|
Neden Trabzon?

Hrant Dink''in katil zanlısı iz bıraka bıraka Şişli''den çıktı ve Samsun''da yakalandı..

''17 yaşında ve Trabzonlu..''

Demek ki ''yakalanmama'' endişesi yok.. Tam aksine ''yakalanma'' eğilimi hissediliyor..

Trabzon birkaç senedir kaynayan bir kent.. Bölgeye yönelik bazı misyoner faaliyetler tepki çekiyordu..

Öte yandan "Helenizm" kaynaklı faaliyetleri de eklemek gerek..

İtalyan rahibin öldürülmesi.. Birtakım linç olaylarının yaşanması, bu kentimizi önplana çıkardı..

Bir süredir popüler milliyetçi bir dalganın patlamak üzere olduğu yazılıp çiziliyor..

Serdar Turgut, dünkü yazısında bu eğilime dikkat çekiyor..

Yani "Dipte kaynayan bir dalga" sözkonusu ediliyor..

Belli bir bilgi birikimine ve demokratik kültüre sahip insanlardan söz etmiyoruz..

Ertuğrul Özkök''ün, "En tehlikeli ihtimal'' diye işaret ettiği gibi, cinayetin bir ''Çete'' işi çıkmayıp, ''Sıradan'' insanlarca işlenmesinden bahsediyoruz.

Bugün Trabzon.. Yarın bir başka kent..

17 yaşındaki zanlının çarçabuk yakalanması bir "malumu ilan."

Ve ''Sıradan terör'' ne ''istikrar'' tanır, ne "Ulusal çıkar.''

***

Bir korku galerisinde yaşıyoruz yıllardır..

Korku insanları hırçınlaştırıyor..

Laik-antilaik tartışmaları da böyle bir korkunun ürünü değil mi?

Geçenlerde bir tanıdıkla sohbet ediyoruz.. Akrabası olan eski bir kurmay subayla arasında geçen konuşmayı aktardı...

Ben de sordum.. İlk olarak "Başörtüsü" konusunda.. O da sormuş.. Aldığı cevap:

"Başörtüsünün tehdit içermediğine ikna oluncaya kadar karşı-tavır sürer."

Parçalanan koskoca imparatorluktan bir Cumhuriyet koparabildik...

Cumhuriyet eliti başından itibaren "bölünme ve parçalanma" korkusu yaşamış..

Yaşadığımız pek çok tartışmanın dibinde bu var..

Lokal olayların büyütülmesini, simgeleştirilmesini başka türlü izah edemeyiz..

''Dipteki korku''ya hitap ederek, ''siyasal yahut ekonomik çıkarlar'' devşirmek isteyenler her zaman oldu..

Durumdan vazife çıkaran işgüzarların yedikleri naneleri biliyoruz..

***

Ama bu psikolojik olguyu görmeliyiz..

Yakın tarihimizde yaşanmış olayları irdelerken yapmak istediğimiz, lokal bir olayla ilgileri bulunmayan kesimlerin tedirgin edilmemesini sağlamak..

Öyle ki bazen tedirgin edilmenin ötesine geçiyor..

Lokal olaya monte edilebiliyorlar..

Bu, hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına, hatta ''Ötekileştirilmeye'' kadar vardırılabiliyor..

Yapmak istediğimizi anlamayanlara sözüm yok..

Korku bulaşıcıdır.. Korkutursunuz, korkarsınız..

Kendini şu ya da bu meselenin tarafı, karşı-tarafı olarak niteleyen herkesi kastediyorum..

Olguları görelim.. Sorumlu davranalım.. Korkuları çözelim..

O zaman düze çıkarabiliriz..

Laf anlatmak ne kadar zor..

Yalçın Küçük, Haber10. com''da, "Özbekler Tekkesi olmasa, Anadolu''ya kimse gidemeyecekti" denildiğinden bahisle, "tarihi tahrif ediyorlar" diye konuşmuş. Özbekler Tekkesi, Milli Mücadele''yi destekleyen bir Nakşi tekkesi.. Pek çok isim, Ankara''ya katılmak için bu tekke aracılığıyla İstanbul''dan çıkmış. Tekke''nin katkısını karartmaya çalışıyorlar.. Tekkeyle ilgili ben de yazdığım için, değinmek istedim. Özbekler Tekkesi, Milli Mücadele''nin parçasıdır, hücrelerden sadece biridir.. Milli Mücadele gibi devasa hareketin odağı değil elbet. Yani, Özbekler Tekkesi''nin rolünü ne büyütelim ne küçültelim..

Komik bulduğum için daha önce yazmadım. Ama hep tekrar ediliyor. Diyorlar ki, "İstanbul''dan Ankara''ya seyahat yasağı mı vardı ki Özbekler Tekkesi adam kaçırıyor?". Yalçın Küçük de, "Anadolu ile İstanbul arasında sınır ve sınır muhafızları da yoktu" diyerek benzer yaklaşım sergiliyor.. Özbekler Tekkesi, farklı işlevlerinin yanı sıra bir irtibat noktası. Tekke''nin bulunduğu muhit, İstanbul''dan tali çıkış noktalarından biri. Atatürk''ün silah arkadaşları arasında daha güvenli buldukları bu noktadan yola çıkanlar var. Tekke ismi vermiyorlar, ama muhit aynı muhit.. "Pek çok tekke, mahfil İngilizlerce basılırken bu tekke nasıl kendini gizleyebilmiş" diyorlar.. Ee pardon.. Hata etmişler.. Bu kadar örgütçülük bir tekkeye yakışır mı? 1920 İstanbul''u, 2007 İstanbul''u değil.. İstanbul''dan gizlice çıkanlar da sıradan insanlar değil.. Hem Damat Ferit Hükümeti, hem işgal güçlerince mimlenen isimler.. Meclis-i Mebusan''ın basılıp, sürüyle mebusun tutuklandığını unutmayalım.. İstanbul ajan ve muhbir kaynıyor.. Milli Mücadele''yi destekleyen gizli örgütler ise İstanbul''un her yerinde.. İstanbul-Ankara arasında İzmit ve Adapazarı tarafı ise karışık.. Rum çeteler ve Damat Ferit Hükümeti''nin uzantısı çeteler cirit atıyor. Ankara''ya geçmek, simitçi, börekçi için değil ama, kalburüstü adamlar için ''tehlikeli.'' İşgal İstanbul''unda Kuvvacı olmak Kanarya Sevenler Derneği üyesi olmakla aynı şey değil.. Düşünüp yazmak lazım.. Yoksa komik duruma düşersiniz..

Aktüel dergisi haklı..

9 Ocak 2007''ta "Çetin Doğan''ın ''Hayır'' dediği ''Şer''mi?" başlıklı bir yazı yazdım.. Yeni Aktüel dergisinde (E) Orgeneral Çetin Doğan''la yapılan bir söyleşiden alıntılara yer verdim. Doğan''ın bazı sözlerini not etmiştim.. Yazımı yazarken bu notlara baktım. Aktüel mi Tempo mu, Nokta mı Haftalık mı, hatırlayamadım.. Bu dergilere ulaşma imkanım da yoktu.. Bulduğum çözüm, "Geçenlerde haftalık bir dergiye konuştu" oldu.. Aktüel dergisi haklı olarak, kaynağı belirtmediğim için bana dokundurmada bulunmuş. Hem Yeni Aktüel dergisinden hem söyleşiyi gerçekleştiren Murat Yalnız ve Cem Uçak''tan içtenlikle özür dilerim.

17 yıl önce
Neden Trabzon?
“İslami Hareket Öncüleri”
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü