|
AB"nin Catherine Ashton"la imtihanı

Avrupa Birliği Dış İlişkiler Temsilcisi Catherine Ashton"ın, Mısır"da cuntacılar tarafından alaşağı edilen eski Cumhurbaşkanı Mursi"ye "gizlice" (!) götürdüğü teklifin özeti şudur:

"Meydanları boşalt, serbestçe evine dön."

Tarihe kestirmeden gitmek mümkün değildir ama günümüzün dünyasında karşımıza çıkan pek çok trajedinin kaynağında da bu "bodoslama" olaya dahil olmak ve hedeflere en kısa yoldan, zahmetsizce erişme arzusunun yattığı da kimsenin meçhulü değildir. Oscar"lı ünlüleri, sir"leri, lady"leri, marki"leri imza vermeye çağırırken Türkiye"nin AB ile olan ilişkilerinin kronolojisini hatırlatıp, Nazi dokundurmalı ifadelerle Başbakan Erdoğan"a "demokrasi" dersi vermeye kalkışan zihniyetin görmek istediği bir temsilci davranışıyla, safını, tarafını ayan beyan ortaya koyan duruşuyla "arabulucu"luk yapılamayacağını birileri Catherine Hanımefendi"ye anlatmalı.

AB"nin bir temsilcisi aracılığıyla, "ortalığı yatıştırmak" arzusunu ortaya koyarak kalkıştığı "arabuluculuk" misyonu, hanımefendinin, sanki Neocon camianın ve darbeci Sisi"nin sözcüsü hissi veren duruşuyla algılamada ciddi ölçüde sıkıntılara neden olmuştur. Yanısıra, yine Ashton"ın Mısır"a bu ikinci ziyaretinde uluslararası diplomasi dili açısından hayli yersiz bir "pazarlık" rüzgarı estirmesiyle de Batı"nın vermek istediği mesajların "üslubunca" taşınamadığını ortaya koymuştur.

Nereden nereye? Bir zamanların "ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı" (self determination) ve insan hakları gibi iki temel meselede açıklık talep eden ve bu konularda işbirliğini esirgemeyeceğini dünya aleme ilan eden Avrupa Birliği"nin, saygın entelektüelleri aracılığıyla gündeme getirdiği "Yeni Avrupa Düzeni" teorileri hatırlandığında, bugün Batı adına sundukları her görüş, her aksiyon, varoluş nedenlerinin temeline aykırı bir zeminde yüründüğü duygusunu vermiyor mu?

Mursi ile AB"nin kurduğu gizli (!) temas, herhalde uluslararası ilişkiler alanındaki tüm akademisyenler için öğrencilerine aktaracakları olağanüstü bir vak"a olarak tarihe geçecektir. İletişim açısından da "Hedefe, doğal ve meşru yollardan değil de, kestirmeden gitmek isteyenler" bahsinde son derece "ders verici" bir örnek olarak kayıtlarımızda yerini alacaktır. "Ne kadar hasar, o kadar kriz!" bahsinde... Ya da "Değerleri takmayanları takmazlar" bahsinde... "İtibar uçtu mu bir daha zor gelir" ya da "AB kendisine nasıl zarar verir?" bahsinde...

"Türkçe denedik, kimse ciddiye almadı. Go slow!"

Susurluk"tan geçerken trafikte gördüğümüz afişin sloganıydı bu. Susurluk Belediyesi"nin afişi "kendini konuşturan" türden bir çalışma. "Slow" olması gereken ifadenin de "bilerek" yanlış yazılmış olabileceğinden başlayarak, hız sınırını gösteren tabelaların bizim millet tarafından "tavsiye" olarak algılandığına ve oradan da Eczacıbaşı Topluluğu"nun "Uydurukça Konuşuyor Olmayalım!" kampanyasına kadar, trafikten Türkçe"nin doğru kullanımına uzanan bir zihin egzersizine neden olan bu afiş nedeniyle Susurluk Belediyesi"ni kutlamak lazım.

Bu vesileyle Eczacıbaşı Topluluğu"nun kampanyası ne durumda diye twitter hesabına bakınca yeniliklerden haberdar olduk. Öncelikle geçen hafta Twitter"da takipçilerin belirlediği, "en uydurukça ifade"yi teşhir edelim:

"Çok must bir durum değil"

"Plaza İş Yeri Türkçesi" diye adlandırılan İngilizce soslu konuşma üslubunun önüne geçmeye katkıda bulunabilecek bu kampanyanın son "20 Uydurukçası" da şöyle:

1.Align etmek: (Aynı eksene getirmek), 2. Antant kalmak: (Hemfikir olmak), 3. Assist etmek: (Yardımcı olmak), 4. Board"a sunmak: (Yönetime sunmak), 5. Copy paste yapmak: (Kopyalamak), 6. Cross-check yapmak: (Karşılaştırmalı kontrol etmek.) 7. Down olmak: (Mutsuz / enerjik hissetmek), 8. Egzajere etmek: (Abartmak.), 9. Fifty fifty: (Yarı yarıya), 10. Full dolu: (Tamamen dolu.), 11. Improve etmek: (İyileştirmek/ geliştirmek), 12. Irite olmak: (Rahatsız olmak.) 13. Kommunike etmek: (İletişimini yapmak), 14. Kompanse etmek: (Telafi etmek), 15. Mailleşelim: (Haberleşelim / Yazışalım) 17. Non-Stop: (Aralıksız), 18. Order"ım geldi mi?: (Siparişim geldi mi?), 19. To-do list: (İş listesi), 20. Win-win: (Kazan kazan).

İş hayatında Türkçe karşılığı bilinmeyen kelimeler dışında yabancı bir dilin ifadelerini özellikle tercih edenleri uyaralım. "Sonradan olma" ifadesinde yerini bulan "olmamışlık" algısında, "Uydurukça"nın insanın üzerinde oluşturduğu "eğretilik" duygusunu hatırlayalım. "Uydurukça" konuşmayı bir halt zannedip yabancıların yanında bile bu ucube lisanı kullanmaya yeltenenleri de uyarmayı kendimize görev bilelim. Mesajımızı alacak olan "hedef kitle"yi farkında olarak ya da olmayarak nasıl rahatsız ettiğimizi unutmayalım.

Hataların neresinden dönersek kârdır, diyelim.

Kendisini ifade edebildiği en önemli aracı, "dilini" yöneten, itibarını da yönetir, diyelim. Dil, bir itibar aracıdır çünkü.

11 yıl önce
AB"nin Catherine Ashton"la imtihanı
Kara dinlilerle milletin savaşı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü