Öyle bir Milli ara yaşadık ki nefes alamadık desek yeridir.

Transferin ‘Fırsat’ diliminde Trabzonspor öyle şeyler yaptı ki bırakın hızına yetişmeyi nefes almaya bile fırsat bulamadık.

Transfer dönemine ekonomiyi gündeminin bir numarasına oturtarak başlayan Trabzonspor yönetimi saha sonuçlarının endişe yaşatmaya başlaması ve sosyal iletişim araçlarından yapılan baskıların artmasıyla son düzlükte atağa geçti. Bu atağa geçmenin bir başka önemli nedeni de teknik adama bırakılan transfer döneminde dağılması oldu.

Futbolun sadece bir teknik adama bırakılamayacak kadar ciddi bir uğraş olduğundan yola çıkarak geçen haftalarda ortaya koyduğumuz görüşümüzün haklılığını tescillercesine Nenad Blejica’ya, ‘takımla ilgilen transferi biz hallederiz’ telkininden sonra elde edilen Kasımpaşa galibiyeti ve sonrasında yapılan transferler camiada sükuneti sağlamaya yetti.

Aslında transfer baskısının ardında yatan en önemli psikolojik neden hiç kuşku yok ki İstanbul takımlarının yaptığı göz kamaştıran transferlerdi.

Önce sponsorluklar, sonrasında sermaye artırımı Trabzonspor’u rakipleri gibi yaptı.

Bunun sonu nereye varacak, kulübü ne gibi tehlikeler bekliyor, yapılan transferlerin maliyeti başarının hangi diliminde geri kazanılabilecek?

Aslında bu çok da önemli değil...

Kendi ifadesiyle sakatlığı nedeni ile dört aydır oynamayan Pepe için yapılan harcamanın geri dönüşü bu futbolcunun etkin oyunu ile karşılık bulacağından şimdilik bunu değerlendirmenin bir yararı yok.

Milli aradan sonra Trabzonspor, puan olarak çok da geri kalmadığı yarışa Beşiktaş maçı ile başlayacak. Bu maçta alınacak galibiyet kuşku yok ki zirve için büyük enerji ve moral olacak.

Trabzonspor hafta sonuna kadar yeni transferlerle birlikte hazır olur mu bilinmez ama takım içindeki kalitenin oyuna yansıması halinde kazanmamak için hiçbir neden yok.

Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın Avrupa kupalarını da göz önünde bulundurursak yaklaşık üç ay haftada iki maç oynayacak olmasından yola çıkarsak bu Trabzonspor için büyük avantaj demektir.

Herkes tutturmuş bir ‘lig yeni başladı’ hikayesi gidiyor. Yok lig yeni başlamıyor. Lig başlayalı 4 hafta geride kaldı ve Trabzonspor’un 6 puanı var. Önündeki takımlar 6 puan kaybedip, Trabzonspor kayıpsız devam ederse o zaman şartlar eşitlenir ama Trabzonspor önce kendi içindeki dengeleri eşitlemeli.

Şampiyon olunduğunda yapılan transferin ‘Şampiyonlar Ligi’nde oynamak için geldik’ havası ile ‘Bu takımı biz şampiyon yaptık’ havasındaki oyuncuların takımı ne hale getirdiğinden yola çıkarsak, iki aydır kamplarda, antrenmanlarda ter dökenlerle, üçlü çektirmek için ter dökenleri aynı terazinin kefesinde değerlendirmek biraz haksızlık olur diye düşünüyorum.

Bu nedenle adalet terazisini elinde bulunduranların hassas davranmaları gerekiyor.