|
Beyaz Bereliler"e nerden geldik..

1970''lerin ortalarıydı.. Daha çocuk sayılırdık.. Kimimiz "Ülkücü", kimimiz "Devrimci" abilere takılıyoruz..

O dönemde ideoloji markaları vardı..

Sarkık bıyıklı birini görmüşseniz, ''Ülkücü'' diye şappadak anlardık..

Bıyıkları fırça gibi üst dudağını kapatmışsa, o "Devrimci."

Ülkücü abiler, Çin sarayını basan Göktürk Prensi Kürşat''a…

Devrimci abiler, Josef Stalin''in bıyıklarına özenirlermiş..

Başlarında kalpaklarıyla Ülkücü abiler, caddelerde 1920''lerin Kuvayı Milliyecileri gibi volta atardı.

Devrimci abiler, haki parkaları ve postallarıyla hiç aşağı kalmazlardı.

Biz çocuklar, bıyıklarımız bile terlemediğinden ya kalpak ya parka giyerek belli ederdik tarafımızı..

Abilerimizden pay çıkarırdık..

Eskiden Kadir Mısıroğlu ağabeyimiz takardı kalpağı.. Şimdi Yalçın Küçük ağbimiz takıyor…

Her neyse.. İnsanların bu markalar yüzünden mimlenip vurulacaklarını bilmiyorduk..

Onu da görecektik…

Ya şimdi..

Devlet Bahçeli döneminde sarkık bıyıklar gitti..

Artık Stalin''e kimse özenmiyor..

Bazı Trabzonlu gençler, Beyaz Berelerle çıkmışlar trübünlere..

Kentlerinin hedefe konulmasına tepki belki..

En azından öyle umut ediyorum.. Ya öyle değilse..

Mehmet Ali Ağca, 1970''lerin sonlarında bir anda "idol" olmuştu..

Ufak tefek, bıyıksız biriydi..

Çocuklar kendinilerini Ağca''ya benzetir, mimiklerini taklit ederlerdi.

Tutuklu sanıklardan biri de Ağca''ya özenirmiş meğer..

İşte bu hayra alamet değil..

Korkum, karanlık eylemde kullanılan bir beyaz berenin ideolojik simge haline gelmesi..

İnternet sitelerinde "Beyaz Bereliler" diye sayfalar açılırsa, şaşmayın..

Bugün "Ne Ermeniyiz ne Malatyalıyız" diye bağırırsınız.. Ama karşı tarafı yok bunun.. Malatyalı güler geçer..

Ama ya yarın…

Asıl tehlike bu.. ''Etnik'' tehlike..

İzmir Alsancak Stadı''nda yaşananlar bir gösterge..

Bir karanlığı def etmeye çalışırken, daha büyük bir karanlık yarattığımızın farkında mıyız?..

Yoksa, karanlığı örtmek için üzerine bir başka karanlık mı giydiriliyor..

Herkes dikkat etmeli..

Biz kimseye benzemeyiz..

Burası Türkiye…

Yorum yaparken unutmayalım..

Arkadaşlar, Demirel''i anlayın…

Bülent Ecevit 1970''lerin başından itibaren "Kontrgerilla" dedi durdu.. 12 Mart öncesindeki silahlı eylemlerden kuşku duyuyordu.1970''lerde kuşkuları arttı. Süleyman Demirel ise, "Yok kardeşim böyle bir şey" derdi hep. İkisi de Başbakanlık yaptı.. O halde biri "var" derken, niye öbürü "yok" der.. Ecevit 1978''de Başbakan iken Demirel, "Hadi devlet elinde, ispatla" deyince, Hükümet çevresinden birileri Demirel''e "Allah aşkına bu işi karıştırmayın" demiş.

Bu tartışma 1990''da yeniden nüksetti. Avrupa''da NATO''nun Kontrgerillası Gladio dağıtılmıştı. Sıra Türkiye''de idi. Yine Ecevit "var", Demirel "yok" diyordu. Ecevit, 1978''de Başbakan iken Genelkurmay Başkanı Kenan Evren''e kaygılarını bildirmiş.. Evren''de Ecevit''in kaygılarını paylaşıp güvence vermiş. Güvence şu: Ordu bünyesindeki her birim yasalarla bağlı kalacak, dışına çıkmayacak.

1990''daki tartışmalara eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren de katılmış, Demirel''in 12 Eylül öncesinde kendisine gelerek Özel Harp Dairesi''nin, terörle mücadelede kullanılmasını istediğini söylemişti.. Demirel, ÖHD''nin 1971''de sıkıyönetim döneminde kullanıldığını hatırlatmış. Evren, Demirel''in önerisini reddetmiş.. Demirel''e göre Evren''in açıklaması gerçek dışı. Bu da geçti.. Sonra Susurluk.. O da geçti.

Karıştırmayalım, Derin Devlet başka Kontrgerilla başka.. Kontrgerilla Derin Devlet''in suyunun suyu.. Bunu atlayalım, Demirel''e gelelim.. Demirel, Su İşleri Müdürlüğü''nü yaptığı Menderes''in idamını gördü. Koskoca bir Başbakan, iki arkadaşı yok yere asılmıştı.

Demirel, Demokrat Parti''nin arsasına Adalet Parti''yi kondurdu. İki kere darbeye maruz kaldı, cuntalarla mücadele etti. Yani ''Derin güç''ü iyi tanıyor.. Kendi imkanlarının sınırını biliyor. Bu nedenle Demirel''in "Derin Devlet yoktur" demesini anlayışla karşılamayalım mı?

Demirel soğuk savaş döneminin en cavcavlı dönemlerinde yedi kez Başbakanlık yaptı (1965-1993).. Bu dönem kapandığında artık Cumhurbaşkanıydı. Bu yüzden Demirel için, "Bir dönemin kara kutusudur" demezler mi... Derler.. Eeee..

Uğur Dündar''ın sitemi

Uğur Dündar, Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök''ün "Tesettür Faciası" haberinden ötürü yaptığı özür açıklamasına fena bozulmuş.. Haberde Uğur Dündar''ın imzası da yer almıştı.. Özkök, habere konu olayın yeterince araştırılmadığını, hatta önyargılı davrandıklarını itiraf etmişti.. İşte bu ifadeler Uğur Dündar''ı çileden çıkartmış. Dündar, açıklamanın kendisini de hedef aldığını düşünmüş ki Özkök''e telefonla üzüntüsünü bildirmiş, görüşünü almadan yazmasına sitem etmiş.. Özkök dünkü yazısında Uğur Dündar''ın gönlünü almaya çalıştı, onun gazeteciliğine övgüler yağdırdı yağdırmasına, ama son cümle olarak da "Yanılmak da biz insanlara mahsus bir özelliktir" demeden geçmedi.. Eğer Uğur Dündar''ı biraz tanıyorsam, bu iş burada bitmez..

17 yıl önce
Beyaz Bereliler"e nerden geldik..
Ekonomide yeni dönemin şifreleri
Kara dinlilerle milletin savaşı
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı