|
Çoban Mehmed

İstanbul, bu hafta Avrupa''nın en seçme grekocularına ev sahipliği yapacak. Bu tür mücadele dalında dünyanın en iyileri Avrupa''da yetiştiğinden Abdi İpekçi Spor Salonu''na kurulan minderlerde çetin kapışmalara tanık olacağız.

48. Avrupa Grekoromen Şampiyonası''ndan önce, Türkiyemize madalya kazandıran ilk güreşçi Çoban Mehmed''i hatırlamak kadirbilirlik olacak: 1904 yılında Balıkesir''in Bey Kazası''nda doğan Çoban Mehmed, meşhur Kurtdereli Mehmed Pehlivan''ın çırağıydı. O''nu Milli Takıma, Atatürk''ün Muhafız Alay Komutanı General İsmail Hakkı Tekçe Paşa kazandırdı. Çoban Mehmed, dünyada eşi-benzeri bulunmayan bir güreşçidir ki, kırdığı rekora günümüzde dahi yaklaşan çıkmamıştır. Sanıyorum 120 kilo cıvarındaydı ve boyu da 1.86 m. idi. 1927 yılında Budapeşte''de düzenlenen Avrupa Grekoromen Şampiyonası''nda devrinin en namlı ağır sıkleti Fransız Edmont Dame''yi tuşla yenerek, bu tür mücadele dalında Türkiyemize ilk galibiyeti armağan etti.

5 kez Balkan Şampiyonluğu elde ettikten sonra Tallin''de Avrupa Şampiyonası için yeniden minderlere çıktı. Aradan 12 yıl geçmişti ama Tallin''de bronz madalya kazanmayı başardı. Böyle Çoban Mehmed, Türkiyemize ilk Avrupa Grekoromen Şampiyonası madalyasını getirdi. 1928 Amsterdam, 1936 Berlin (hem serbest, hem greko) olmak üzere tam 3 Olimpiyad''ta ülkemizi temsil eden Çoban, Berlin''de Estonyalı Palusalu''ya (1-0) kaybetti ki bu Estonyalı güreşçi 1936''da hem serbestte hem grekoda Olimpiyad altın madalyalarını aldı.

34 yaşında Avrupa üçüncüsü olan Çoban Mehmed''in serüveni bitmemişti: 1946 yılında Stockholm''da düzenlenen Avrupa Serbest Güreş Şampiyonası''nda yine bronz madalya kazandı. Bir Milli Takım''da tam 20 yıl yer alan Çoban''dan başka bir güreşçi yoktur. Merhum, o devrin hemen bütün güreşçileri gibi fakir-fukaraydı. Devlet kapısında ufak bir iş bulan mutlu sayılıyordu.

Bu ülkede ticareti hep gayrimüslimler yapmış, Türkler''in katip ya da asker olmaları bir bakıma genetiktir. Merhum, badem bıyık bırakır, başına mavi bere takar, apartman gibi caddelerde yürürdü. Türkiyemize Olimpiyadlardaki ilk altın madalyayı kazandıran Yaşar Erkan İş Bankası Yeni Camii Şubesi''nde veznedar, Çoban da aynı bankanın Sirkeci''deki tütün deposunda "bekçi"ydi. İş yerleri birbirlerine yakın olduğundan her ikisini aynı gün ziyaret ederdim.

Çoban, 55 yaşına kadar güreşti. Fatih Kulübü''nde Adnan Yurdaer''le kapışırdı. Son dönemlerinde Adnan Hoca 125, Çoban 145 kilo vardı, kalın göbeklerini mindere eğer, elenselerle kapışmağa başlarlar, bizler de onları izlerdik. Atatürk''ün sofrasına konuk olmuş, insanlık hamuru mükemmel, bir devrin sembol sporcusu Fatih''te kendi adını verdiği 3 katlı bir apartmanda otururdu. 8 Mayıs 1969 tarihinde vefat eden bu büyük güreşçi "iz" bırakan sporcularımızdandır. Greko ve serbestte 2 Avrupa altın madalyası kazanan tek güreşçimiz ise Yaşar Doğu''dur. Bir devrin sembolü olmuş bu kahraman sporcuları rahmetle anarken Milli Takımımıza başarılar diliyor, onlardan ekip halinde Avrupa Şampiyonluğu bekliyoruz.

Ha gayret, Çoban Mehmed ve Yaşar Doğu''nun ruhlarının da maçları izleyecekleri unutulmasın...

Bayrak ve mayo

Avrupa Grekoromen Güreş Şampiyonası''nı izleyecek olanlar, lütfen sporcuların mayolarına dikkatle baksınlar, çoğunda bayrak ya da arma bulunmadığı görülecek. Güreşte yenen olduğu kadar yenilen de var, bu bakımdan bayrağın minderlerde sürünmesini engellemek gerekir. Sydney''de Hamza Yerlikaya dışında diğer güreşçilerimiz yerle bir oldular, Harun Doğan, mayosuna iğneyle iliştirilen Ay-Yıldız''ı çıkardı diye istenmeyen adam ilan edildi, bunun yanlış olduğunu yazdım, tavsiyede bulundum ama Bakanlık ve Genel Müdürlük ilgilileri kulak asmadılar. Şimdi gözleriyle görsünler, bakalım kaç güreşçinin mayosunda bayrak ya da arma var.

Ve bir fıkra

Koca Yusuf, Paris''e giderken menaceri Pierri, vapurda O''na nasıl güreşmesi gerektiğini anlatıyordu: Elense, çapraz, koltukaltı, bel kündesi, tek kol gibi belden yukarı yapılan oyunlar serbest, ayaklardan tutmak ise yasak, deyince Yusuf köpürdü: "Abe, ayaklardan tutmak niye yok? Yaradan neden verdi onları bize?" Bir serbest stil, hele yağlı güreş ustasına grekoromen çok ters gelir ama Yusuf, bu tersliği aşarak büyüklüğünü gösterdi, sırtı yere gelmedi.

Grekoda ilkler

Meşhur Koca Yusuf, Avrupa''da grekoromen türde güreşerek nam saldı.

İlk Dünya Şampiyonumuz Kara Ahmed (1899) da bu başarısına grekoromen tarzda güreşerek elde etti. Olimpiyad oyunlarında ilk altın madalyamızı kazanan Yaşar Erkan (1936) da bir grekocuydu. FILA yönetiminde düzenlenen Dünya Şampiyonaları''nda yine ilk altın madalyamızı kazanan Muharrem Candan (1950 Stockholm) da grekocuydu.

23 yıl önce
Çoban Mehmed
Kendi vatanında parya
Suriye’de hesap görme zamanı
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…