|
Tarımda reform zamanı

Türkiye, coğrafyasının sahip olduğu klimatik özelliği, biyolojik çeşitliliği, fauna ve florasi ile imrenilecek bir doğal zenginliğe sahip.

Bugün, 1980 öncesi tarım ağırlıklı üretim yapısı tersine dönmüş, sanayi ve hizmet üretimi öne çıkmıştır.



Dünyanın makineli üretime geçişiyle daha geniş alanlara taşınan tarımsal üretim (dünya tarımsal hammadde fiyatlarını düşürmüş) içerdeki fiyatları baskılamış, üreticiler hem üretim maliyetlerine yetişecek, hem de dünya fiyatlarıyla rekabet edecek bir fiyatlandırma imkanı bulamamıştır.

Ayrıca, birim alanda daha fazla üretimi yani verimi artıracak teknoloji ve ürün planlamasını yapamamıştır.

Bu yapı daha önceden içerde üretilen çok sayıda ürünün dışardan ithalatına neden olmaktadır.

**

Ekonomi ders kitaplarında yer alan “karşılaştırmalı üstünlükler teorisi” belli ki kaale alınmamış, gelişmiş ülkeler sanayileşirken tarımdan da vazgeçmemişlerdir.

Yani “ele vermişler talkını kendileri yemiş salkımı.”

Türkiye geçmişte IMF reçeteleri doğrultusunda bu talkınları çokça almış, birçok ürünü yetiştirmekten ve onu sanayi ürününe dönüştürmekten vazgeçmiştir.

Tarımdaki bu yapısal gelişmeler tarım dış ticaretinde ihracat lehindeki gelişmeyi de bozmuştur.

**

Uzun süre tarımsal ürün dış ticareti dengede giderken, son yıllarda ithalatın öne geçtiğini görmekteyiz.

İthalattaki hızlı artış iç üretim yetersizliği yanında fiyat artışlarının bir yansıması olarak da kabul edilebilir.

**

Türkiye’de halen ekilebilir alanların tamamında tarım yapılamamaktadır. Çiftçilik yapanların sayısı son yıllarda azalmaktadır. Nedeni üretimden elde edilen getirinin yetersizliğidir. Yoksa tarım ürünü fiyatlarının düştüğünden değildir.

Tarımsal ürün fiyatları artışına karşılık girdi fiyatları daha fazla arttığından çiftçinin karlılığı azalmış, hatta satış geliri maliyetleri karşılamamıştır.

Burada devletin fiyat desteğiyle üretimi teşvik etmesi gerektiği akla gelebilir.

Buna karşılık artacak fiyatlar ithalatı cazip hale getirecektir.

Fiyat artışı aynı zamanda enflasyonu da besleyecektir. Gıda fiyatları artışı, ülkemizde enflasyon hedeflerinin tutmamasındaki en önemli neden olduğu unutulmamalıdır.

**

Gıda fiyatlarındaki artışı kontrol altına alabilmek için ithalata başvurulması (çok tartışılan et ithalatı örneği) gibi bir yöntem, kısa dönemli çözüm yolu olarak kullanılmaktadır.

Fiyat yüksekliği ile ilgili burada vurgulanması gereken en önemli konulardan birisi de tarımsal ürünün tüketiciye ulaşan fiyatla üreticinin aldığı fiyatlar arasındaki farktır.

Birçok ürünün satış fiyatıyla üretim fiyatı arasındaki fark % 100’leri geçmektedir.

**

Devlet birçok tarımsal ürüne hibe, alan ve fiyat desteği vermektedir (15 yılda 103 milyar lira nakit hibe desteği verilmiş).

Aynı zamanda üretimi teşvik için girdi maliyetlerinin düşürülmesi ya da bir kısmının devlet tarafından karşılanması söz konusu olabilir. Bu kapsamda tarımsal girdi olarak kullanılan mazot maliyetinin yarısının devlet tarafından karşılanacağı açıklaması da son derece yerinde bir adım olmuştur.

Yine köylülere ya da köye döneceklere verileceği söylenen 300 koyunluk desteğin (bir aileye 300 koyun yerine 6 aileye 50 şer koyun daha rasyonel olmaz mıydı diye bir düşünce akla gelmiyor değil) uzun vadede et ve tarımsal ürün ithalatını azaltacak önemli bir karar olduğunu da belirtelim.

**

Aslında hükümet kanadı tarımsal üretimde yaşanan sorunları bilmekte ve üstesinden gelmek için zaman zaman iyileştirici-destekleyici kararlar da almaktalar.

Ama standart-sürdürülebilir bir tarım politikası henüz yürürlüğe konulamamış, yönetsel örgütün parçası olan üst düzey bürokrasinin hantal yapısı ve zihniyeti, statükoya (süregelen verimsiz yapıya) sıkı bağımlılığı beraberinde getirmiş, tarım sektöründe hamle yapılmasının önündeki en büyük engel olarak tam yolun ortasına çökmüştür.

Daha çok piyasa mantığıyla (üreticilerin perspektifinden bakılarak), üretimi destekleyici, sorunları içselleştiren bir anlayışla çözüm odaklı yaklaşıma ihtiyaç var.

Ayrıca yıllardır bölük pörçük verilen desteklerin etkinliği ve etkililiği yakından takip edilmeli, kaynak israfının önüne geçilmelidir.

Milyarlarca liralık tarımsal desteğin getirisi ne olmuştur, hedefler ne ölçüde gerçekleşmiştir ve nerede hata yapılmıştır (ki birçok tarımsal ürün ithal ediliyor) sorularına cevap aranmalıdır.

Bu sayede verilen desteklerin etkinliği artırılıp sürdürülebilir bir tarım politikası inşa edilebilir.

#Tarım
#Reform
#Yatırım
6 years ago
Tarımda reform zamanı
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!