|
Sinemanın da insanlığın da tükendiği en son nokta: "A Serbian Film"
Televizyon program yapımcısı dostum
Hüseyin Muslu
,
“Bugüne kadar pek çok hastalıklı filmle uğraşıp durdun, onlar hakkında gençliği uyaran eleştirel yazılar yazdın. Bakalım, şimdiye kadar hiç böyle bir örnekle karşılaştın mı?”
diyerek, üzerinde
“A Serbian Film”
(Orijinal adıyla “Srpski Film”) yazan DVD''yi masamın üzerine bıraktığında, nasıl bir cinnet gösterisiyle karşılaşacağımın henüz tam olarak farkında değildim.
Hüseyin''in ayaküstü anlattıkları ve içerik hakkında verdiği bilgilerden,
“A Serbian Film”
i izlemenin hiç de hoş bir deneyim olmayacağının peşinen bilincindeydim gerçi… O yüzden de film bana ulaşalı bir haftayı geçmesine rağmen, Ramazan''ın arındırıcı atmosferinde -hangi amaçla olursa olsun- böylesine rahatsız edici bir gösteriyle orucumu zedelemek istemediğimden, bilgisayarımın hemen yanıbaşında incelenmek üzere sırasını bekleyen DVD''yi günlerdir öteleyip duruyordum.
Sonunda, önceki akşam iftardan hemen sonra sinemacı merakıma yenilerek izledim, 2009-Sırbistan yapımı bu
“korku-gerilim”
(!) filmini…
104 dakika süren tiksindirici gösteri sırasında
“Windows Media Player”
ın
“pause”
tuşuna en az bir kaç kez basmak ve
“Kendime bu işkenceyi ille de yapmak zorunda mıyım”
diye düşünmek zorunda kaldığımı peşinen ifade edeyim. Sonrasında ise
“En şer durumlardan bile mutlaka hayırlı bir sonuç çıkarmak gerekir. Benim de kendisini yönetmen olarak gören bu Sırp zavallısı hakkında doğru düzgün bir-iki kelam edebilmek için, onun bir kısım batılı izleyici tarafından göklere çıkartılan filmini, Yaradan''a sığınıp son karesine kadar dikkatle izlemem gerekiyor”
diye düşündüm.
2009 yılının sonlarında
“Contra Film”
adlı bir Sırp prodüksiyon şirketi tarafından,
Srdjan Spasojevic
adlı zâtın yönetiminde çekilen
“A Serbian Film”
, sektöründe nâm salmış bir porno oyuncusunun çevresinde dönüyor. Ekonomik kriz nedeniyle epeydir işsiz ve meteliksiz olan
Vukmir
adlı bu karakter, günün birinde
Milos
adlı, geçmişi oldukça karanlık görünen bir tipten
“özel sipariş bir film”
için teklif alır. Evde karısı ve çocuğu para bekleyen Vukmir için pek fazla seçenek yoktur; kimliği gizli bir müşteri için çekilecek olan çok özel bir porno yapımda oynamaya başlar. İlk günlerde her şey rutin gibi görünmektedir, adamımız iyi bildiği vaziyetlerde iyi bildiği numaraları tekrarlar. Fakat, projeyi yöneten Milos, çektiği filmdeki şiddet ve gayriahlâkî cüretin sınırlarını gitgide zorlamaya başlayacaktır. Vukmir, en sonunda, kişisel ahlâk algısı bütünüyle çökmüş durumdaki bu adamın komutasında, yalnızca kendisi için değil, sette ve hayatında bulunan diğer herkes için de felaket anlamına gelen acı bir finale doğru sürüklenir.

Bu tabii ki konuyu benim özetleme biçimim; yoksa filmi izlerken yukarıdaki bir paragraflık özetin sunduğu keçiboynuzu tadına ulaşabilmek için sayılamayacak kadar çelik bilye çiğnemek zorunda kalıyorsunuz!

Tahammülü gerçekten zor olan bu gösterinin yönetmeniyle yarın karşılaşsam ve daha ağzımı açıp konuşmaya bile başlamadan önce onun burnunun tam orta yerine esaslı bir yumruk geçirsem, eminim ki bana
“Sen yüksek sanattan anlamayan bir vulgar, gerici bir adamsın. Ben burada pornografiyi öven değil, pornografinin en azgın türü üzerinden çağdaş Sırp toplumunu eleştiren, hayatlarımızın da gitgide pornolaştığını anlatan bir sanat filmi yapmaya çalıştım”
diyecektir. Çünkü, böylesi afili açıklamalar, günümüzde bir kötülüğü tel''in etmeye çalışırken enstrüman olarak yine bir sürü şeytanî simge ve enstrüman kullanmakta herhangi bir beis görmeyen pek çok sözde sanatçının ortak savunmasını oluşturuyor.
İnternette biraz sörf yapınca, aykırı filmler gösteren festivalleri son birkaç aydır kapı kapı dolaştığını gözlemlediğim
“A Serbian Film”
in senaryosu, Yugoslavya döneminin ünlü yönetmenlerden
Milos ''Misa'' Radivojevic
''in film eleştirmeni oğlu
Alexandar Radivojevic
tarafından yazılmış. Ki oğul Radivojevic''in böyle bir metni yazarkenki ruh hâlini açıklamak için onun
“kafa yapıcı otlar içtiğini”
falan ileri sürmek kifayetsiz kalıyor; çünkü kendisi muhtemelen ruhsal bakımdan çürümüş biri... Bu çürümüşlüğe yönetmen Spasojevic ve bir avuç Sırp oyuncu da
“Çok sıkı sistem eleştirisi yapan bir sanat filmi çekiyoruz”
ayağına dahil olunca, ortaya işte böyle bir sinemasal ucube çıkmış.
Tıpkı, Arjantinli yönetmen
Gaspar Noé
''nin bundan 8 yıl önce epeyce bir gürültü kopartan
“Dönüş Yok”
(Irreversible, 2002) adlı yumurtlaması gibi, eninde sonunda bütün numarası cüretkâr bir pornografik yaklaşım üzerinden provokasyon türetmek olan
“A Serbian Film”
, yüzeyinde sert bir dil kullanarak toplumsal eleştiri yaparmış gibi davranırken, aslında eleştirdiği o dokunun bütün ahlâkî cüruflarını da üzerimize uzun uzun, göstere göstere boca ediyor. Dahası, her şeye rağmen kendine özgü kırmızı çizgileri olan bir alanı,
“porno film sektörü”
nü bile ahlâkî yönden zorlayabilecek açılımlarla körpe beyinlere aslında hiç gereği yok iken yeni yeni iğrençliklerin tohumlarını ekiyor.
Sert görüntüler ve cüretkâr fikrî yaklaşımlarla modernite eleştirisi yapmaya kalkışmanın sinemada ve sanatın genelinde oluşan belki de en tehlikeli, en tahripkâr sonucudur bu… Yola çıkarken alabildiğine iyi niyetli bile olsanız, ortaya koyduğunuz anlatı giderek
“kınamaya çalıştığınız şey”
in tutsağı olur ve onun tarafından çepeçevre kuşatılır. Çünkü, eğitim düzeyi düşük kitleler, özellikle de çocuklar ve gençler, anlaşılması üst düzey bir entelektüel efor gerektiren her yeni durumda olduğu gibi, bu kadar karmaşık bir mesaj ağı içinde işin kestirme tarafına yönelip, sizin
“asıl anlatmaya çalıştığınızı”
değil, tam aksine
“hiç anlatmak istemediğinizi”
öncelikli mesaj olarak benimseyeceklerdir. Kaldı ki sözümona kıyasıya eleştirdiği bir toplumun ahlâkî düşkünlüğünü bu kadar ballandıra ballandıra sergilemesini gördükten sonra, Spasojevic adlı Sırp sinemacısının da izleyicinin beyin kıvrımlarına atmak için uğraştığı en son çentiğin bir
“iyilik vurgusu”
olmadığına, beyefendinin kesinlikle bu yönde dertlenmediğine inanıyorum.
Velhasıl,
“A Serbian Film”
i, adındaki
“film”
sözcüğüne karşın bir
“film”
, hele de bir
“sanat filmi”
olarak tanımlamak, bu alanın gerçek sanatçılarına yapılmış çok büyük bir haksızlık anlamına gelecektir. Benim o görüntü dizisine baktığımda görebildiğim tek şey, boşa harcanmış karelerinde sinemanın da insanlığın da resmen tükendiği, üzerine şeytanî mesajlarla dolu şeritler sarılmış iki adet 35 mm''lik makara oldu. Ve bu düşkün içeriğiyle de
“eleştirirmiş gibi yaparken eleştirdiği şeylerin içinde boğulup giden zavallı filmler”
türünün 2010 yılında vardığı lanetli bir zirveyi temsil etmekte…
Söz konusu yapımı izlemenin benim açımdan tek ve en önemli yararının ise
Bosna
ve
Kosova Savaşları
''nda
“ötekileştirilen”
Müslüman insanlara yönelik kitlesel Sırp saldırganlığının ruhbilimsel kökenlerini çok daha iyi kavramama kılavuzluk etmesi olduğunu söyleyebilirim. Evet, böyle bir hikâyeyi (hem devlet hem de birey olarak) rahatlıkla filmleştirebilenler, hafızalarımızda hâlâ bütün tazeliğiyle duran bütün o vahşet gösterilerini de aynı rahatlıkla yapabilirler ve yaptılar. Üstelik, her an tekrar yapmaya da adaylar. Çünkü, zihin kanalları buna çok açık görünüyor.

Son 20 yıl boyunca dehşetli bir etnik dağılma, iki de kanlı iç savaş yaşamış olan Sırp ulusunun, bütün bu travmatik olayların ardından kültür ve sanat alanında nasıl bir çökkünlük hâli içinde bulunduğunu mükemmelen deşifre eden böylesi bir sinemasal deneme, henüz insanlığından geçmemiş sinemaseverler açısından değilse bile, Avrupa''nın tam orta yerinde yaşayan ve AB üyeliğine kayıtsız koşulsuz davet edilen bir toplumun insanlık algısını gösterir çok çarpıcı bir örnek olarak, en azından sosyal psikologlar için esaslı bir numune oluşturacaktır hiç kuşkusuz…

(
Çok önemli not:
Bu yazıyı, anılan filmi izlemeniz için değil, özellikle
“izlememeniz”
için yazdım. İçerik hakkında bu kadar aydınlanmanız, önümüzdeki günlerde sağda solda karşınıza çıkması pek muhtemel olan
"A Serbian Film"
i doğru tarafından okumak için yeterli bana göre… Kendinize karşı bir parçacık olsun saygınız, yanısıra da acıma duygunuz var ise korsan film gösteren muhtelif sitelerin ayartmalarından uzak durun ve kesinlikle izlemeyin. Aksi bir durumda, yaşayacağınız duygusal tahribattan kesinlikle ben sorumlu olmayacağım.)
14 yıl önce
Sinemanın da insanlığın da tükendiği en son nokta: "A Serbian Film"
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon