|
Dolar oynaklığının dayanılmaz hafifliği

Moodys’in bir sebep yokken; Afrin operasyonu son derece başarılı giderken, Türkiye’ye yönelik yabancı yatırımlar artarken, kredi notunu düşürerek piyasalarda tansiyonu yükseltmesinin anlamsızlığı sırıtıyor.

17 Mart 2017 yılındaki not düşüşünde öne sürdüğü kaygıların (döviz rezervleri düşecek, büyüme azalacak, kamu mali disiplini bozulacak v.s) hiçbiri gerçekleşmemiş.



Şimdi yeni gerekçeler ileri sürerek not düşürülmüş.

Bunlardan en ilginci de 2017 büyümesinde önemli rol oynayan Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) hazineye yükleyeceği maliyet riskiymiş. Halbuki kullandırılan 250 milyarlık liralık krediden devletin (hazinenin) üstlendiği risk yaklaşık 17,5 milyar lira. Bunun realize edilmesi de mümkün değil.

Gözünün üstünde kaşın var mantığı ile yaklaşan Moodys’e bahane mi yok. Yüksek büyüme oranları tehlikeli, çünkü ekonomi ısınıyor ve bu bir risk. Büyümezsin zaten risk, büyürsün o da risk, bütçe denk de olsa açık da verse risk. Bütçe denk olsun derler, vergi koyarsın büyük risk.

Yani o not indirilecek, gerisi teferruattan ibaret.

Dr. Bülent Gedikli’nin “Yapısal sorunları dağları aşmış, kamu borçluluk oranları yüzde 50’nin üstüne çıkmış, Avrupa parasıyla maaş ödeyen Yunanistan’ın notu yükseltildi, Türkiye’ninki ise düşürüldü. Türkiye’ye gece operasyonu çekip not indiriliyor” çıkışına hak vermemek mümkün mü?

**

Moodsy’in etkisi piyasalar tarafından absorbe edildi derken 12 Mart’ta açıklanan cari işlemler açığının beklentilerin üzerinde gerçekleşmesiyle (52 milyar dolar) kurlarda hareketlenme yeniden başladı.

İşin ilginci ve Türkiye’yi zora sokan yönü ise kurlardaki hareketlenmenin benzer yapıdaki GOÜ’lerden ayrışılmasıydı.

Aslında tüm bu ekonomik operasyonların arkasında faizlerin arttırılması yönünde TCMB’ye yönelik zımni bir baskı yatıyordu ama TCMB faizleri arttırmadı dolar da tırmanışa devam etti.

Dolardaki artışın bir başka nedeni de Fed’in Cuma günkü toplantıda faizleri artıracağı beklentisi idi ve beklenti gerçekleşti (faizlerde 0,25 artış yapıldı).

Yine de belirgin bir fon çıkışı yaşanmadı.

Bazı kaynaklar kurlardaki artışın arkasında Carry Trade yapanların (dolar bozdurup faizden yararlanmak isteyenlerin) kaybı olduğunu, bu kişilerin TL’den çıkışının kurları artırdığı yönündedir.

**

Mart başından bu yana dolar karşısında en büyük kaybı TL yaşadı. Rus Rublesi ve G. Afrika Randı yine önemli değer kaybeden paralar.

Yılbaşından bu yana en yüksek değer kaybeden para ise Arjantin Pezosu. Sonrasında Türk Lirası, Hint Rupisi ve Endonezya Rupiahı geliyor.

Rusya’ya uygulanan yaptırımların devamı bu değer kaybının nedeni. Rusya da boyun eğdirilemeyince piyasa sopasıyla (borsa, döviz, faiz) dövülüyor.

**

Gerçekten zoruma giden şu; bizim merkez bankamızın faizlerle oynaması Dolar, Euro ya da başka paraların kurunu etkileyemiyor da, neden Fed’in politika faizi değişikliklerinden TL bu kadar etkileniyor? Söylemler, sinyaller bile kuru uçuruyor.

Aklımızda pek çok gerekçe uçuşuveriyor hemen, biliyorum.

Elbette bu, doların dünyada en çok kullanılan para olması ya da rezerv para konumuna taşınmasıyla ilgili.

ABD’nin faiz kararı Türkiye’de kuru bu kadar güçlü etkiliyorsa, Türkiye piyasalarına kısa dönemli rant elde etmek için epey bir dolar girmiş şimdi de geri çıkıyor demektir.

Eğer ABD piyasasında dolaşan hatırı sayılır bir TL hacmi olsaydı bizim merkez bankamız da ABD piyasasında borusunu öttürebilecekti.

**

Artık ekonomiyi yönetenlerin şu soruya cevap araması lazım.

Bizim başımızı yakan (kurları sürekli oynak tutan) Carry Trade gibi kısa vadeli sermaye akımları ise, bu tarz bir finansal bağımlılığın önüne geçecek kalıcı yapısal adımları neden atmıyoruz?

Neden bir Singapur gibi yapamıyoruz, neden işimize yaramayan, kısa süreli bir rahatlama için ekonomiyi bıçak sırtında tutan yabancı yatırımı ülkemize kabul ediyoruz?

Döviz kurlarının oynaklığını azaltmak için kısa süreli (spekülatif) sermaye hareketlerine konulacak finansal işlem vergisi önemli bir hamle olacaktır.

#Dolar
#Döviz
#piyasa
6 yıl önce
Dolar oynaklığının dayanılmaz hafifliği
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık