|
Bundan sonra ne olacak?
“Demokrat Parti”nin mirası üzerine oturan “Adalet Partisi”, Süleyman Demirel'in liderliğinde girdiği 1965 ve 1969 seçimlerinde tek başına iktidar oldu. İlkinde yüzde 53'e yakın, ikincisinde ise yüzde 47'ye yakın oy aldı. Demirel döneminde pek çok köye su, elektrik geldi, yollar, fabrikalar, barajlar yapıldı. Köyden geldiği için Demirel'e “Çoban Sülü” dediler. Seçkinci ve üstenci aydın bakış açısının bir tür küçümseme olarak ortaya sürdüğü bu tabirden halk rahatsızlık duymadı. Tam tersine bu tabiri Demirel ile arasında bir yakınlık simgesi olarak gördü. Demirel de bu tabiri siyasi hasımlarına karşı cömertçe kullandı. Demirel'in “Barajlar Kralı” olarak anıldığını hatırlayalım. O dönemde baraj, gelişmişliğin ve kalkınmışlığın en bariz göstergelerinden biriydi.

Seçimle indirilemeyen Demirel 'sokaktan' düşürülmeye çalışıldı. 12 Mart 1971'de ordu hükümete muhtıra verdi ve Demirel Başbakanlıktan istifa etti. AP Hükümetinin yerine, askerlerin dayattığı ara rejim hükümetleri kuruldu. İsmet Paşa'nın muhtırayı desteklemesi ise CHP'yi böldü. Partinin ikinci adamı Bülent Ecevit bir kurultayla İsmet Paşa'nın defterini dürdü. 'Yeni CHP', eski CHP çizgisini terk ederek halka açıldı. Ecevit'in CHP'si 1973 seçimlerinde oyunu 6 puandan fazla artırarak birinci oldu. “Barajlar Kralı Demirel” ise 17 puana yakın oy kaybıyla ikinci sıraya düştü..

CHP birinci partiydi ama aldığı oy tek başına iktidar olmasına yetmiyordu. Siyasi sistemin 'üvey evlat' muamelesi çektiği Necmettin Erbakan'ın “Milli Selamet Partisi” ise yüzde 12'ye yakın oy almıştı. Koalisyonsuz hükümet kurmanın imkansız olduğu bir tablo ortaya çıkmıştı. CHP ve MSP, ideolojik olarak birbirine en uzak iki partiydi. Ama koalisyonu ikisi kurdu. Yeni CHP'ye destek veren solcu aydın kesimi koalisyonu “tarihi bir uzlaşma” olarak yorumlayıp alkışladı. Ancak koalisyon bir yıl bile sürmedi. Ecevit erken seçim umuduyla Başbakanlıktan istifa etti. Erken seçim yattı, partiler üstü bir hükümetin ardından 1975'de AP, MSP, MHP ve

Cumhuriyetçi Güven Partisi Koalisyonu kuruldu. CHP ve AP uzlaşarak 1977'de ülkeyi erken seçime götürdüler.

5 Haziran 1977 seçimlerinde Ecevit oyunu 8 puan artırarak yüzde 41.38 ile yine birinci parti çıktı. Demirel 6 puandan fazla oy artırdı, MSP ise üç puana yakın oy kaybetti. Meclis aritmetiği bu seçimde de CHP'ye tek başına iktidar olma imkanı vermedi. Sonrasında ülke dayanıksız koalisyon veya kerhen desteklenen azınlık hükümetlerine mecbur kaldı. “Soğuk Savaş”ın dayattığı atmosfer içerisindeki kısır siyasi ve ideolojik çekişmeler yüzünden partiler bir araya gelerek uzlaşamadılar. Demirel'in azınlık hükümeti ömrünü tamamlayamadan 12 Eylül 1980'deki askeri darbeyle gitti.

Şimdiyse, “Adalet ve Kalkınma Partisi” girdiği dördüncü seçimde de birinci parti çıktı ama bu kez tek başına hükümet kuramıyor. Kuşkusuz ortaya çıkan tablo, 'sahici uzlaşmalar' yoluyla aşılabilecek bir siyasi kriz durumuna işaret ediyor. Ortada pek çok koalisyon seçeneği var. Ancak hangisi daha uzun ömürlü olur, şimdilik muamma. Sadece partiler arasında değil, toplumsal kesimler arasında da toparlayıcı uzlaşmalara ihtiyaç var. Ülkenin içinde ve dışında yeni fay hatları oluştu. Kanımca seçimlerin en anlamlı mesajı, bu fay hatlarını ortadan kaldırmaya dönük uzlaşmaları partilere dayatmış olmasıdır. Seçim sistemi dahil, bu uzlaşmalar sağlanmadan gidilecek bir erken seçimin çok farklı bir sonuç doğuracağı ise meçhul. Örnek, 1973 ve 1977'deki seçimlerden CHP birinci parti olarak çıktı ama tek başına hükümet kuracak sayıya ulaşamadı.
#Demirel
#seçimler
#siyasi sistem
#seçim sonuçları
#koalisyon
9 yıl önce
Bundan sonra ne olacak?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle