Fındık Türkiye ekonomisi ve Karadeniz bölgesi için çok önemli katma değeri olan bir ürün.
Karadeniz bölgesinde yüzbinlerce ailenin temel geçim kaynağı olarak fındık üreticiliği yapılmaktadır.
Katma değerinin tamamı içerde kalan
2-3 milyar dolarlık fındık ihracatı
söz konusu.
Üretimde ve ihracatta açık ara dünya birincisiyiz.
İç piyasada son yıllarda
firması bir yerel firmayı satın aldı ve daha önce kapalı yürüttüğü
açık hale getirdi.
Bu gelişme fındık fiyatlarının istenildiği gibi ayarlanabilmesine, düşük seviyelerde tutulabilmesine ve üreticinin zararına yol açtı.
Bu noktada Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) devreye girdi ve belirli bir fiyattan alım yaparak piyasayı düzenleme görevi üstlendi. Kısa vade için doğru da yapmaktadır.
Devletin, TMO vasıtasıyla satın aldığı fındık
belirli bir fiyattan piyasa dengesi sağlamaya matuf
işlem görmektedir.
Tarım Bakanlığı rekolte tahminlerine göre fiyatı açıklamaktadır (bu durum da tam bir paradoks). Yani,
yüksek rekolte varsa fiyatları daha düşük
tutmakta,
düşük rekolte varsa fiyatları yükseltmektedir.
Paradoks şu; Tarım Bakanlığı bir taraftan verimlilik artırıp üretimi 1 milyon tonun üzerine çıkaracağız diyor, diğer yandan elverişli iklim nedeniyle artan rekolteden dolayı düşük fiyat vererek toplamda üretici gelirlerini azaltıyor. Tam bir akıl tutulması devam ediyor.
Tarım Bakanlığı'nın
ekolte tahminlerine endekslediği fındık fiyatı
çıkar gruplarının devreye girmesine,
rekolte tahmin savaşlarına
neden olmaktadır.
Rekolte konusunda bu yıl
lginç ve de komik gelişmeler
yaşanmaktadır.
, uzman ekiple aylardır yaptırdığı çalışma sonrasında
650 bin ton fındık rekolte tahmini ortaya
çıkmış (çıkar grupları-ihracatçı birlikleri sızan bu rakamın kesinlikle yanlış olduğu, rekoltenin 815 bin ton olacağı tepkileri sonrasında)
rekolte tahmini açıklamadan vazgeçmiştir.
TMO kanalıyla
açıklanacak fiyatın düşük olması
fındığı ihraç eden, onu alıp işleyip sanayi ürünü haline getiren
Yine
aracılık yapan tüccarların kârlarını yükseltiyor.
Haliyle yüzbinlerce
fındık üretici ailenin geliri azalıyor.
İç piyasadaki fındık fiyatları ile
ihracat fiyatları arasında doğrusal bir ilişki var.
Fiyatlar
Hamburg borsasında değil iç piyasada belirleniyor.
Bunu gören tekelci güçler onun için iç piyasaya girmiş.
ve dolayısıyla piyasa fiyatlarını domine edecek TMO alım fiyatları üzerine
kopartılan fırtınanın arka planında bu var.
Burada savunulan argüman; fiyatlar yüksek olursa çok ürün satamayız, başka ülkeler fındık dikimine-üretimine giriyor, falan.
Öncelikle belirtmemiz gereken husus;
kalite, lezzet, besin değeri ve aroma açısından
Türk fındığının alternatifi olamayacağıdır.
Fiyatları baskılamak için üretilen korku senaryosu.
Burada
esas alınması gereken fındık ihracatından sağlanan toplam gelirin artırılmasıdır.
Bu aynı zamanda üretici gelirinin artışıyla paralellik arz etmektedir. Toplam ihracat gelirini uzun yıllar 3 milyar doların üzerine çıkaramamışız.
Bunun nedeni
oligopol alıcı çıkar gruplarının domine
ettiği,
dış bağlantılı kısır yapıdır.
Gerçekçi ekonomik analiz yapılmadan, fiyatların nasıl en yüksek katma değeri sağlayabileceği belirlenmeden, zinde kuvvetlerin manipülasyonu eşliğinde belirlenen
hem içerideki
hem de
fındık ihracatı gelirlerinin
olması gerekenin çok altında kalmasına neden olmuştur.
bu yapıyı kısa süreli de olsa kırabilmek için
edilmektedir.
Fındık satışı tamamen
piyasa şartlarına bırakıldığında fiyatların yerlerde süründüğünü gördük.
Çünkü
tüccarın ayak oyunlarına karşılık
ürününü
bir an önce satmak zorunda kalan organize olamamış üreticiler
söz konusu.
Yani,
arz-talep eşit şartlar altında bir araya gelip gerçekçi piyasa fiyatı oluşamamıştır.
Bu nedenle
devlet piyasayı regüle etmek zorunda kalmıştır.
Bir konuyu da belirterek tamamlayalım.
Yıllar itibariyle
fındık ihracat rakamlarına baktığımızda; en yüksek gelire 2014 yılında ulaşılmış.
Don olayı yaşandığından
rekolte düşmüş, 217 bin ton
iç fındık karşılığı
(ortalama 12,87 kg/dolar) 2.8 milyar dolarlık
gelir elde edilmiştir (rekolte-fiyat ilişkisine dikkat).
2019 sezonunda
fındık ihraç etmişiz ve gelir
100 kg yerine 158 kg fındık satmışız, 100 dolar yerine 82 dolar elde
etmişiz. Yani, çiftçi Hasan efendinin fındığını ucuz fiyattan Hans’a peşkeş çekmişiz.
Burada
sıradan bir iktisatçının yapabileceği kesin
çıkarımlar var:
bir malın
satışınız bunu telafi edecek miktarda artmayacağından
Tersi,
izlerseniz
Bu kuralın geçerliliğini çıplak gözle de verilere baktığınızda da görebilirsiniz.
Bu
ilişkinin teknik anlamı fındık ihracatının dış talep esnekliğinin düşük olduğudur.
Bu nedenle, ihracat fiyatlarını (iç piyasa fiyatıyla doğrudan bağlantılı) düşük tutarsanız
daha çok fındığı daha az ihracat geliriyle satmış,
üreticinin gelirini ithalatçıya transfer etmiş olursunuz.
Milli fındık politikası bağlamında 2 amaç olmalı; üreticiye olabildiği ölçüde destek sağlayacak bir fiyat garantisi ve fındık ihracat gelirini maksimize edecek istikrarlı bir fiyat politikası.
Bu bağlamda,
öngörülebilir bir temele dayalı, fiyata etki eden parametreleri kapsayan
fındık fiyat endeksi geliştirebilir.
Fındık
fiyat oynaklıklarını önlemek için
de; üreticiyi memnun ve ihracat gelirlerini maksimum edecek
bir fiyat aralığı belirlenmeli
ve fındık arzı,
fiyatları bu aralıkta stabil yapacak şekilde, regüle edilmelidir.