|
Verginin cezasında da adalet!

Vergi Konseyi Başkanının hafta başındaki “vergi sistemindeki cezaların katlanılabilir ve ödenebilir olmadığı, bu nedenle de yüzde 80-90’lara varan uzlaşmalar yapıldığı, af yasaları çıkarıldığı, cezaların sadeleştirilmesi ve makul seviyelere indirilmesi gerektiği” mealindeki açıklamaları vergi sisteminde kanayan bir yaraya parmak bastığı için önemliydi.

Biz de bu açıklamadan hareketle ülkemizdeki vergi cezaları ile cezaların caydırıcılığı ve uygulanabilirliği konusunda kısa bir değerlendirme yapmaya çalışacağız.



***

Ülkemizde vergi gelirlerini korumak amacıyla Vergi Usul Kanunu’na tedbir hükümleri konulmuştur.

Vergi kaybına yol açan bir fiil işlendiğinde mükellefler açısından büyük cezalar söz konusu olabilmektedir.

Bu cezalar usulsüzlük, özel usulsüzlük ve vergi ziyaı cezalarıdır.

Mükellefler piyasada mal veya hizmet alımlarında naylon faturalarla (sahte belge) karşı karşıya kalabilmektedir.

Naylon fatura kullanan mükellefler mal veya hizmet alımlarının gerçek olduğunu ispatlamak zorunda bırakılmaktadır.

Mal veya hizmet alımını gerçekten yaptığını ispatlayan mükelleflerden KDV, Vergi Usul Kanunu’nun 11. maddesinden kaynaklanan sorumluluk gereği, geri istenmekte ve 1 kat vergi ziyaı cezası ve özel usulsüzlük cezaları kesilmektedir.

Bu mükellefler kesilen cezalara karşı uzlaşma müessesesinden yararlanmakta ve cezalar %70-80 oranında indirilmektedir.

**

Mal veya hizmet alımının gerçek olduğunu ispatlayamayan mükellefler açısından durum daha da ağırdır.

Özel usulsüzlük cezasının yanında KDV, Gelir/Kurumlar Vergisi, Gelir/Kurumlar Geçici Vergi ve Gelir Stopaj Vergisi için 3 kat vergi ziyaı cezası uygulanmaktadır.

Uygulanan bu cezalarla vergi asılları birlikte düşünüldüğünde (Vergi Konseyi Başkanının dediği gibi), 4 vergi türü için üçer kat ceza kesilip toplam 12 kat ceza uygulanmaktadır.

İdam suçunda bile insan bir kere ölürken burada 12 kez ölmektedir.

**

Ülkemizde vergilerin tahakkuk/tahsilat oranı ortalama yüzde 82.

Cezalar için Tahakkuk/Tahsilat oranı çok düşük, hatta yüzde 1 bile değildir.

Yani öyle bir vergi kanunumuz var ki, verdiğimiz cezanın uzlaşmaya gitmeden yüzde 1’ini bile tahsil edemiyoruz.

Ölümcül vergi cezaları barındıran sistemde biriken cezaların tahsilatının yapılamamasından dolayı sürekli bir tazelenme ihtiyacı hissedilmekte ve vergi afları gündeme gelmektedir.

2011 yılında 6111 sayılı kanun ve 2016 yılında 6736 sayılı kanun ile yapılan yapılandırma, matrah ve vergi artırımları mükellefleri sürekli bir beklenti içine sokmaktadır.

**

Sahte fatura düzenleyen mükelleflerden bu cezalar tahsil edilememekte, yük, daha çok bu faturayı bilmeden kullananlar üzerinde kalmaktadır.

Burada önemli olan devletin vergi kaçağına neden olan sahte fatura düzenleyenlere ağır ceza ve yaptırımlar uygulamasıdır.

Ne demek istediğimizin daha iyi anlaşılması için basit bir örnek verelim. Örneğin: 1 milyon liralık sahte fatura düzenleyen bir kişiye 4 bin TL kurumlar vergisi ve 12 bin TL vergi ziyaı cezası kesilirken, bu faturayı kullanan kişiye 200 bin TL kurumlar vergisi ve 600 bin TL vergi ziyaı cezası kesilmektedir.

Yani asıl suçlu (sahtekâr), iştirak edenden daha az ceza almaktadır.

**

Ceza hukukunda bir fiille birden fazla suç işlenmesi durumunda ceza olarak en ağır suç uygulanmaktadır.

Ayrıca taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 7 No.’lu Protokolün 4. maddesine göre “bir suçtan dolayı bir kez ceza verilmesi” gerekmektedir.

Burada da miktar itibarıyla en yüksek olan vergi ziyaı cezasının uygulanması hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun düşecek, hem de daha adil bir ceza uygulanmasını sağlayacaktır.

**

Vergi Usul Kanununun; “alalım da kimden alabilirsek alalım” mantığında olan (sistemi çürüten-işletmeyen) 9. maddesinin de günümüz gerçekleri ile artık uyuşmadığını kabul etmemiz gerekir.

Asıl suçludan alınamayan vergi ve cezaların muhatap olan diğer kişilerden alınması da ceza kesmede adaletin bozulmasına neden olmaktadır.

Suçun niteliği ile ağırlığının aynı oranda olması cezada da adil davranılmasını sağlayacak ve mükelleflerin “adaletsizlik var” algısından sıyrılmasını ve vergiye gönüllü olarak uyumunun artmasını sağlayacaktır.

**

Sonuç olarak, uygulanabilirliği olmayan, tahsil edilemeyen ve adalet duygusunu yaralayan, vergi sisteminin sağlıklı işlemesini engelleyen, sürekli vergi affı gelecek beklentisini canlı tutan ve dürüst mükellefleri cezalandıran vergi cezalarıyla ilgili mevzuatın acilen sadeleştirilmesi, caydırıcılığın korunarak ödenebilecek bir seviyeye indirilmesi gerekir.

#Vergi
#Ekonomi
#Maliye
6 yıl önce
Verginin cezasında da adalet!
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle