|
Akla kara arasında yaşanır hayat!

Geçen haftadan sarktı bu yazı… Geçen haftaki de yüreğimden taşmıştı! Sığmadı hepsi bir güne işte… Zaten hiçbir yere sığamadı ki bu yürek! Sevdikçe büyüdü, büyüdükçe sevdi. Günü geldi, en sevdiklerinden de vazgeçti ama sevmeden hiç edemedi! Ya peşinden koştu deli deli ya da sessizce bıraktı peşini… Sen hiç böyle sevdin mi? Hadi sor şimdi yüreğine! En çok kimi sevdin diye… O doğruyu bilir ama sesi çıkmaz sen konuşmadıkça! Sen hayatı hangi renklerde yaşarsan yaşa, onun bildiği ya aktır ya da karadır aslında…

Beyaz masumiyetin simgesi!

16. yüzyılda Eski Roma''dan başlıyor beyaz gelinliğin hikayesi! O zamanlar gelinlikler sarı ve gelinlerde peçeli… Hatta peçeler de sarı! Daha sonraları İngiltere''de kraliyet düğünlerindeki gümüşi gelinlikler de, 64 yıl başta kalan Kraliçe Victoria ile son bulmuş… Gelinlik beyaz olmuş, adı masumiyet konmuş! İşte yaklaşık 150 sene önce adet ve mana böyleymiş ama bugüne kadar beyaz hep daha beyazlasa da, sanırım masumiyet Kraliçe Victoria''da kalmış! Kızmayın bana! Masum masum yazamayacağım daha…Masumiyet karinesi, her tarafından delik deşik bu zamanda… Gelinlikler beyazmış, ne fayda!

Bulursan bir beyaz, haber ver bana!

Aç gazeteleri bak 3. sayfaya! İnternetteki flaş haberler hep belden aşağı… Televizyonlar reyting uğruna karı-koca avında, yardım ve iyi niyet yarışma formatlarına meze! Hee bir de futbolda herkesin aklı, günahsız meşin yuvarlığın sibobunda! Ak, karanın tehdidi altında. Düdüğün kıymeti, dökülen terin anlamı, emeğin değeri kalmadı! Cümleler yayıldı, karar açıklandı! Gözaltındakiler disipline verildi... Yani? Babanın kararı, başına buyruk haylaz oğlanın elinde mındar edildi... Beyaz beyaz olalı hiç bu kadar kirlenmedi! Kirlenmek güzeldir lafı da reklamdan çıktı, alına yazıldı... Şimdi tek beyaz, ay ve yıldız kaldı! Masumiyet artık göğe yükseldi... Hani derlerdi ya küçükken, “evladım seni leylekler getirdi” diye! Sonradan öğrendik tabii, leyleğin ömrünün hep laklakla geçtiğini! Lak lak lak... Ahhh ahhh! Allahın sopası misali, ikiye bölündü ahlak! Beyazı sadece tuttuğun yerde, karası da uzayıp giden her yerde...

Siyah, asaletin ve cesaretin simgesiymiş! Heyhaaat!

Artık ağırlık göstergesi için asaleten giyilen bir renk bana göre! Kiminde jilet gibi bir takım elbise, kiminde pis sakalın karizmasını körükleyen bir t-shirt sadece... Beyazın yanında kontrast niyetine... Beyaz giyme söz olur, siyah giyme toz olur! Ne de doğruymuş bee... Herşey sadece bir görüntü artık! Ne siyah anlamını taşıyor, ne de beyaz masumiyeti yaşıyor... Hep düşünürdüm neden bu gelinle damadın rengi böyle diye! Eskiden mutluluğun dengesiymiş ama artık beyaz kötüyü aklama, karaysa ahlaksızlığın kamuflajı aslında...

Allahtan hayatın sonu beyaz da...

Yaradılış tertemiz de ondan! Onu bozan sonradan kullanılan akıl değil mi?... İçi bizi yakar, dışı yaradanı bu dünyanın! Onun adaletinden sual olmazken, adaletli olsun diye can verdiklerinden sual bile etmez son demde... Biraz düşünsek aslında, bulacağız doğruyu eğriyi ama düşünmek yaradılış değil ki! Sadece kullanılmayı bekleyen potansiyel bir meziyet... Bir bebeğin kalbinin temizliği ile başlanan bu hayatta aklın kirlettiği o kadar çok ki... Rengarenk güzelliklerin olduğu şu dünyada neden hep mutlu olmak için durmadan akla karayı seçeriz ki! Sanırım akla karayı seçmek bir deyim değil, gönül işi bu hayatta...Eminim artık gelin niye beyaz, damat niye kara! Çünkü gönül bu, aka da konuyor karaya da... İşte o zaman ya adına kara bulaşıyor ya da içindeki kara aklanıyor! Ama ne olursa olsun günün birinde insan özüne dönüyor...

13 yıl önce
Akla kara arasında yaşanır hayat!
Faiz riba mıdır?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü