|
Bu millet Cumhuriyet"i seviyor

Gerçek, her zaman anlatıldığı ya da gösterildiği gibi değil. Atatürk'ün Milli Mücadele'de omuz omuza birlikte savaştığı yakın silah arkadaşlarıyla yaşadığı ihtilaflar hakkında anlatılanlar gibi.

Resmi tarih, iktidarı elinde tutanların yazdırdığı tarihtir. Doğrulanabileceği gibi yanlışlanabilir de.

Bazen çok derinleştirdiğimiz, farklı anlamlar yüklediğimiz siyasal ihtilafların temelinde sıradan kişisel faktörler yatabiliyor. Bazen de gerçek, tersidir. Her iki halde de gerçeklerin anlaşılması için aradan yıllar geçmesi gerekebiliyor.

Olayların sıcaklığı içinde gerçekler farklı algılanabiliyor. Siyasi ihtiraslar, birbirleri için hayatlarını feda edebilecek dostları bile gün gelir başka saflara iter. Tarih, aldatışların, aldanışların, saf değiştirmelerin örnekleriyle dolu.

Ve her devrim kendi çocuklarını yer.

Cumhuriyetin başlarında ortaya çıkan ihtilaflar, Milli Mücadele'nin meşhur komutanlarını biribirinden kopardı. İhtilaflar özde değil, biçimdeydi. Ne var ki yeni iktidarın çevresinde yer alan tufeyli bir zümre, ihtilafları körüklemekte beis görmedi. Ateş çemberinden geçen silah arkadaşlarının yolları ayrıldı.

Bazı komutanlar Milli Mücadele'nin başarısının tek bir şahsa bağlanmasını hazmedemedi. En temel çelişki böylece ortaya çıkar, küskünlükler derinleşir. Gün gelir, hasımları tarafından "karşı-devrimci", "hilafet ve saltanat savunucusu" olarak itham edilenler, itham edenlerce milletvekili, bakan ve büyükelçi yapılırlar.

Her iktidar, doğal olarak kendi dalkavuklarını üretir. Dalkavukluk, kimi zaman eğlendirici, yatıştırıcı olmaktan öte işlevler görür, kendini siyasal, felsefi ve ideolojik kisvelerle gösterir.

En tehlikelisi de budur: Siyasal Dalkavukluk. Türk musikisini radyolarda yasaklar, yerine operayı ikame etmeye çalışır.

Gün gelir, kendi kökünü yabancı uluslarda arar. Halkı güdülecek bir sürü olarak niteler.

Milliliği milletin ruhunda, yaşayışında, kültüründe aramak yerine, onun bünyesine yabancı unsurları şırınga etmekte arar.

Ünlü diplomat, edebiyat adamı, politikacı Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Cumhuriyet'in ilk yıllarında Atatürk, İsmet Paşa ve Milli Mücadele'nin diğer önemli isimleri arasında yaşanan ihtilafların göbeğindeydi. O gün farklı düşünen ve İsmet Paşa cephesinde yer alan Yakup Kadri de gün gelir görüşlerinde önemli değişikler yaşar.

Yakup Kadri, Atatürk ve silah arkadaşlarının arasına bazı ellerin girdiğini, siyasal ve kişisel ihtirasların Milli Mücadele cephesinde gedikler açtığını kaydeder. Bu bir öz-eleştiridir. Milli Mücadele toplumların tarihinde sıklıkla karşılaşılan bir savaş değildir. Bazen bu asırlar sonra gerçekleşir. Yabancı işgali altında bir millet, liderleriyle birlikte direnir. Bunda yadırganacak bir durum söz konusu değil. Milli Mücadele'yi tek bir şahsa bağlamak ise başlı başına Milli Mücadele kavramıyla çelişir. Bu millet rüşdünü Milli Mücadele'de ispat etti, yabancı işgali altında yaşamayı reddetti. Fesin, sarığın kaldırılmasından o kadar da rahatsız olmamış, ancak, fraktan, silindir şapkadan hazzetmemiştir. Batı müziğinin öne çıkarılmasından çok Türk musikisinin devlet radyolarında yasaklanmasını benimsememiş, sazın yerine mandolinin konulmasını hazmetmemiştir. Saltanatın kaldırılmasını sindirmiş, Osmanlı hanedanının hain ilan edilmesini ise hoşgörmemiştir. Halkımız modernliğe düşman değildi, ama Batı tipi yaşam ve kültürünün zorla dayatılmasına da razı gelmedi.

Bu millet, başı açık-başı kapalı bütün çocuklarını aynı sevgiyle kucaklamakta, lakin başörtüsüne yasak koyanlardan hoşlanmamaktadır.

Halkımızın Cumhuriyet devrimlerinden hoşlandıkları, benimsedikleri olmuştur.

Hoşlanmadıkları, benimsemedikleri de olmuştur. Bütün bunlar geride kaldı.

Bu millet Cumhuriyet'i seviyor.

Ama 'Sözde Cumhuriyet'ten hoşlanmıyor.
18 yıl önce
Bu millet Cumhuriyet"i seviyor
Tanrı öldü, Allah yaşıyor!
Adem-i merkeziyet mi, adem-i âdemiyet mi?
Kamu âlem birdir bize
Nerdesin Muhsin Çelebi?
“Almanlar et başında”