|
İran yok, Orta Asya yok

Türkiye''nin yaşadığı son doğalgaz şoku ile, İran''la ilişkileri dinamitlemeyi amaçlayan terörizm ve suikast yorumları, birbirine iyice girdi. Bu konularda toplumun ve ülkenin ufkunu aydınlatmakla görevli iradelerin, ihtiyacını duyduğumuz sağduyulu bir tutumdan bizi uzaklaştırmak sadedinde neler kotardığını işte izleyip duruyoruz.

Bizce burada ilk yapılması gereken, hadiselere alabildiğince sakin ve mantıklı yaklaşmak olmalıdır. Ne Rusya''ya karşı tahrik politikalarının, ne de Uğur Mumcu olayını baha ederek üretilmiş saplantılı İran düşmanlıklarının bir gereği vardır. Bunların her ikisi de Türkiye''yi iç ve dış politikasıyla, uluslararası kıskaca tâbi tutan emperyal odakların oyununa düşmektir. Aynı şekilde hadiseleri, din ve lâiklik odağında, karşılıklı bir tartışma düzleminde tutmak da o derece hatalıdır.

İran yoksa, Orta Asya da yok

Bizce hadiselerin iki yönü bulunmaktadır. Ama her ikisi de varıp bir noktaya dayanıyor:

Birincisi son suikastların, dış politikayı ilzam edecek biçimde kullanılmak istendiği gerçeğidir. Dikkat edilirse, istihbarat merkezli bir tutum, Türkiye''de dış politikayı ipotek altına aldı. Sayın Tantan''ın hiç kuşkusuz tahrike müsait psikolojisi de, maalesef böyle bir sonuca ulaştırdı bizi.

Bu arada ANAP liderine, ve hükümete rağmen, sanki bir emrivâki gibi ortaya konan içişleri politikasının yavaş yavaş geri tepmeye başladığı, özellikle dış politikayı bu tutumun zora soktuğu şuuru bazı kafalarda avdet ediyor gibi. Bakalım böyle mi olacak?

Türkiye; özellikle de DTP ve çeşitli kurumların ekonomi bürokratları ile ihracatçı sınıflar hayli zamandır, Tahran''da yapılacak ECO toplantılarına hazırlanıyordu. İran''a yönelik allerjinin de kaynağı işte burada yatıyordu.

İkincisi de, içine girdiğimiz 28 Şubat sürecinde, bu ülkenin bozulan imajını telâfi sadedinde Türkiye, İslâm Konferansı''nın dönem başkanlığına hazırlanıyordu. Utana sıkıla da olsa, bu noktada ciddi bir arzu ve niyet seziliyordu. İran''daki ECO toplantıları bu bakımdan çok önemli idi ve belki bu noktada İran''ın da katkı ve desteği talep edilecekti. İşte Tantan''ın ucuz polisiye mantığı, şimdi herşeyi berbat etmiş vaziyette.

Peki İçişleri ve Emniyeti, böyle bir zamanlama hatasına zorlayan ve tahrik eden bir mihrak mı vardır? Asıl soru işte burada yatıyor. Bunun cevabı kuşkusuz Tantan değil. Ama bu istihbaratın merkezinde önemli bir soru işareti büyüyor ki tahmin edemezsiniz. İşte Tantan asıl bu soruyu sormalı kendi kendine!.. Böyle bir mihrak ve nüfuz var mı diye!..

Evini terkeden Türkiye

Yazık Türkiye''ye ki, öncüsü ve kurucusu (fikir babası) olduğu, ayrıca ABD ve İngiliz nüfuzundan azâde bu bölgesel kuruluşun toplantısına cumhurbaşkanlığı seviyesinde katılamıyor. Türkiye''nin 1990''dan sonra üye ve ortak ettiği Orta Asya ülkeleri bu toplantıya katılacak hem de liderler seviyesinde!.. Ama, Türkiye: Sinik, ezik ve gönülsüz!.. Öylesine şaşkın ve meflûç vaziyette.

Şimdi buraya dikkat edin ki Türkiye, Orta Asya ile alâkasını asıl bu toplantı ile çürütecek ve kokuşturacak. Türkmen gazı, Özbekistan meselesi, Taliban sorunu orada konuşulacak, ama Türkiye yok!.. Düşünebiliyor musunuz?

Ne yapalım ki Türkiye bazan böyle olur, dümdüz ovada yolunu şaşırır. Askerin, hükümetin, bürokrasinin, muhalefetin ağzı bir karış açık kalır, olup biteni seyre dalar, anlamaya çalışır. Pişmiş bir aş kokar, bir çuval incir berbad olur. Dışişleri de bundan bir ıztırap duymaz.

Buradan doğan sonuç şudur: İran''la ilişkileri iyi olmayan bir Türkiye''nin Orta Asya''sı yoktur ve olamaz. Batının hatırına APO''nun asılmasından vazgeçebilen bir Türkiye''nin ne İçişleri Bakanı, ne istihbaratı, şu tezgâhı farkedip de üç gün sabredemez, açıklamaları tehir edemez. Ve bu ne biçim bir histerik lâiklik saplantısıdır ki, ülkemizin İran''dan, Orta Asya''dan, bölgeden tecridine müncer oluyor, ihracatımızı baltalıyor? Bırakın müslümanlığı, millîlik neresinde bu yaklaşımların?

Kafkasya bize çok bile!..

İsterseniz devam edelim:

Şu günkü gelişmeler onu gösteriyor ki, Türkiye''nin Orta Asya ile ilişkilerini dinamitleyen asıl merkez ABD''dir. İran''la ilişkileri zora sokmayı planlayan güç de!.. Lûtfen şunu iyi anlayalım: Trans Hazar''dan vazgeçmek, ABD''nin kararıdır. Bu boşlukta çaresiz kalan Türkmenbaşı, Putin''le onun için anlaşıyor.

Bu arada Türkmenbaşı da, doğalgazın Türkiye''ye, İran üzerinden gelmesini uygun bulmaya başlamış. Bu bizim bir yıldır üzerinde ısrar ettiğimiz politika değil mi? Bu sağlanırsa, Türkiye''nin zararı falan kalmaz. Endişe edilir ki, burada bari bir tıkanma yaşanmasa!..

Ama ABD nezdinde Türkiye''nin Orta Asyası kalmadı, olsa olsa sadece Kafkasya''sı var. Tasavvurları işte bu.

Bunun için ABD ve musevi lobileri, Türkiye-İran ilişkilerini alabildiğine dinamitlemek isteyecekler. Peki ABD bölgede nasıl yer tutacak? Bunun sırrı da ileride, Türkiye ile ilişkileri Şah döneminde olduğu gibi, zıtlaşma üzerine oturtulmuş bir İran üretebilmekte yatıyor. Böyle bir İran düşlüyor ABD!.. Bir de öbür yanda Taliban mollalığı ve kotarabilirse Pakistan!.. Doğalgaz ve petrol sizden geçecek vaadiyle, bir on yılda onları oyalarsa ne var bunda?

Özetleyecek olursak: İran''la ve Rusya ile ilişkileri gergin bir Türkiye''nin ne Orta Asya''sı kalır, ne bölgesel politikaları. ABD düşleriyle yatıp kalkıp, olmadık hayallerde yüzen bir sınıfa bunları anlatmak mümkün müdür bilmiyorum.

Milli bir duruşu ve perspektifi bulunmayan yaklaşımlar, zaten hiçbir riski göze alamaz ve böyle dalgalanır dururlar.

24 yıl önce
İran yok, Orta Asya yok
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu