|
Gençlerle hasbihâl etmek..
Gençlerle derinlemesine sohbetler yapmak benim kuşağımdaki yazarlar için son derece öğretici oluyor. Bu sohbetlerle ülkenin hangi doğrultuda yol aldığına ve istikbalde nasıl şekilleneceğine dair belli başlı bir fikir edinebiliyorsunuz. Bilgi kirliliğinin yoğunlaştığı bir çağda gençlerle sağlıklı iletişim kurmak gerçi biraz zorlaştı. Galiba, bu meselede de ciddi bir
'güven'
sorunu söz konusu. Bu 'güven' meselesinden gençlerimizi mesul tutmak doğru değil tabii. Güven, karşılıklı gelişen sosyal bir duygu ve gençler bu ilişkinin en masum aktörüdür.


İdealist gençlerimiz için toplum aynasında çok sayıda rol model vardır. Gençler uzaktan hayranlık duydukları bu rol modelleri yakından tanıma imkânı bulduklarında çoğun hayâl kırıklığına uğrarlar. Çok az sayıda genç, hayâl ettiğiyle karşılaştığı gerçeklik arasındaki çelişkiyi doğru kavrayarak kendi yolunu buluyor. İstikbâl vââd eden birçok gencimiz ise yozlaşmış ilişki çarkları içinde, cemaat veya grupların nefes almayı zorlaştıran labirentlerinde kaybolup gidiyor. Hepimizin çevresinde, az-çok, böyle kaybedilmiş cevherler yok mudur?



Maalesef, günümüzde kolay yoldan şöhret olmak, kolay yoldan zengin olmak, kolay yoldan köşe yazarı olmak, kolay yoldan televizyon yıldızı olmak, kolay yoldan siyasetçi olmak daha ayartıcı gelebiliyor. Kolay yoldan mütefekkîr, münevver, tarihçi, sosyolog, ilâhiyatçı veya bilim adamı olunamayacağı için, ve hem de bunların olunması gayet zahmetli ve uzun bir yol gerektirdiği için makbul sayılmazlar zaten. Üstelik maddî olarak pek getirisi yoktur bunların.



Öte yandan siyasette, iş hayatında, akademide ve bürokraside ahlâk, liyâkat ve ehlîyetin pek de aranan bir nitelik olmadığına dair giderek güç kazanan kanaatler gençlerimizi köreltiyor. Kariyer basamaklarını güçlü patronaj ilişkileri ağıyla atlamak daha kolay ve daha garantili görünüyor. Herkesin, her şeyi yapabileceğine inandığı bir ortamdaysa kıymetler heba oluyor.



Vitrinleri işgal eden rol modellere bakarsak durum bütün vehâmetiyle kendini ele veriyor. Gençlerin olmak istedikleri rol modeller arasında mütefekkire, tarihçiye, doktora, mühendise pek rastlamayız. Rol model listelerinde, servetini gözümüze sokmaya çalışan(adı lâzım değil) âdâb-erkân bilmez şaklaban işadamını görürüz de

Halil İnalcık

,

Kemal Karpat

,

Mehmet Said Hatipoğlu

,

Aziz Sancar

,

Sezai Karakoç

başta olmak üzere birçok kıymetli ismi görmeyiz. Klâsik siyâset-nâmelerimizde halkın genellikle vitrindekilere ayak uydurduğu kaydedilir. Vitrinde ilim, irfân, erdemlilik öne çıkıyorsa halk arasında da bunlar revaçtadır.



Üniversiteli kardeşlerimizle yaptığımız sohbetlerde, aldıkları eğitimin içeriğine göre, “

Milletimiz ve insanlık için ne tür bir yenilik getirmeyi düşünüyorsun, hangi ihtiyacımıza cevap vereceksin, hangi hastalığımızın dev

â

sını bulacaksın, şehri nasıl daha iyi yaşanabilir hale getireceksin”

diye sorarım muhakkak. İnanın, bu tür sorular karşısında gençlerimizin önce gözleri parıldıyor, çok çok hoşlarına gidiyor. Ama sohbet derinleştikçe, gözlerdeki parıltılar yerini endişeli bakışlara terkediyor. Güvenli bir gelecek beklentisi, keşfetmekten duyulacak sosyal hazzı bastırıyor. İdealizm geri basıyor, kötümser bir gerçekçilik duygusu kişilikleri dönüştürüyor. Güvensizlik duygusu bencilliği tetikliyor, diğergâmlığı gündelik hayattan uzaklaştırıyor. Topluma, devlete, siyasete ve kurumlara duyulan güvensizlik hissinin kökleştiğini görmek hoş değil tabii. Eğer bu güvensizlik iklimini tersine çevirebilirsek, “İstikbaldeki

Türkiye

”den gönül rahatlığıyla ümitvâr olabiliriz.


#hHasbihâl
#Aziz Sancar
#Sezai Karakoç
#Halil İnalcık
#Kemal Karpat
il y a 8 ans
Gençlerle hasbihâl etmek..
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!