan ve tekrarlanabilen başarılar AK Parti''nin yüzde 40 gibi kemikleşmiş bir tabana oturmasını sağlıyor. Bir de seçim sürecinde açıklanan projelerin inandırıcılığına çok büyük katkı yapıyor ve seçmende, "Erdoğan vaat ettiyse yapar" duygusunun oluşmasına hizmet ediyor. Güven hissi, sözün kredibilitesinin yüksek olması.

Bir kamuoyu araştırmasına gerek yok, normal bir Türk vatandaşı otursa üç aşağı beş yukarı bu başlıkları sıralardı diyebilirsiniz. Doğrudur da.

Ama seçimlerden sonra Kılıçdaroğlu ve Bahçeli''nin beyanlarına bakınca, milletin verdiği mesajı anlamamış gözüküyorlar. Ondan da ötesi anlamak gibi bir çabaları da yok.

Birileri "tek adam"lık vurgusuyla Başbakan''ı yıpratmaya çalıştılar, ama Türk halkı onda güçlü bir liderliği görüyor.

Menderes''te ve Özal''da da görmüştü millet bunu. Ama Erdoğan''daki daha farklı. 3 Kasım öncesinde milletin sevdiği ve güven duyduğu bir Erdoğan figürü var. 2002''den bu yana ise, hükümette başarılı, halkla diyaloğu güçlü, yeniliğe açık, değişen ve dönüştüren bir lider. Hem Türkiye''yi dönüştürüyor hem kendisini ve partisini yeniliyor. Millet bu lidere güven duyuyor. Bu adam beni iyi yönetiyor diyor.

Bunu ikinci bir yüzü de bir imparatorluk bakiyesinden gelmiş, ama uzun süre dünya çapında sözünü dinletebilen bir lider eksikliği yaşamış bir millet. Erdoğan bu açlığa cevap veriyor. Girdiği her dış politika sınavından başarı ile çıkan, dünyada sözü dinlenen bir lider olarak ön plana çıkıyor. "One minute" bunun taçlandırılması.

O nedenle balkon konuşmasında seçimlerin Bosna''dan Şam''a, Beyrut''tan Gazze''ye kadar mesajlar taşıdığını söyledi. Bu bölgesel liderliğin ötesinde bir vurguydu. Tabiî Kılıçdaroğlu ve Bahçeli bunu anlamaz. Onlar kendi partilerinin iktidarına talipler. Bu tür sorunları yok.

Erdoğan''ın güçlü liderliğinin ön plana çıkmasında askeri vesayetin geriletilmesi, darbecilerden hesap sorulması, Ergenekon''la mücadele ve Yüksek Askeri Şûrâ toplantılarında sergilediği tutumun da büyük payı var.

AK Parti siyasetinin iki kolu var. Biri hizmet siyaseti, diğeri sivil siyaset. Erdoğan her ikisini güçlü bir şekilde temsil eden bir liderlik ortaya koyunca, bu bir siyasi harekete dönüşebiliyor.

Kılıçdaroğlu ile Bahçeli bunu da anlamaz…

AK Parti''nin muhafazakar demokrat kimliğinin Türk halkının dokusuyla örtüşmesinin altını iyi doldurmak gerek. Türkiye modernleştikçe dindarlaşıyor. Ancak bu değişimci, yeniliğe açık bir dindarlık. AK Parti''nin dış politikada ortaya koyduğu iddia ile bu yeni bir ufuk kazandı. Daha çok refah, daha çok özgürlüğün yanına, halkımız artık uluslar arası zeminlerde iddialı, dünyada sözü dinlenen lider ülke özlemini koydu. Bunu Erdoğan ve Davutoğlu''nun "liderlikleri" kazandırdı.

Hükümet icraatlarındaki başarı ise halkta, geleceğe güvenle bakma ve istikrarı tercih etme duygusunu güçlendirdi. O nedenle maceracılara oy vermeme eğilimi ortaya çıktı. CHP uçuk kaçık vaatleriyle yüz bulamadı, küçük partiler ise silindi gitti.

Halkımız 12 Haziran''da yaptığı tercihlerle 13 Haziran''da yeni bir Türkiye''nin kapısını araladı. Eski Türkiye''de yaşamaya devam edenler bunu bilmez.

Çünkü Kılıçdaroğlu dün bir bugün iki. Şart dikte ettirmeye kalkışıyor. "Dişini sökeceğim" dediği, "Aaa…" diye sinkaflı hakaret ettiği Başbakan''ın büyüklük gösterip, "helalleşelim" çağrısına olumsuz yanıt veriyor. Meclis başkanlığı için şart dikte ettirmeye çalışıyor. Bahçeli, "hesaplaşmadan helalleşme olmaz" modunda.

Meclis açılsın, yeni Anayasa süreci başlasın bunlar, "Karaman''ın koyunu sonra çıkar oyunu" misali ne oyunlar oynayacaklar.

"İki kafadar''ın Anayasa maceraları" oyunu izlemek için şimdiden yerinizi ayırın demek istiyorum. Tiyatro başlıyor…

13 yıl önce
ANAR"ın yüzde 50 analizi
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu