|
NATO’nun imdadına Kremlin yetişmiş!
24 Mart’ta Brüksel’de düzenlenen
“NATO Liderler Zirvesi”
nin en önemli gündem maddesi Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiydi. NATO üyeleri Rusya’ya karşı birlik resmi çizdiler. Sovyetler Birliği’ne karşı 1949’da kurulan NATO
“Soğuk Savaş”
döneminin askeri, siyasi ve ideolojik aygıtıydı. NATO’nun ilk genel sekreteri
Lord Hastings Lionel Ismay
’a göreyse NATO
“Ruslar
’ı dışarıda,
Amerikalılar’ı
içeride, Almanlar’ı aşağıda tutmak” için kurulmuştu. İkinci Dünya Savaşı’nda yenilgiye uğrayan Almanya 1955’de NATO’ya kabul edildi. Ancak Almanya NATO’nun zayıf halkalarından biri olarak görüldü. Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip olan Almanya’nın NATO’ya malî katkısı oransal olarak birçok üyenin altındaydı. Bu durum
Donald Trump
’ın Başkanlığı döneminde ABD ve Almanya arasında ciddi bir kriz sebebiydi.
24 Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi Almanya’nın tutumunu değiştirmesine yol açtı. Almanya hem kendi ordusunu güçlendirme, hem de NATO’ya malî katkısını artırma taahhüdünde bulundu. Bu yeni durum,
”Ruslar’ı dışarda, Amerikalılar’ı içerde, Almanlar’ı ayakta tutmak”
olarak niteleniyor. Almanya’nın tutum değiştirmesi Rusya içinse sürpriz oldu.
ABD, “Soğuk Savaş” döneminde NATO üyesi ülkelerin Sovyetler Birliği ile yakınlaşma çabalarına şiddetli tepkiler gösterdi. 1973’te petrol zengini Arap ülkelerinin başlattığı petrol ambargosu, Almanya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin “takas” usulüyle Sovyet petrolüne yönelmeleri ABD’yi rahatsız etti. ABD, Sovyetler’le takas anlaşmalarını bozması için Batı Alman hükümetine baskı yaptı. Keza 27 Mayıs 1960’da
Adnan Menderes Hükümeti’
nin askerî darbe ile devrilmesinde Moskova ile yakınlaşma çabalarının rol oynadığı bile söylenir.
NATO’nun her krizinde imdadına Moskova yetişti. ABD’de yayınlanan
“The Bulvark”
isimli fikir sitesinin yazarlarından
Shay Khatiri
’ye göre Putin, ölmekte olan Trans-Atlantik ittifakını canlandıran ilk Rus lider değildi. Ve Kremlin’in ittifakın en zayıf olduğu anda yeniden canlandırmak gibi tuhaf bir alışkanlığı vardı. Khatiri’nin 24 Mart tarihli yazısının konusu buydu. NATO’nun en ciddi ilk krizlerinden birineyse 1956’daki
“Süveyş Krizi”
yol açmıştı.

NATO üyeleri İngiltere ve Fransa’nın İsrail’le birlikte Mısır’a ortak askerî müdahalesi ABD’nin Ortadoğu politikalarıyla çelişiyordu. Nihayetinde ABD’nin baskısıyla İngiltere, Fransa ve İsrail Mısır’dan çekilmek zorunda kaldılar. Bu kriz NATO’yu neredeyse dağılma noktasına getirmişti. Aynı yıl Londra’da gerçekleşmesi beklenen NATO Zirvesi’nin toplanması dahi tehlikeye düşmüştü. Ne var ki Moskova’nın Sovyetler Birliği’nin uydu ülkelerinden Macaristan’a askerî müdahalesi NATO’yu yeniden perçinledi. NATO böylece kurtulmuştu.

1960’larda
Charles De Gaulle
yönetimindeki Fransa da Sovyetler Birliği’yle yumuşama politikası yürüttü. ABD’nin Avrupa politikasına fazlasıyla dahil olması sebebiyle Fransa 1966’da NATO’nun askeri kanadından çekildi. NATO Antlaşması’nın 13.maddesine göre NATO’nun kuruluşunun üzerinden 20 yıl geçtikten sonra isteyen ülke üyelikten çıkabiliyordu. Yirminci yıl Nisan 1969’da oluyordu. Ancak ABD ve Fransa ve diğer bazı üyeler arasındaki anlaşmazlıklar sebebiyle 1969’da NATO’nun dağılabileceğine ilişkin söylentiler söz konusuydu. Ağustos 1968’de Moskova’nın yine Sovyetler Birliği’nin uydu ülkelerinden Çekoslovakya’ya askeri müdahalede bulunması bir kez daha NATO’yu kurtarmış oluyordu.
1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması ve “Soğuk Savaş” döneminin son bulması Avrupa ülkelerinin Moskova’ya ilişkin tehdit algılamalarını değiştirdi. Moskova’nın güdümündeki Varşova Paktı’nın dağılmasına rağmen NATO’nun varlığını devam ettirmesiyse her zaman tartışıldı. Üstüne üstlük ABD’nin ittirmesiyle NATO Rusya sınırlarına doğru genişlemeye devam etti. Rusya ekonomik olarak çökertildiği için bu genişlemeye karşı etkisiz kalmıştı. Bu durum
Vladimir Putin
’in sürpriz şekilde iktidara gelmesinden sonra değişmeye başladı. NATO üyeleri arasında güven duygusu erirken Rusya petrol ve gaz gelirleriyle askerî gücünü artırdı.
ABD’nin Ukrayna ve Gürcistan’a NATO’ya üyelik için
“açık kapı”
politikası yürütmesi ilk ciddi kırılmaydı. ABD-NATO “açık kapı” politikasıyla Rusya’yı tuzağa düşürmeyi başardı. Rusya’nın 2014’te Kırım’ı ilhâk etmesi, NATO’yu bir parça canlandırmıştı. 24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’yı tam ölçekli işgal girişimiyse Avrupa’yı NATO’ya daha da perçinlemiş oluyordu.
#NATO
#Kremlin
#ABD
#Ukrayna
#Gürcistan
2 yıl önce
NATO’nun imdadına Kremlin yetişmiş!
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi
Şiddeti, ‘kültür’ ile aşabiliriz