|
Türkiye"yi Tunus" parantezine almak

Bugünlerde sadece Türk seküler ve muhafazakâr çevrelerde değil Batılı medya ve akademi ağırlıklı olmak üzere siyaset yapıcı merkezlerde de ilginç bir Tunus – Türkiye analojisi yapılıyor. Bilindiği gibi büyük gürültülerle başlayan Arap baharının ilk ateşinin yakıldığı yer olan Tunus, bugünlerde yeni bir döneme girdi. Libya kabusa dönerken Mısır"da cunta rejimiyle sonuçlanan apolitik devrim Tunus"ta yeniden umut tazelemiş gibi!

Tunus"ta tüm umutlar yitirilmişken birden ikinci baharın yeşermesinin, yeni umutların doğmasının nedeni, malum, İslamcı olarak tanımlanan Nahda"nın ikinci parti durumuna düşmesi... Daha da önemlisi seküler partinin birinci gelmesi... Tunus şartlarında sekülerliğin Türkiye"deki sekülerizmle ne kadar örtüştüğü ayrı bir tartışma konusu ve çok su götürür. Tıpkı Nahda-AKP karşılaştırmasındaki kültürel kodların farklılığı meselesi gibi.

2011"de yapılan ilk serbest seçimde Nahda"nın seçimin galibi olması mutlak iktidarı anlamına gelmiyordu. Nitekim başta Gannuşi olmak üzere hareketin sözcüleri mevcut partilerle uzlaşmayı tercih ederek geçiş sürecinde toplumsal gerilimi düşürmeyi ve Bin Ali"den miras kalan sistemin bürokratik elitleriyle denge kurmayı önceledi. Devrimden çok bir tür geçiş süreciydi yaşanan. İktidar da hiç bir zaman İslamcı bir iktidar değildi.

Son olarak yapılan seçimlerde, bu tür altüst oluşlarda olduğu gibi yıpranan Nahda doğal olarak ikinci parti durumuna düştü.

Tam bu ortamda hazır yarım iktidardan düşmüşken Nahda"nın değeri keşfediliverdi. Sadece Nahda değil Tunus modernleşme ve demokrasi deneyiminin ne kadar önemli olduğuna dair yazılar çıkmaya başladı. Tunus"un demokrasi tecrübesi ile Türkiye"yi kıyaslayan yazılar anlı şanlı gazetelerde boy gösteriyor.

Arap baharı için model olarak öne çıkarılan Türkiye ve AKP deneyiminin artık geçersiz olduğunu, aksine Tunus"un Türkiye"ye model olması gerektiğini savunan Washington Post"taki (Why is Tunisian democracy succeeding while the Turkish model is failing?) makale ile Erdoğan"ı üstü örtük askeri darbe ile tehdit eden ve eğer öyle bir felaket (aslında temenni) meydana gelirse durumun öncekilerle kıyaslanamayacağını Menderes"in akıbetini örnek vererek ihtar eden Foreign Policy"de (internet versiyonu) çıkan (Erdogan"s unsung victory) yazı analizden çok siyasal tutumun dışa vurumu.

Türkiye-Tunus karşılaştırması yapıldığında Tunus hep Türk modelinin en iyi takipçisi olarak anılır. Kemalist modernleşmenin jakoben laiklik yorumu ve uygulamalarıyla Tunus modernleşmesi gerçekten çok benzeşir. Türkiye"deki ulusalcı Kemalistlerin pek sevdikleri bir deneyimdi Burgiba ve sonrası Tunus.

Modellenen de model olanın da aslında benzer Batılı kaynaktan beslendiği atlanır bu anakronik örnekte. Türk modernleşmesinde özellikle laiklik anlayışının, yani din-devlet-toplum ilişkilerinin biçimlenmesinde Fransız modeli belirleyicidir. Jakoben laikliğin esin kaynağı olarak Türkleri ve de kolonyal tecrübeyle de Tunusluları doğrudan etkilediği aşikar. Tunus"ta Türk deneyiminden çok Fransız kolonyal mirasının dayatmalarının daha belirleyici olduğunu unutur Kemalistler.

Benzer izlek üzerinden giderek Ak Parti deneyiminin Müslüman demokrat örnek olarak Tunus için biçilmiş kaftan olduğu sıklıkla söyleniyordu Arap baharının ilk günlerinde. Bunu sadece radikal İslamcı tehlikeye karşı ılımlı, demokrat İslam modelini tercih eden Batılı çevreler değil Türkiye"deki muhafazakarlar da pek benimsemişlerdi. Arap baharının ilham kaynağı olmak, bunu biçimlendirmek, iki yüzyıllık modernleşme tecrübesini oraya aktarmak, hatta laiklik deneyimini önermek muhafazakâr demokratlar için de misyon haline gelmişti.

Ne var ki AKP"nin artık üçüncü dönemde gidici görünmemesi birileri için can sıkıcı olmuş olmalı ki, Tunus demokrasisinden Türkiye"ye model çıkarmak gibi zorlama yorumlar bile dillendirilmeye başlandı. Tunus iyi bir modeldi, çünkü bakın hemen seçimi kaybettiler, iktidar eski jakoben Kemalist bürokratların eline geçti. Zaten Gannuşi de Batılı demokratik değerleri içselleştirmiş bir entelektüeldi...

AKP iktidarını eleştirmek, beğenmemek, gitmesini canı gönülden istemek farklı bir şey; Tunus"tan Türkiye"ye demokrasi dersi çıkarmak başka bir şey. Hatta bunu farklı çerçevede darbe tehditleriyle bir arada dillendirmek işin mahiyetini değiştirir. Bu noktada entelektüel anlamda bir model çözümlemesi, modernleşme tarihi karşılaştırması, laiklik güzellemesi yapmanın fazla bir anlamı kalmaz.

Ne var ki, bu Tunus parantezine alınmak istenen Türkiye ile Türkiye parantezine alınmak istenen Tunus karşılaştırması her iki durumu anlamayı engelleyici bir saplantıya dönüşüyor. Türk batılılaşması, modernleşmesi üzerinden Tunus"a model gösterilen Kemalist Türkiye okuması ile Türkiye"nin modernleşme tecrübesinden yola çıkarak demokratlık, muhafazakârlık örnekliğine soyunan muhafazakârların çıkış noktası birbirine çok benziyor. Farklı sonuçlara varılsa bile ortak zemin Batılılaşma ve modernleşme tecrübesi... Bu tarihsel arka plana yaslanan muhafazakâr demokrat tecrübenin modellenme gerekliliğine yapılan vurgu tersten bir oryantalist yaklaşım içeriyor.

İslam dünyasına giydirilen Batılı gömleklerden şikayet ederken bile Batı"yı referans alan, Batılılaşma serüveniyle model olma iddiası, aslında alternatif siyaset üretme imkânlarını da baştan tüketiyor. Arap baharının başından beri kaybettiği söylem de buydu.

Hoşnutsuz Batılıların Türkiye"deki iktidarı eleştiri gerekçeleri ile muhafazakârların hala kendilerini model gösteren gerekçelerinin benzer tecrübeye yaslanması pek üzerinde durulmayan bir husustur. Bu bakımdan modelleme konusunda "Gannuşi"nin içselleştirilmiş demokrasi kültürü"vurgusu yapılmasına cesaret veren de bu olsa gerek.

10 years ago
Türkiye"yi Tunus" parantezine almak
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!