|
Palavradan Tarih olur mu?

Soner Yalçın'ın "Beyaz Türklerin Büyük Sırrı" isimli kitabında Cüneyt Zapsu'nun dedesi, "Büyük İslam Tarihi" isimli eserin müellifi merhum Abdurrahim Zapsu ile Merhum Alparslan Türkeş arasında ilginç bir ilişki kurmuş. Yalçın, Zapsu ve Türkeş ismini biribirine bağlayan kişinin Arusi Şeyhi Mustafa Aziz Çınar olduğunu öne sürüyor. Buna göre Aziz Çınar, Abdurrahim Zapsu'nun kayınpederi imiş. Yalçın, Cumhuriyet döneminin Kürt kökenli İslam alimlerinden Abdurrahim Zapsu ile Alparslan Türkeş'i yan yana getirip kendince bazı ilginç yorumlar yapmış. Oysa temellendirdiği ilişki baştan aşağı yanlış bilgilere dayanıyor. Çınar'ın Bedirhani'lerden olduğu doğru, ama Zapsu'nun kayınpederi değil. Abdurrahim Zapsu'nun eşi Hidayet Hanım da Bedirhani'lerden, ama Aziz Çınar'ın kızı değil. Bedirhani'ler çok geniş bir aile. Bedirhani'ler hem aile adı hem de mahlas olarak "Azizi" ismini çok kullanmışlar.

***

Arusi Şeyhi Mustafa Aziz Çınar, eğer yanlış bilgi değilse Bedirhan Paşa'nın oğlu Murat Remzi Bey'in oğlu. Galatasaray Kulubü Divan üyelerinden eski Kadıköylü Aziz Çınar olarak biliniyor. Bildiğimiz kadarıyla Aziz Çınar'ın çocuğu da yok. Kaldı ki Abdurrahim Zapsu 1890, Aziz Çınar 1900 doğumlu. Aralarında 10 yaş fark var. Cüneyt Zapsu'nun babası Pertev Zapsu ise 1925 doğumlu. Halası Jale Hanım, Pertev Bey'den birkaç yıl önce doğmuş. Dolayısıyla Aziz Çınar'ın Abdurrahim Zapsu'nun kayınpederi olması mümkün değil. Aziz Çınar Efendi 15 yaşında evlense bile, kızı olduğu iddia edilen Hidayet Hanım'ın 1920'lerin başında en fazla 7-8 yaşlarında olması lazım. Bu yaştaki bir kız çocuğunun evlenecek yaşta kızı olur mu hiç? Arusilerle ilgili bir dizi hazırladım, böyle bir bilgiye rastlamadım. Aziz Çınar'ın Zapsu'nun kayınpederi olduğu, başka gazeteciler tarafından da iddia edildi. Yalçın, iddiaları olduğu gibi almış, üstüne ilginç yorumlarını eklemiş. Kuşkulu bilgiler üzerine ilginç yorumlar yapılabilir, ama bu ancak bir fantezi olabilir.

***

Öte yandan Merhum Türkeş'in Aziz Çınar Efendi'yle ilişkisinde yadırganacak bir durum yok. Bedirhani'ler arasında Kürtlük davası da, Türklük ve İslamlık davası güdenler de olmuş. Atatürk, aynı aileden Vasıf Çınar'a soyadı vermiş, Cumhuriyet döneminde Bakan da yapmış, CHP'den milletvekili de. Keza Esat Çınar da Osmanlı döneminde Türkçülük yapmış bir Kuva-yı Milliyeci gazeteci. Cemal Kutay zaten biliniyor. Cumhuriyet gazetesinde çalışan, "Anafartalar Destanı", "İstiklal Destanı", "Atatürk Destanı" gibi kitaplarıyla tanınan Kemalist şair merhum Cenap Ozankan anne tarafından aynı aileden. 1980'lerde Robert Kolej'deki öğrencilerine Ruhi Su dinlettiği gerekçesiyle bir süre öğretmenlikten el çektirilen, TED Koleji'ni ünlü öğretmenlerinden Rükzan Günaysu Hanım da Murat Remzi Bey'in torunu. Merhum Burhan Günaysu ise 1950'lerde NATO'da görev yapmış eski bir subay ve Milliyet gazetesinde araştırmacı-uzman olarak çalışmış. Milliyet ve Doğan Yayıncılık'tan iki kitabı bile çıkmış. Aziz Çınar'ın diğer dedesi Divriği'li Hasan Paşa'nın oğlu Mustafa Sait Bey'in 1898'de yayınladığı 'Avrupa Seyahatnamesi' Yapı Kredi'den çıktı. Kitabı yayına hazırlayan da Burhan Günaysu.

***

Birinci Cihan Harbi'nde Bitlis'i savunurken Ruslara esir düşen milislerden Abdurrahim Zapsu, Osmanlı dönemindeki Kürt Talebe-Hevi Cemiyeti'nin üyelerinden olduğu da, Kürtçe oyun ve şiir yazdığı da doğru, ama Kürtçülük davası güttüğü iddiadan ibaret. Kuva-yı Milliye döneminde Atatürk'ü destekleyen, CHP'den milletvekilliği ve Bayındırlık Bakanlığı yapan Diyarbakır'lı Fevzi Pirinçioğlu da Hevi Cemiyeti'ndendi. 1925'deki Şeyh Sait İsyanı'nda isyancılara teslim olmaları çağrısı yapılan bildirilerde Fevzi Beyin imzası vardı. İmparatorluk Osmanlısı'nda bu tür cemiyetlerde yer almak, ayrılıkçılık yapılmadığı sürece makul ve hoş karşılanıyor. Kaldı ki Abdurrahim Zapsu, Cumhuriyet döneminde Kürt kimliği ile değil, dini ilimler alanındaki çalışmalarıyla tanınıyor. 'Ehl-i Sünnet' diye bir mecmua çıkarmış. Necip Fazıl'ın yakın dostu ve dava arkadaşı. Kendisi Bediüzzaman Said Nursi'nin hem esaret arkadaşı, hem muhibbi olduğu gibi oğlu Mustafa Pertev de Bediüzzaman'ın tanıyan Son Şahitler arasında sayılıyor.

Palavraların 'Tarih' diye gözümüze sokulduğu, yalandan çatışma ve ayrılıkçılık konularının ısıtılıp ısıtılıp önümüze getirildiği ülkemizde, bu gibi konularda dikkatli davranmak en başta yazarlarımıza düşmez mi?
18 yıl önce
Palavradan Tarih olur mu?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî