|
Demokrasi buraya kadar!!!

Sıcak günler yaşıyoruz. Dün özellikle önemli bir gündü. Anayasa Mahkemesi “Türk demokrasinin sınırları”nı ortaya koyan siyasi bir karar verdi. Siyasi teammüleri dikkate almadı, 1982 Anayasası''nın cumhurbaşkanlığı seçimini kolaylaştıran gerekçeleri ve politikasını önemsemedi.

Bu karar, gerek alınma biçimi gerek yaratacağı sonuçlar açısından son derece “anlamlı”dır…

Mahkeme her şeyden önce 1982 Anayasası''nın “iki başlı yürütme modeli”ni tahkim eden bir karar almıştır.

Malum bu model siyasi açıdan sorumsuz bir cumhurbaşkanını aşırı siyasi yetkilerle donatır. Bu modele göre cumhurbaşkanı devlet üst bürokrasisini, yüksek yargıçlarını tayin etmekte, yürütme gücüne ortak olmakta, bu yolla siyasi iktidar ve parlamento üzerinde denetim kurmaktadır.

Bu modelin sistemin özünde önemli bir yeri olduğu açıktır. Devlet iktidarı ile siyasi iktidarın birbirinden ayrılmasını, siyasetin alanının dar tutulmasını sağlayan en önemli araçlardan birisi 1982 yılından bu yana bu model olmuştur.

Ne var ki bu model siyasi ve toplumsal değişme ve gelişmelerle, siyasi iktidarların zaman zaman cumhurbaşkanını tek başına seçecek çoğunluğa ulaşmasıyla bir süredir sarsıntılar yaşamaktaydı.

En nihayet model AK Parti iktidarıyla iflas noktasına geldi. Sistem için Çankaya''da bir AK Partili iki başlı yürütmenin birleştirilmesi, devlet-siyaset ayrımının zedelenmesi anlamına gelecekti.

Model değişimini gerçekleştirecek ve bundan istifade edecek AK Parti olunca sistem krizinin rejim krizine dönmesi yüksek bir ihtimaldi… Öyle oldu.

Nitekim muhalefet partileri, laikçi aktörler, sistem temsilcileri tarafından sık tekrarlanan, “tüm ülkeyi kucaklayacak cumhurbaşkanı ve uzlaşma gereği” gibi temalar aslında, AK Parti''nin bu modelin devamına “evet demeye davet edilmesi”nden başka anlam taşımıyordu.

Zira açıktır ki bu çerçevede uzlaşma, “tarafsız” tabir edilen, daha doğrusu “devletin onayladığı bir rejim temsilcisi”nin Çankaya''ya çıkması anlamına geliyordu.

Velhasıl temel mesele bir demokrasi ve uzlaşma sorunu olmaktan çok, bir iktidar kavgası sorunu olarak karşımıza çıktı.

Anayasa Mahkemesi bu noktada devreye girmiş ve 1982 modelinin, iki başlı yürütme modelini, siyasi bir kural koyarak, son derece katı bir zorunluluk haline getirmiştir.

Buna göre 1982 Anayasası ve cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili hükümleri yürürlükte olduğu sürece Çankaya''ya çıkacak kişi Meclis''in üçte ikisinin onayını almak durumundadır. Dolayısıyla bir anlamda tüm sistemin onayını almak zorundadır.

Yargı, siyasal ve sosyal değişimin önüne set çekmiş, değişimi yasaya ve politik içtihata tâbi olmaya davet etmiştir…

Bu durum sadece “Türk demokrasisinin sınırlarını” ifade etmez, “demokrasi kisvesi altındaki Türk otoriterciliğinin özü”nü de gösterir.

Toparlayalım…

Türkiye''de kriz 1982 Anayasası modelinin sürdürülme arzusu yüzünden çıktı…

Şimdi de kriz bu model tahkim edilip, kanuni kayıt altına alındığı için devam edecektir…

Ve eğer aşılacaksa kriz, siyaset ve siyasetçinin boyun eğmesiyle değil, dik durmasıyla aşılacaktır…

Hal böyle olunca sapla samanı karıştırmanın hiç mazereti olmuyor.

AK Parti''nin kimi politikalarını, yetersizliklerini ya da yanlış adımlarını bu krizin nedeni olarak göstermek, ya da AK Parti farklı ve uzlaşmacı davransaydı kriz olmazdı demek gerçekçi değildir…

٪d سنوات قبل
Demokrasi buraya kadar!!!
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle