|
Su gibi aziz ol!

Milletçe "su" içmeye düşkünüz! Eskiler, saatlerce "at" sırtında gezerek "içimi hoş" su arar, bulunca da çeşmelere ağız dayayıp, "kana-kana" içtikten sonra evlerine dönerlerdi. Anadolumuz''da "İçmeler" adı verilmiş pekçok yer vardır. Çocukluğumda hatırlıyorum pazar günleri binlerce insan "Tuzla"ya gider, "şerit düşürücü" özelliğe sahip olduğu söylenen oradaki su''dan içerlerdi. Küçüktüm ve ayakaltında dolaşırken beylerin, hanımların birbirlerine övünerek "12 bardak" ya da "10 bardak" içtim diye söylediklerini duyar, hayretler içinde kalırdım. Çünki Tuzla''daki sudan ben, yarım bardak bile yutamazdım, midem bulanırdı!

Güreş ve su

İnsan vücudundaki kemikleri, dişleri su geliştirir. Bizdeki gibi ihtiyar işi, sertlik derecesi "sıfır" olan suları, içimi güzel diye büyüme çağındaki miniklere vermek cinayettir.

Ortaasya''dan at sırtında Batı''ya doğru hareket edildiği dönemlerde atalarımız fazla su içmezlermiş, "kırbağa" tabir edilen deriden torbanın içine kaynatılmış üzüm suyuyla karıştırılmış kımız koyar, binde bir yudumlarlarmış. Tarihçiler, yerlisi-yabancısı böyle diyor.

Bu ülkede yaşayanlar fazla yeşillik yediklerinden ve bol su içtiklerinden "yumuşak" bir fizik yapısına sahiptirler. Hangi ülkede sabah, öğlen ve akşam sofrada "sürahi içinde su" bulunur? Orta Doğu ve İran hariç hiç birinde! Bu yüzden güreşçilerimiz çok kolay kilo düşerler. Mustafa Dağıstanlı ve Hüseyin Akbaş gibi güreşçiler, spor yaptıkları dönemlerde en az bir ton kiloyu hamamlarda verdiler.

Avrupalı sporcuların vücutları adeta "taş" gibidir. Onlar hamamla kilo düşmez, düşemezler! Çünki, bol yeşillik yemez, sürahiyle de yemek aralarında su içmezler.

Sert vücut, zaten güreşe elverişli değildir. Madalya kazanan Avrupalı güreşçiler, çeşitli kimyasal maddelerden yararlanarak kürsülere çıktılar. 1980 yılına kadar güreş sporunda "doping" araması yapılmadı. Sonra, "bizim güreşçilerimizin kilo düşürülmelerinden yararlanarak" altın madalyalar aldılar. Çünki, kilo düşen sporcu adeta "yaşamak" istemez. Dünyayı gözü görmez, "şu iş bitse de gitsem" diye düşünür.

Bana da yıllarca kilo düşürttükleri için bu havayı biliyorum, bizzat yaşadım. Zaten güreşçilerimizin çoğu, boşu-boşuna hamamlarda süründürüldü: Yaşar Doğu, Celal Atik, Hüseyin Akbaş, Mustafa Dağıstanlı, Mahmut Atalay, tarihe geçmiş ne kadar büyük şampiyon güreşçimiz varsa "kilo düşürtüldüler" zar-zor birincilikler aldılar, düşmediler, daha kolay altın madalyalara ulaştılar.

Nuri Boytorun ve Celal Atik gibi antrenörler, ustalarından belledikleri sistemi öğrencilerine uygularlardı. Bunların ustaları Macar Raul Peter''le Finli Onni Pellinen''di. N''olacak? Canları yanan onlar değildi ki! Her şampiyonadan evvel antrenörler, nerde sauna, nerde hamam var, ilk olarak bunu araştırırlardı. 1953 Napoli Dünya Şampiyonası sırasında hamam bulunamamış, zavallı K emal Demirsüren (Bomba Kemal) ekmek fırınına sokulmuştu. 1956 Melburn Olimpiyadlarında ise 8 kilosunu hamamda veren, son 200 gramı düşemeyen Mustafa Dağıstanlı''dan enjeksiyonla bu miktarda "kan" alınmıştı da bu vaziyette minderlere çıkabilmişti.

Hayatla ölüm arası

Yeni doğan bebeklerin "su" ile ağızları ıslatılır, Hac görevini yerine getirenler yanlarında itinayla "Zemzem" taşır. Ölmek üzere olanların ağzına ıslatılmış pamukla birkaç damla yine "su" verilir. İstanbul''daki o muazzam su kemerleri, özellikle geçmiş dönemlerde adım başına çeşme yapılması, sevabına "Sebil" dağıtılması, suyla ilgili sınırsız atasözlerimiz, Küçüksu, Büyüksu, Acısu, Göksu, İçmeler gibi yöre adlandırmaları, "Su gibi aziz ol" meseli su''ya verdiğimiz önemi gösterir.

Sudan suya çok fark var

Evet, hergün belirli miktarda su içmek zorundayız ama zenginleştirilmiş su. Zenginleştirilmemiş su''yun, beyaz ekmek gibi insanlara hiçbir yararı yoktur. Bu ülkede yaşayanların büyük çoğunluğu gibi güreşçilerimiz de fazla su içer, beyaz ekmek yer, vücut yapılarında gereğinden çok su olduğu için kolay kilo düşer ama ne yazık ki "az" yaşarlar.

Milletçe su içmeğe düşkünüz ama besleyici su içmeliyiz. Bunun için de gerekli birimlerin süratle önlem almaları gerekir.


25 yıl önce
Su gibi aziz ol!
Aynı kişiye aşık düşman kardeşler
Kara dinlilerle milletin savaşı
Yaralı coğrafyalarımızı konuşmaya daha yeni başlıyoruz
Sosyal Çürüme Yazıları 7: Dedelerden himmet umma cumhuriyeti
Paket iyi de ‘kampanya’ nerede?..