|
Doğa maliyeti GSYH’ya yansıtılmalı

Ekonomilerin gelişimi, refahımızdaki artış, üretimimiz ve hatta tükettiklerimizden kalan atıklar için bile doğaya ihtiyaç duyarız.

Doğadan bahsederken onu bağımsız bir faktör olarak görmek yanlış olur. Çünkü bizler de insanoğlu olarak doğanın bir parçasıyız. Hayatımızı idame için zorunlu olan yiyeceği, suyu, barınağı, oksijeni v.s. doğadan sağlıyoruz.

Doğa bize böylesine cömert davranırken (Allah’ın lütfu) biz ise onu gün geçtikçe daha kullanılamaz hale getiriyoruz.

Hava kirliliğini önlenemez şekilde artırıyoruz.

Plastik atıklar başta olmak üzere gün geçtikçe artan atık-kirlilik sorununa çözüm üretemiyoruz.

İklim değişikliğini görmezden geliyoruz.

Yani doğanın evin kendisi olduğunu görmezden gelip arka bahçe olarak kullanmaya devam ediyoruz.

**

Kapitalist sistemin bize dayattığı tüketim ekonomisi evimizi yok ediyor.

Hem ulusal hem de uluslararası boyutta ekonomik gelişimi, refah artışını endekslediğimiz tek şey büyüme.

“Ne kadar fazla üretirsen (dolayısıyla tüketirsen) o kadar fazla büyür ve refaha sahip olursun” deniliyor.

Çok üretme-tüketme bir yarıştan çok bir savaşa (ticaret savaşları, doğal kaynaklara sahip olma ve erişme mücadelesi) dönüşmüş.

Gelişmekte olan ülkelerin önüne örnek olarak,
gelişmiş ülkelerin refah seviyesi ve buna ulaşmak için daha
hızlı büyüme adımları atılması
konulmuş.

Bu yarışın ölçü birimi ise GSYH. Hangi ülkenin daha gelişmiş, yarışta daha üstün olduğunu gösteren tek gösterge bu.

**

Bu yarıştan,
tüketime dayalı ekonomik büyüme modelinden,
en çok
zarar gören şey doğa.

Doğa sadece ekonomik bir mal değil.

Eğitim ve sağlık gibi
doğa da bir ekonomik kaynaktan daha fazlasıdır.
Eğitim ve sağlık hizmetleri
dışsal faydaları
nedeniyle
maliyetlerinden çok daha fazla fayda
sağlamaktadır.

Doğa için ise tam tersi (gerçek maliyeti hesaplara girmemektedir).

Biyolojik kaynaklar fiyatlandırılamadığı için
doğanın aşırı tüketimi dışsal maliyetler yüklemektedir.
Aşırı tüketim ile biyolojik çeşitliliği gün
begün azaltma
yanında arılar, sinekler, kelebekler ve diğer doğada aklınıza gelebilecek her canlının mülkiyet hakları yoksunluğu nedeniyle yok olmaları
kimsenin umurunda değil.

Çünkü biyolojik çeşitliliği oluşturan bu canlılar piyasa fiyatlarına yansımazlar.

Doğadaki canlı dengesine aşırı müdahale neticesinde keneler artar,
kırım kongo virüsü
yayılır.
Kuş gribi, SARS, MERS, COVİD 19
ortaya çıkar.

İklim değişikliği yaşanır, mevsimler değişir, kuraklık ve toprak kayıpları artar, mahsuller azalır. Arıların sayısı azalır, polenler bir yerden başka bir yere taşınamaz, ürün çeşitliliği azalır.

Ve bunun gibi binlerce doğal sürece farkında olmadan müdahale edilir.

Ülkeler asıl servete, gerçek sermayeye çok ciddi zararlar verirken,
bu durum GSYH rakamlarına yansımaz. Yani, modern ekonomi, doğayı büyük ölçüde ekonominin tanımlarından ve ölçümlerinden dışlamıştır

**

Ekonomik büyüme rakamı yüzde 10 gerçekleşen bir ülke çok ciddi bir başarı elde etmiş sayılır.

Hele de bu yüksek büyümeyi arka arkaya gerçekleştirirseniz bütün dünya size imrenerek bakar. Çin’in son 40 yıldır gerçekleştirdiği büyüme örneği.

Fakat
yok edilen doğal kaynakların
(biyoçeşitlilik) değeri (
dışsal maliyetler
) hiçbir yerde geçmez.
1992 ile 2014 yılları arasında
doğal sermaye stokunun
yüzde 40 azaldığı tahmin edilmektedir.
İnsanlığın son yıllarda muazzam bir şekilde geliştiğini söylerken,
doğada neden olunan yıkıcı etkiler fiyatlandırıl
amadığı için hesaba katılmaz.
Oysa bu süreç
; daha fazla büyümek uğruna doğayı, biyolojik
çeşitliliği yok etme
ye devam
ederse
1 dünyadan fazlasına ihtiyaç
duyacağız.

**

Ülkelere düşen birçok değerin kapsamında yer almadığı
GSYH’ye odaklanmak yerine doğanın da kapsandığı gerçek varlık portföyünü
yönetmek olmalıdır.
Ülkeler mümkün olduğunca
doğal sermayeyi de kapsayan ulusal hesaplarını oluşturma
çabasına girmeliler.

Birleşmiş Milletler, önemli bir adım atarak doğal sermayenin ölçülmesi için standartlar belirlemiş. GSYH’yi ve diğer ekonomik göstergeleri ölçmek için kullanılan tanımları gözden geçirmeye yönelik bir süreç başlatmıştır.

Ülkeler bazında atılacak bu tür adımlar
gerçek sermayeyi
görme
yi ve doğal servet kaybı için
çözüm üretme
yi kolaylaştıracaktır.
Unutmayalım ki sadece
sağlıklı bir ekonomik anlayışla sağlıklı bir gezegen
inşa edilebilir.
#GSYH
#İklim
#Ekonomi
#Tüketim
#Eğitim
#Sağlık
#Kırım kongo virüsü
#Kuş gribi
#SARS
#MERS
#COVID 19
3 yıl önce
Doğa maliyeti GSYH’ya yansıtılmalı
Lütfiye
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü