Başbakan Yardımcısı Abdullatif Şener bir konferansta "Benim dinim ve mezhebim, Hz. Ali''nin dini ve mezhebidir. Açıkçası hepimiz Aleviyiz. Ülkemiz için Hz. Ali''nin mesajlarından yararlanmalıyız" diye konuşmuş.

Ne güzel demiş.

Ağzına sağlık..

En üst düzeyde bir kardeşlik mesajı bu..

Ama profesyonel Aleviler altta kalırlar mı hiç..

Anında yapıştırmışlar cevabı..

"Aleviyim demekle olmuyor" muş..

Nasıl oluyor peki?

Semah dönmekle mi oluyor?

İslamcısının, Atatürkçüsünün, Alevisinin profesyonel olanından gına geldi artık.

İpe sapa gelmez işler..

Şener Bey, ezkaza bir laf etseydi ne hoş olurdu ama..

Sokak gösterileri.. Mitingler..

Televizyon programları..

Böylece piyasa yapardı birileri.

Profesyonelleri geçelim, sadede gelelim..

Ben fena halde takıldım..

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kazım Genç, "Aleviyim demekle Alevi olunmuyor. Alevilik belli ritüelleri gerektiriyor, annenizin babanızın Alevi olması lazım" demiş.

Laf mı şimdi?

Hadi ritüelleri anladık..

Amenna.

Her bir tarikin ritüeli olur..

Ona sözümüz yok..

İyi de "Alevi olmak için anne baba alevi olacak" şartı nereden çıktı şimdi?

Yani ne yaparsan yap..

İstersen ağzınla kuş tut..

İstersen donundan güvercinler uçur..

Annen baban alevi değilse, boşuna..

Sittin sene Alevi olamazsın.

Yahudilik bile bu kadar katı değil..

Bu mantıkla bakarsak eğer..

Anne babası müslüman olmayan biri de müslüman olamaz.

Oldu mu şimdi?

Elbet, kem söz sahibine ait.

Şener''i o konferansda alkışlayanların da Alevi olduklarını unutmayalım..

Yani herkesin Alevisi farklı..

Olabilir..

Ama soruyorum..

Alevilik, "kendin çal kendin söyle" türküsü mü birader?

Eğer Alevilik buysa..

Sende kalsın..

Ben almayım.

''İzmir''de heykellere saldırı'' haberini görünce, "Eyvah" dedim, "Yeni bir Ticani Vakası mı?" Malum, suyu bulandırmak isteyen çok, bu ara. Haberin detaylarına girince, gördüm ki Ticanilerle alakası yok. Buca''daki Erdem Caddesi ve Alsancak''taki Muzaffer İzgü Sokak''taki mahalle sakinlerine göre alkol sınırını aşan kişiler, çevredeki barlardan çıkıp, içlerindeki öfkeyi dindirmek için heykellere zarar veriyorlarmış. Kimisi de bronz heykelleri parçalayıp hurdacılara satıyormuş. Rögar kapaklarını bile çalıyorlarmış. Mahalleliler Konak Belediyesi''nden sonuç alamayınca, sokağı sarhoş vandallardan korumak için özel güvenlik şirketiyle anlaşmışlar.

Geçen pazar, Radikal gazetesinin genel yayın yönetmenliğini Orhan Pamuk yaptı. Pamuk farkı gazeteye damgasını vurdu. Ayrıca radikal türleri arasına bir de "Pamuklu Radikal" girmiş oldu. Oray Eğin, Sezen Aksu da bir günlük yayın yönetmeni olsun demiş. Benim adayım ise Gaffur. Bir sonraki pazar da, genel yayın yönetmenliğini Gaffur üstlensin. Hem Gaffur''un arkasında büyük bir kitle var. Yani temsil gücüne sahip. Gaffur, Sümerbank işi çizgili pijamalarıyla gidip İsmet Berkan''ın koltuğuna otursun. Bakalım Gaffur nasıl bir gazete yapacak? Hangi haberleri önceleyecek? Gazetenin logosu da o gün için çizgili mavi olsun. Radikal uygun değilse, Posta gazetesi de uyar. Yazı işleri, Gaffur''un bir dediğini iki etmesin. Ne olur ne olmaz. Gaffur bu..

İlhan Selçuk, Orhan Pamuk''un Radikal gazetesinin birinci sayfasında, 1951''de Nazım Hikmet''le ilgili Cumhuriyet gazetesinin küpürünü yayınlamasına bozulmuş. Cumhuriyet, Nazım Hikmet''in resmini birinci sayfaya basıp, "Tükürün yüzüne" ibaresini kullanmıştı. Selçuk, Pamuk için, "Geçmişi bıraksın bugüne baksın" demiş. E İlhan Bey, siz de az değilsiniz. Daha geçenlerde Başbakan Erdoğan''la ilgili 10 yıl önceki ifadeleri alt alta koyup yargılarda bulundunuz. Oldu mu şimdi? Ne demişler: Ele verir talkımı kendi yer salkımı.