|
Şiddet ve belirsizlik

Bir ay süren tatilim sona erdi. Okurlar sordular, hâlâ soruyorlar, "neden yazmıyorsun, ne oldu, bu ne kadar uzun tatil böyle diye"...

Bir ay dinlenme biraz da zorunluydu. İki ameliyat, ardından yoğun tedavi seanslarıyla yorgun düştüğüm bir yaz geçirdim.

İyileştim ve yazılarıma döndüm.

Yaz ayları habercilerin de siyasi analizcilerin de zor zamanlarıdır.

Tatil ruh hali kamuoyunda siyasete ilgiyi düşürür. Aslında siyaset de Meclis'in kapanmasıyla tatile girer, donuklaşır, iyici şaşı hale gelir.

Bu yıl öyle olmadı...

İç ve dış dinamikler birlikte ısındılar...

Bir yanda Genelkurmay Başkanı'nın değişimine denk düşen YAŞ toplantısının ağırlığı, Büyükanıt merkezli siyasi kampanya ve hareketlenmeler, bunların Cumhurbaşkanlığı seçiminin de aralarında bulunduğu hassas dengelere yaptığı derin göndermeler ve krizler...

Diğer yanda PKK'nın ülkeyi yeniden kuşatan, onlarca cenazeyi Anadolu'ya akıtan sistematik saldırıları, bu saldırılara bağlı olarak kamuoyunda yaşanan bir ruh hali değişikliği, siyasette sertleşme ve otoriterleşme eğilimi...

Bunlara ilk bakışta İsrail'in savaşı görüntüsü taşıyan, ancak mikro bir dünya hesaplaşması olan Ortadoğu savaşı eklenince yaz gerçekten ve gereğinden fazla ısındı...

Bu ısınma doğal olarak endişe ve tedirginlikleri arttırdı, arttırmaya devam ediyor...

Masum ölümlerini bile sıradanlaştıran "şiddet" ile kaosu doğal kılan "belirsizlik" endişe verir...

Ülkenin yanıbaşında uzun süredir bir tür Sunni-Şii çatışması yaşanıyor, yine bir süredir İran ile ABD arasında dolaylı bir savaş süregidiyor, Soli Özel'in dün Yeni Şafak'ta Mehmet Gündem'le yaptığı söyleşide ifade ettiği gibi "mezhepler arası gerginlikler, ABD'nin emperyal projesi, İran'ın hegemonya arayışları, Suriye'nin kendisine yar olmayacak bir Lübnan'a asla tahammül edememesi, İsrail'in İran'ı dengeleme arzusu, arkasını ABD'ye dayayarak bölgesel siyasetin çerçevesini belirleme hedefi..." iç içe ve birlikte yaşıyor...

Türkiye bu büyük savaşın ateşinden üç açıdan etkileniyor.

Önce, kumanda merkezi ve siyasi meşruiyet dayanağı Irak'ta yerleşik PKK ya da Kürt meselesi açısından...

Zira PKK'nın farklı otoriteler tarafından, özellikle ABD ve Barzani tarafından okunma ve kullanılma biçimiyle Türkiye tarafından ele alınma biçimi arasındaki fark azalmıyor, tersine artıyor. Kürt iç gerilimi Barzani'nin en son isteyeceği gelişme, ABD açısından ise PKK bir terör örgütü olduğu kadar İran'ı yönlendirilebilecek kıymetli bir araç...

Bu durum hem Türkiye'nin hareket alanını daraltıyor hem garip bir milliyetçi popülizmi besliyor. Bu koşullarda Kürt sorunu bir kez daha bir tür dış dinamik ve sınır sorununa indirgenmeye çalışılıyor...

Ama bunun da bir bedeli var, O da içeride şiddetin ve militer beklentinin sıradanlaşması, ülke içi siyaset-asker dengelerini etkilemesi...

İkinci etkilenme pisti ABD'nin bölgedeki politikalarıyla Türkiye'nin çıkarlarının her geçen gün ters istikametlere salınmasıdır...

Bu salınma sadece Kürt sorununda değil, hemen her açıdan kendisini hissettiriyor. İsrail'in insafsız saldırıları, ABD'nin İran'a yönelik sertliği, Batı'nın Suriye politikası, kendisini Ortadoğu'nun hem dışında hem üstünde konumlamaya çalışan Türkiye'nin çıkarları ve amaçlarıyla ters düşüyor...

Nitekim üçüncü etkilenme biçimi doğrudan bu farklılaşmadan ileri geliyor. Sözünü ettiğimiz önümüzdeki aylarda İran'la yaşanacak muhtemel sürtüşmelerin Türkiye için vaat ettiği, ülkenin iç istikrarına, dış politik tutumuna, hatta Ortadoğu politikalarına yönelik zorlayıcı durumlar ve onların üreteceği sıcak tehlikelerdir.

Bu belirsizlik hattı iç siyasete sorun vaat ederken, iç siyaset hattı da başka tür sorunlar vaat ediyor...

O da yarına...
18 yıl önce
Şiddet ve belirsizlik
"Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır"
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü