|
Ziraat Katılım yönetiminin cevabı

Haziran ayının sonlarına doğru yazdığım iki yazıda; “Türkiye’de yeni iş fikrini, ileri teknolojiyi, yazılımı, icadı yeni ürüne-üretime dönüştürecek yeni nesil girişimciliğin desteklenmesi gerektiğini” belirtmiştim.

Yine söz konusu yazılarımda yeni teknolojiler üreten ülkelerin bunu risk sermayesiyle başardıklarını, benzer finansman şekline “faizsiz finansman” sloganıyla faaliyette bulunan katılım bankalarının finansman araçlarından mudarebenin (emek-sermaye ortaklığı) uygun olabileceğini ifade etmiştim.

İlaveten de Türkiye’deki katılım bankacılığı sisteminin beklentileri karşılamadığı, murabaha yoğunluklu finansmanla klasik bankacılık istemine benzediği, kamunun 3 bankayla devreye girmesiyle bile toplam aktif payının pek artmadığı, bunun işleyen verimsiz yapının yansıması olduğu mealinde eleştirel ifadeler kullanmıştım.

Bu yazılarıma Ziraat Katılım Genel Müdürü hem arayarak hem de yazılı cevap verdi. Aşağıda, katılım bankacılığının gelişimi noktasında bazı değerlendirmelerin yer aldığı söz konusu cevabı söylem ve yazıların özetini sizlerle paylaşıyorum.

Katılım bankalarının aktif payı artıyor

Katılım Bankacılığının 2000 yılında % 1,2 olan aktif payı 2012-2018 döneminde % 5’ler düzeyinde seyretmiştir. Ziraat Katılım, Vakıf Katılım ve 2019 yılında Emlak Katılım’ın faaliyete başlaması ile birlikte Katılım Finans sisteminin toplam bankacılık içerisindeki payı Mayıs 2020 itibarıyla % 6,8 seviyelerine yükselmiştir.

Türkiye’deki konvansiyonel banka sayısı ve toplam sermaye miktarı incelendiğinde 52 bankanın 6 tanesinin katılım bankacılığı yaptığı, hükümetin verdiği destek neticesinde katılım finans ekosisteminin de büyüdüğü aşikârdır.

Her ne kadar katılım bankacılığının konvansiyonel bankalardan daha hızlı büyüdüğü gerçeği söz konusu ise de % 98’i Müslüman olan bir toplumda % 6,8’lik bilanço büyüklüğü payının yetersiz olduğu açıktır.

Ziraat Katılım’ın sektör payı artıyor

“Kamu katılım bankalarının diğer katılım bankalarının payını alarak büyüdüğünü, yeni katılımcıları sektöre pek çekemediğini” söyleyerek eleştirmiştim.

Cevaben, 2015 yılında faaliyetlerine başlayan Ziraat Katılım’ın payını her geçen gün artırdığı ve 5. yaşında sektör payının % 13 seviyesinin üzerine çıktığı belirtilmiş. Ayrıca, müşterilerin büyük bir kısmının “ilk defa bir katılım bankası ile çalışan” müşteri olduğu eklenmiş.

Murabaha yanında muşaraka finansmanı da kullanılıyor

Sektörde % 95 oranında murabaha ile finansmanın sağlandığı (bunun riski minimize eden, İslam alimlerinin şeriata uygunluk noktasında çok tavsiye etmediği ve katılım bankalarını klasik bankalara dönüştüren bir finansman şekli olarak eleştirmiştik) bir ortamda finansal ortaklıklar, finansal kiralama ve istisna gibi ürünleri yaygınlaştırma çabalarından bahsedilmiş.

Ziraat Katılımın diğer katılım bankalarının pek az fon kullandırdığı (bazı inşaat sektörü projeleri fonlanmış) mudarebe ve muşaraka yöntemlerini kullanarak reel ekonomiyi desteklediği ve faizsiz bir ekosistemin temellerini atma noktasında gayretleri olduğu beyan edilmiş.

Ziraat Katılım’ın finansman ortaklıkları

Ziraat katılımın muşaraka ve istisna yöntemiyle finanse ettiği bazı yatırım alanları şunlardır:

-FZK Mühendislik ve Sınai Yatırımlar A.Ş. (savunma, otomotiv sanayi ve raylı sistemlere alanlarında hizmet veren şirkete finansal ortaklık),

-Yünsa Yünlü Sanayi ve Ticaret A.Ş. (Avrupa’nın en büyük entegre dokuma kumaş üreticisi ile Finansal Ortaklık),

-Livzym Biyoteknoloji (ithal ikameci enzim endüstrisi finansal ortaklığı), Metal Filo (süreç tamamlanmış-ilk muşaraka),

-Medyasoft (GİB’na yapılan yazılım işlemine finansman ortaklığı),

-Manisa Şehir Hastanesi Projesi (ilk istisna ürünü-hastane faaliyete geçmiş) şeklinde başlatılan ortaklıkların önemli bir başlangıç adımları olduğu söylenebilir.

Mudarebe yerine neden muşaraka

Bankanın ortaklıklarda yer almadaki temel amacının istihdamı ve ihracatı artırmak, ithalatı düşürmek ve ülkemiz sınırları içerisinde üretilemeyen ithal ürünlerin yerli ikamelerini üretmektir. O nedenle ortaklık yapılması planlanan firmaların hali hazırda faaliyette olmaları, istihdam ve ihracatı artırma kabiliyetine sahip olması ve imalat veya sanayi sektöründe bulunmaları gerekmektedir (bir anlamda mudarebe yerine muşaraka tercih nedeni belirtilmiş).

Yine, bankanın finansal ortaklık işlemlerinde öz kaynağı riske ettiği belirtilerek, finansal ortaklık yapılan yatırımcının da gerekli ilgiyi gösterebilmesi için asgari %30 oranda nakdi sermayesinin sağlaması talebi (muşaraka yöntemi) uygun görülmektedir.

Sonuç yerine

Ziraat Katılım’ın murabaha dışında finansal ortaklık (muşaraka) ve istisna gibi finansal ürünleri kullanmasını stratejik, ileri teknolojik ve ithal ikameci ürün üreten sektörlere destek bağlamında anlamlı bir başlangıç olarak görmekteyim.

Yine, Genel Müdürün (Metin Özdemir) katılım bankacılığının geleceğine yönelik “Ziraat Katılım olarak, ülkemizin ve toplumun ihtiyaçlarını belirleyerek sektöre derinlik kazandıracak, faizsiz bankacılık prensiplerine uygun ürün ve modelleri geliştirmeye ve uygulamaya, topluma ve tüm paydaşlarımıza değer katacak çalışmalara devam edeceğiz” açıklamasını sektörün geleceği açısından ümit verici bulduğumu belirterek bitireyim.

#Ziraat
#Banka
#Ekonomi
4 yıl önce
Ziraat Katılım yönetiminin cevabı
Rusya-İran-İsrail üçgeninin ortasında...
İsrail’e destek tasarısı ABD Kongresini böldü
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı