|
Milli Takım"a dair..

Arap dünyasını çok iyi tanıyan bir arkadaşımla Milli Takım''ın Hırvat takımını yenmesinin akabinde ortaya çıkan tepkiler üzerine sohbet ediyorduk.

Gerçekten de Arap/İslam dünyasında Türkiye''nin galibiyeti büyük bir coşkuyla karşılandı. Adeta bayram havası esti..

Hele de Lübnan''lıların Türk bayraklarıyla yaptıkları kutlamalar izlemeye değerdi. Makedonya, Bosna ve Kosova''daki tezahüratı anlıyoruz..

Peki neden daha önce benzer coşkular yaşanmamıştı?

Bu coşkunun kaynağını Türkiye''nin bir süredir Ortadoğu''da açılımlar gerçekleştirmiş olmasında aramak gerekiyor. Türkiye''nin genişleyen açılımından rahatsız olanlar ülkemizin içine kapanmasını savunsalar da, sonu gelmez saçma sapan dalaşmalarla güç kaybetmesine neden olsalar da, bu artık önüne geçilemeyecek dalga boyunda. Kaldı ki Türkiye nereden sıkıştırılırsa sıkıştırılsın yine de genişleme yeteneğine sahip.

Türkiye Kafkaslar''dan Balkanlar''a, Uzak Doğu''dan İç Asya''ya kadar etki yapabilen bir ülke konumunda. Lübnan sorununda müdahil olması, Suriye-İsrail arasında arabuluculuk etmesi bunun göstergesi. Şimdi de Gürcistan, Rusya ile arasındaki ihtilafta arabulucu olmasını istemiş Türkiye''den.

Başka talepler de gelecektir.

Türkiye Batı''dan bakıldığında pek çok sorunu olan büyük bir ülke olarak gözüküyor. Doğu''dan bakıldığında ise ''rol-model ülke''. Bu algının güçlenmesinde AK Parti hükümetinin büyük katkısı olduğu yadsınamaz. Gerçekten de malül rejimlerle yönetilen İslam dünyası için Türkiye "nefes alınabilir ülke" konumunda.

Stratejist arkadaşım da zaten bu eğilime vurgu yaptı. Milli Takım''ın zaferinin coşkuyla karşılanmasının en önemli sebebinin, Türkiye''nin Batılı takımlarla yarışabilir durumda olması.

Yani, Türkiye Doğu''nun yüzyıldır özlemini çektiği itibar duygusunu kabarttı..

Arkadaşım Arap sitelerinde epeyce gezinmiş, Milli Takım''la ilgili okur yorumlarını taramış. Mesela birisi "başımızı kaldırdınız" demiş.

Bir diğeri "Türklerin zaferi eğitimle ilgilidir. Eğitimli olmasalardı Batılı takımlarla güç yarıştıramazlardı" şeklinde yazmış.

Rol-modelden bunları da anlıyoruz.

* * *

Arkadaşımın yaptığı bir tespit de şu:

"1 Mart tezkeresi Türkiye''nin itibarını Arap dünyasında daha önce benzeri görülmemiş şekilde artırdı. Bugünkü coşkunun en önemli sebeplerinden birisidir. Bunu kaba bir anti-Amerikancı romantizmle açıklamak yanlış olur. Arap dünyası en çok, Türkiye''nin -bu Amerika da olsa- büyük bir güce direnebilecek iradeye sahip olduğunu göstermesini sevdi."

Mısırlı bir spiker de "Türkler döndü" demiş. İkinci Viyana Kuşatması''nı kastetmiş yorumculara göre. Hamaset işte..

Ama Türkiye''nin sömürgecilikten, mandacılıktan çıkmış ve hala travmatik izler taşıyan İslam/Doğu''ya bir "özgüven", bir "başarabiliriz", bir ''büyüklenme'' duygusu getirdiği açık.

Bu da az şey değil. Kıymetini bilelim.

Nurcularla Sosyalistler birbirlerini tanımalıdırlar…

Hürriyet''ten Soner Yalçın, Cemil Meriç''e ayırdığı sayfasında son söz olarak şöyle demiş:

"Cemil Meriç hakkında çok çeşitli ve birbiriyle zıt tanımlamalar yapılsa da, her çevrenin üzerinde hemfikir olacağı bir gerçek vardı: O, bu ülkenin vicdanıydı... Ve sanıyorum Türk solunun Cemil Meriç''e bir özür borcu vardır."

Haklıdır.

Cemil Meriç, ''Sağ'' ve ''Sol'' diye kategorileştirilen deli gömleğini giymeyi reddetmiş bir entelektüeldi..

Cemaat olarak Sol''dan kopan Meriç, onlarda bulmadığı sevgiyi Sağ''da buldu..

Şu söz ona ait:

"Sosyalizmi; içtimai haksızlıkların sona ermesi, liyakatin yerini bulması, acı çekenlerin gözyaşlarını dindirmek suretinde anlarsak sosyalistim."

Öyleyse, vicdanı olan hangi insan sosyalist değildir ki!

Nurcularla Sosyalistlerin birbirlerini tanıması gerektiğini söylerdi Meriç..

"Said-i Nursi''nin bir hutbesi var, çok enteresan: Yanlış anlaşılır diye korkuyorum. Adam sosyalizme açık. Nurcular ve sosyalistler birbirini tanımalıdırlar. Türkiye''nin kurtuluşu buna bağlı. Ben şimdi bunu yapmaya çalışıyorum. Fakat bu fert işi değil. Nurcular sosyalistleri, sosyalistler de Nurcuları okumuyor. Zaten sağ kendi dışında hiçbir şey okumuyor; çok garip bir hal bu."

Karl Marks''ın kendisi bile ideolojiyi ''yabancılaşma'' olarak tanımlayıp yadsıdığı halde, Sol Marks''ı ideolog olarak gördü..

1990''ların başında Sovyet sistemiyle birlikte çöken, ideolojidir. Oysa Marks her şeyden önce çağının bir düşünürü, sosyologu, siyaset bilimcisi ve aydınıydı. Eksiğiyle gediğiyle böyledir.

Bu ideolojileştirme bizde pek revaçtadır.. Kemalistler Atatürk''ü, Laikler laikliği, İslamcılar İslam''ı, Nurcular Said-i Nursi''yi, Milliyetçiler milliyetçiliği, Yargıçlar hukuku, vs.

Demek ki bizim yapımızda böyle bir tuhaflık var. İdeolojilere birbirimizi kurban edip duruyoruz.. Ve ideolojiler öyle aç gözlü ki doymuyorlar..

Aşılması gereken en önemli geçit bu bence..

Tuhaflığın alemi yok..

Hıncal Bey''in keyfi pek yerindeymiş!

Sabah yazarı Hıncal Uluç fildişi kulesinden seslenmiş.. "Türkiye''ye hiçbir şey olmaz."

Nah olmaz.

Uluç, "Anayasa Mahkemesi''nin AKP''yle ilgili vereceği hiç ama hiçbir karar bu ülkenin geleceğini zerre kadar etkilemez.. Sarsılmayız bile.." demiş.

Yani, "keyfinize bakın" diyor.

Bakamıyoruz.

Hıncal Uluç, 50 yıl içinde bu ülkenin başına gelebilecek her şeyin geldiğini söylüyor.

Tabii, "Ölmüş eşek kurttan korkmaz" manasına söylemiyor bunları..

27 Mayıs darbesinin ülkemize ne kadar ağır bir bedel ödettiğini biliyoruz. O kadar geriye gitmeye gerek de yok. Sadece 28 Şubat sürecinde kamu bankalarının nasıl boşaltılıp hortumlandığını görmedik mi? Türkiye''nin nasıl bir borç tuzağına düşürüldüğüne tanık olmadık mı? Kim ödüyor bu bedeli?

Biz.

Bundan sonra gelecek yıkımın bedelini kim ödeyecek? Yine biz..

Ama Hıncal Uluç pek rahat, pek keyifkar.. Onu zerre kadar etkilemiyor krizler.

Ama bizi etkiliyor..

Çocuklarımızın geleceğini etkiliyor..

Bu yüzden pembe gözlükle bakamıyoruz olan bitene..

Hıncal Uluç''da çoluk yok, çocuk yok.. Para dersen, eh işte.. Fena para kazanmıyor.. O keyfine baksın, endişelenmesin.. Gelen ağam, giden paşam..

Ne ki bizim fildişi kulemiz yok. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Endişeliyiz.. Hem de çookkk..

16 yıl önce
Milli Takım"a dair..
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî