|
O fotoğraf

Yeni Türkiye''nin simgesiydi adeta o fotoğraf. Askeri vesayeti tasfiye eden Türkiye''de son söz sahibinin sivil iradenin olduğunun bir göstergesiydi.

Bu yüzden kalıcı olmalı, o fotoğraf…

Çünkü Türk demokrasisinin ulaştığı noktayı en iyi o kare yansıtıyor.

Seçilmişlerle atanmışlar, siville asker, Başbakan''la Başbakan''a bağlı olan general aynı seviyede olmamalı.

Başbakan''la, Genelkurmay Başkanı''nı eşit olarak gösteren o oturma düzeni değişmeli.

Dünkü Şura''daki fotoğraf kalıcı hale getirilmeli.

Anayasa''da, kanunda, iç tüzükte böyle bir düzenleme yok.

Hayır olsa da fark etmez ama tamamen askerin, sivillere, ben seninle eşitim mesajı vermek için oluşturulmuş bir görüntü o.

Milli Savunma Bakanı kuvvet komutanı ile eşit seviyede.

Böyle bir şey olmaz.

Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanı''nın istifasını, “demokrasinin rövanşına” dönüştürebilmiş olan yeni Türkiye''de asla olmamalı.

O nedenle simgesel önemi büyük olan bu fotoğrafın kalıcı hale getirilmesi gerekiyor.

Ayrıca 27 Mayıs darbesinin, demokrasimizin boynuna bir halka gibi geçirdiği Yüksek Askeri Şura uygulamasına da son vermemiz gerekiyor.

Kimse çok mu olur diye düşünmemeli.

Dünya''da bizdeki gibi bir Yüksek Askeri Şura sistemi yok.

27 Mayıs darbesinden önce bizde de yoktu.

“Askeri Şura” vardı ve orası bir istişari kurul olarak görev yapıyordu.

Şimdi bir orgeneral ile Başbakan''ın oyu eşit.

Şura''da birisinin orgeneralliğe yükseltilmesi oylanacak, Başbakan ile orgeneralin oyu eşit sayılıyor.

O nedenle de oylamalarda hep askerin ezici çoğunluğu ile karar alınıyordu.

Kabul edenler etmeyenler diye el kaldırıldığında asker 14, sivil 2 kişi kalıyordu.

Tabii o ortamda 14''e 2 mağlup olmuş Başbakan''a karşısındaki general hangi gözle bakar.

Açın bakın 1612 Sayısı Yüksek Askeri Şura Kanunu''nu, ne diyor?

Kararlar toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğu ile alınır. Oylarda eşitlik halinde Başkanın katıldığı tarafın oyları geçerli sayılır” diyor.

Yüzde 50 ile iktidar olmuş, arkasından 21 milyon oy bulunan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile omzunda dört yıldız bulunan devletin “askeri memuru” oylamada eşit…

O nedenle dünkü fotoğrafın peşine düştüm.

Necdet Özel Paşa Genelkurmay Başkanvekili olmasına rağmen, Kara Kuvvetleri Komutanlığı makam aracını ve forsunu kullanıyor.

Şura toplantısında da Kara Kuvvetleri Komutanı sırasına oturdu.

Edindiğim bilgiye göre şura salonundaki oturma düzenini Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Aslan Güner, Genelkurmay Başkanvekili Necdet Özel Paşa''ya danışarak hazırlamış.

Toplantının girişinde de Özel Paşa, Başbakan''a, ”Buyurun” diye yerini göstermiş.

Ancak bu durum bir jest olmanın ötesine geçmeli ve kalıcı olmalı.

Yasaya göre de Şura Başbakan''ın başkanlığında toplanıyor.

Artık o masanın başında ülkenin Başbakanı tek başına oturmalı.

Şura salonunda iki sivilin misafir gibi bir köşede durduğu sisteme son verilmeli.

Eğer askeri vesayeti tasfiye ediyorsak, işe o fotoğraftan başlamalıyız.

Bu arada Şura''nın ilk gününde başka görüntüler de vardı.

Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları olmadan da toplandı Yüksek Askeri Şura…

Kıyamet de kopmadı.

Çok değil 3 gün sonra atanan komutanların ismini kimse hatırlamaz.

Kemal Yamak ismini bilmem hatırlar mısınız.

Kemal Yamak, Genelkurmay Başkanlığı görevinden alınan Cemal Tural''ın jeepine bindiği için yıllarca karargahta kendisine ters gözle bakıldığını anlatıyor, “Gölgede kalan izler ve gölgeleşen bizler” isimli kitabında. Terfisine kadar etkili olmuş.

Emekliye sevk edilen General''in, “Gazel yaprağı” gibi titrediğinin onlarca örneği var.

Bu ülke Kurtuluş Savaşı''nı, “General yüreğine sahip” düşük rütbeli subaylarla verdi.

Kurtuluş mücadelesini verip, cumhuriyeti kuranların önemli bir kısmı Miralay ya da Mirliva rütbesindeydi. Şimdi onlara albay-yarbay deniliyor.

Ayrıca rütbelerini Çanakkale''den, Trablus Cephesi''nden, Yemen''den ya da Kut-Al-Amara''daki çarpışmalardan almışlardı.

Onlar paşalık unvanlarını cephelerden almış kumandanlardı.

Silvan''da 13 askeri şehit olurken kılını kıpırdatmayan ama terfi için ordusunu başsız bırakıp gidebilen NATO subayları değildi.

Barut kokardı onların ağzı.

30 yıldır terörle mücadele ediyoruz.

40 bin şehit verdik.

Şehitlerden dolayı istifa eden tek bir subayımız oldu mu?

Ama terfisini beğenmeyip istifa edenleri gördü bu millet..

Mehmetçiğin eline pimi çekilmiş el bombasını veren teğmeni bile korumaya kalktılar.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmış olan Eşref Uğur Yiğit veda mesajında yaşananları Kocatepe Gemisi''nin batırılmasına benzetiyor.

Kıbrıs Savaşı sırasında kendi savaş gemimizi bombalayıp, şehitler vermemize neden olan paşa kimdi?

28 Şubat''ın mimarlarından Güven Erkaya.

Başka ülkede olsa Divan-ı Harp''te yargılarlardı onu, bizde Deniz Kuvvetleri Komutanı yaptılar.

O da askerlik değil, darbecilik oynadı.

Kendi gemisini batıran paşa''nın kuvvet komutanı olmaması için, o fotoğraf korunmalı.

13 yıl önce
O fotoğraf
Günah da benden yana
Kara dinlilerle milletin savaşı
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?