|
Ruslar “komplo teorileri”nde bizi de geçti..

2006''da Londra''da Rus Gizli Servisi (FSB)''nin eski ajanlarından Alexandar Litvinenko zehirlenerek öldürülmüştü.. Suikastin arkasında FSB''nin olduğu ileri sürülüyordu

Litvinenko Olayı''nın arkasında meğer müthiş bir siyasi hesaplaşma varmış..

Rusya''da sahneye çıkan yeni elitler arasındaki savaşımın parçasıymış..

Dostum Ömer Duran''ın haberdar ettiği kitabın adı, “Bir Muhalifin Ölümü: Alexander Litvinenko''nun Zehirlenmesi ve KGB''nin Geri Dönüşü” (İnkılap Kitabevi)

Yazarı Alex Goldfarb, Soros''un Rusya''daki “hayır” işlerini yönetmiş bir isim..

Goldfarb, Putin''in muhalifi Yahudi işadamı Boris Abramovich Berezovsky''nin kurduğu İFCL''nin (Uluslararası Sivil Özgürlükler Vakfı) başkanı..

Yeltsin zamanında Ulusal Güvenlik Konseyi genel sekreter yardımcılığı yapan Berezovsky o sırada FSB başkanı olan Putin''e “müstakbel devlet başkanı olmaya ne dersin?” teklifi yapan adam..

Putin''in sessizce Kremlin''e doğru tırmanışının hikayesini de izleyeceksiniz kitapta..

* * *

Benim asıl dikkatimi çeken, kitabın baştan sona Çeçenistan figürüyle donatılmış olması.

Yeni Rusya''nın otokrat yönetim sisteminin oluşumunda adeta kilit bir rol oynuyor Çeçenistan..

Berezovsky, Foldrab ve Litvinenko''ya göre Kremlin''de bir Çeçenistan Savaş Partisi egemendir.

''Eski Kızılordu'' ve ''eski KGB'' yeniden sahnededir.

Kitapta öyle iddialar var ki yenilir yutulur cinsten değil..

En ilginci şu:

Cahar Dudayev başta olmak üzere Çeçen Hükümeti liderleri Amerika''nın destekleyeceği “Çeçenistan, Gürcistan, Türkiye ve İsrail arasında bir ittifak” kurmayı amaçlıyordu..

Ama Amerikalılar Çeçenlere ihanet etmişti..

Diğer iddiaya göre Amerikan karşıtı radikal gruplar Rusya''yla işbirliği içindeydi.

FSB, radikal grupları destekleyerek, Çeçen Hükümetlerinin istikrarını bozmaya çalışıyordu..

İkinci Çeçen-Rus savaşına gerekçe gösterilen Rusya''daki esrarengiz bombalama eylemleri de gerçekte FSB''nin eseriydi..

Çeçenistan''a müdahale Rus iç sistemini Putin''in amaçladığı biçimde değişmesini sağlamıştı..

Böyle şeyler işte.

* * *

Kitapta bir iddia daha var ki, akıllara durgunluk veriyor..

Gerçi Dudayev''in öldürülmesiyle ilgili bilgiler bizim basında da yer almıştı..

Dudayev, Amerikan yapımı uydu telefonuyla konuşurken füze saldırısına hedef olmuştu.

Uydu telefonun içine yer belli eden çip yerleştirilmişti..

Telefon Türkiye''deki “güçlü” dostlar tarafından verilmişti..

Dudayev''e göre, Rusların elinde uydu telefonun sinyallerini belirleyecek bir füze teknolojisi yoktu..

Yanılıyordu..

FSB''ye bu teknolojiyi Amerikalılar vermişti..

Kitapta Rusya''daki özelleştirmeler, yabancı sermaye grupları, petrol boru hatları, istihbaratçılar ve polis arasındaki pazar savaşları ve medya oyunları da yer buluyor..

Kitabın, Putin muhalifi grubun bakış açısını yansıttığını bilerek okumak gerekiyor..

Ama çoook ilginç bulacağınızdan eminim.

NOT: İlgilenenler için Prof. Hans Kohn''un “Panislavizm ve Rus Milliyetçiliği” ile Ryzard Kapuscinski''nin “İmparatorluk” kitaplarını tavsiye ederim. Ayrıca, Putin karşıtı yazılarıyla tanınan ve bir suikaste kurban giden Rus kadın gazeteci Anna Politkovskaya''nın kaleme aldığı “Putin''in Rusyası”nı da eklemeliyim.

Işıklı Hoca''ya yakışmadı..

Prof. Alpaslan Işıklı, 32. Gün programında diğer konuklarla birlikte öğrencilerin karşısındaydı.. Konu, başörtüsüydü her zamanki gibi..

Ilımlı Kemalist-solcu olarak tanıdığım Işıklı Hoca''yı 32. Gün''de izlediğimde çok şaşırdım. Acaba ''gecikmiş bir militanlık” duygusu mu yaşıyor diye düşündüm.. Hele de başörtüsü sözkonusu olduğunda celallenmesi izlemeye değerdi.

Niye başörtülüler bu kadar şekle şemaile önem veriyorlardı?

O da Deniz Baykal gibi müfessirlik yapıyor, “Kur''an''da yok, nerden çıkardılar” falan diyordu.. Diyebilir.. Ama deyiş tarzı ne yaşına ne bilimadamlığına yakışıyor.. Üstelik Yunus Emre''ye atıflar yapıyor.. Onun şekilciliğe karşı yazdığı muhteşem deyişleri hatırlatıyor.. Ne güzel.. Elbette gerçek dindarlık şekilciliğe gereğinden fazla önem vermez. Namaz da emirdir, ama “vay namaz kılanların haline” diye ayet de vardır..

Işıklı Hoca, Yunus Emre''den söylüyor ama başörtülü öğrencilere de yavuzca davranıyor..

Oysa başörtülü öğrencilere “tamam çocuklar, ama İslam şekilden ibaret değildir” diyebilirdi..

Öte yandan da başörtülü arkadaşlarına aba altından sopa gösterenlere..

“Çocuklar Yunus Emre''nin hoşgörüsünü örnek alın, kalp kırmayın, incitmeyin, başörtülü kardeşlerinizi düşman saymayın” diyebilirdi..

Şöyle de diyebilirdi:

“Çocuklar, bilgiyi de ekmeği de, acıyı da kıvancı da paylaşacaksınız. Kafanızı ve yüreğinizi memleket ve insanlık sevgisiyle dolduracaksınız. Bu ülkenin milyonlarca başörtülü kızları ve “dindar” gençleriyle el ele vermezseniz ne demokrasi kökleşir, ne de hakça paylaşım gerçekleşir..

Sizi biribirinize düşürmek isteyen mihraklara karşı uyanık olun..”

Demedi..

Ne yaptı?

Başörtülü öğrencilere yağdı gürledi.. Öfkeli bir vaiz gibi davrandı..

Şekilciliğe saplanmamak elbette iyi birşey.. Ama şekilciliğe saplananlar konusunda fena halde yanılıyor..

Siz niye bu kadar takıyorsunuz başörtüsüne?

Yunus Emre''ye, Hacı Bektaşi Veli''ye ayıp olmuyor mu Işıklı Hoca?

16 yıl önce
Ruslar “komplo teorileri”nde bizi de geçti..
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon