|
Beklenti yüksekse, düş kırıklığı da yüksek olur

50. yıllarında Jüri Başkanlığı için mükemmel bir seçim yapmışlar: Antalya Film Festivali"nin bu yılki başkanı Türkân Şoray hanımefendi. Türk sinemasının gelmiş geçmiş en büyük starı… Hem iletişim değeri yüksek, hem itibar değeri…

Gariptir. Türk sineması uzunca bir süredir star çıkaramıyor. Çünkü tüm festivaller kimsenin izlemediği sanat filmlerini ödüllendiriyor. "Yarı – Starlar" ise ya TV"den geliyor ya da stand up ustalarından… Yapılan araştırmalarda hâlâ Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Fatma Girik, Belgin Doruk"tan oluşan o muhteşem Yeşilçam 5"lisi akla geliyor hâlâ; ikinci kademe olarak ise belki şöyle bir başka sıralama yapılabiliyor: Gülşen Bubikoğlu, Hale Soygazi, Müjde Ar, Nebahat Çehre ve listenin en genci olarak da Hülya Avşar… Eğer star demek, tek başına salonları dolduran oyuncu ise, şu günlerde sağdan say Beren Saat, belki Özgü Namal, soldan say Kıvanç Tatlıtuğ belki Kenan İmirzalıoğlu… (Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar ve Ata Demirel"i kategori dışı olarak görmek lazım)…

Şimdi bu durumda Antalya Belediye Başkanı ve Antalya Kültür Sanat Vakfı"nı kutluyorum. İki nedenden dolayı.

1. Beni umutlandırdılar. Topluma örnek olarak sundukları Jüri Başkanı, siyasi kimliğin çok ötesinde tüm Türk halkının sevgisine mazhar olmuş bir star. Ayırıcı değil birleştirici özelliği ön plana çıkacak. Her sene yapılan "hakkımı yediler" tartışması belki bu yıl aşılır…

2. Uzun yıllardır ilk kez sadece sanat filmleri değil, sanatsal yanı kuvvetli popüler sinema da ödüllendirilme şansı bulacak sanki.

Aman dikkat, "umut" ne kadar büyükse, "düş kırılığı" da o kadar büyük olur. Türkan hanımla beklentiyi yukarıya çektiniz. Geniş tabanlı güçlü bir jüri ile beklenti – algılama dengesini de kurarsanız, Antalya da kazanır, siz de…

Barcelona"lı kamu diplomasisi

İspanya Birinci Futbol Ligi"nin efsane takımlarından Barcelona"nın Ortadoğu"da başlattığı "Barış Turu" büyük ilgiyle karşılanıyor.

Takım, Kudüs"te Ağlama Duvarı"nı ziyaret etmiş. Messi, Neymar, Pique, Iniesta, Xavi gibi starları görmek için bölgeye gelen futbolseverler için çok özel bir gün olmuş. Başlarına hahamlar tarafından kipa takılmış, fotoğraflar çekilmiş. Takım üyeleri aynı sevgi seliyle bu kez Batı Şeria"nın El Halil kentinde Filistinli çocuklarla antrenman yaparken karşılaşmış.

Sıra, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve Başbakan Netanyahu"ya gelmiş. Barcelonalı futbolcular, İsrailli liderlere üzerlerinde "Barış Turu" yazan formalar hediye etmiş. Sırada İsrail ve Filistinli çocuklardan oluşan karma takımla gösteri maçı varmış.

Aksiyon planı böyle... Bu aksiyon planı hangi iletişim stratejisine hizmet ediyor sizce? Hiç kuşkunuz olmasın bu "Barış Turu", Ortadoğu"daki barış sürecine katkıda bulunmayı hedefleyen bir sosyal sorumluluk projesinin gereği olarak organize edilen bir PR çalışması. Barcelona kulübünün stratejik pazarlama iletişimini yöneten ekiplerin geliştirdikleri projelerden biri. Tabii ki İsrail"in ve AB"nin "kamu diplomasisi" ataklarından biri…

Belli ki, fokur fokur kaynayan Ortadoğu"ya sporun "fair play" ruhundan bir soluk katarak, Barcelona"nın kurum itibarına katkıda bulunmayı amaçlıyorlar. Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) yaklaşımında konunun toplumsal mantığı ile markanın iyi örtüşmesi gerekliliği düşünüldüğünde de "isabetli bir proje", denilebilir.

Zaten çok güçlü bir takım olan Barcelona"nın böylesi bir iletişim atağına neden ihtiyaç duyduğu düşünülecek ve arkasında İsrail"e yontulabilecek bir PR atağı aranacağından da kimsenin kuşkusu yok elbette. Barcelona, Katalan ruhuyla zaten kendisini hep ayrı bir yere konumlamış. O nedenle herkesin kazançlı çıktığı bir algılama yönetimi sergilenebilir. Bütün soruları çözecek tek soru ise şu: Barcelona takımının iletişime ihtiyacı var mı?

Devletlerin, kurumların, siyasetçilerin, şöhretlerin ve şirketlerin iletişime her daim ihtiyaçları vardır. Zirvede de, yerde de. Yukarılara çıktığında da, düştüğünde de...

Dr. Öz ve Dr. Oz"un iletişim numaraları

ABD"li Haham Shmuley Boteach, Dr. Mehmet Oz"u (ABD ve dünyaya kendini Oz diye tanıyor Öz diye değil) İsrail"e davet etmiş. O da tabii ki davete icabet etmiş. Dr. Oz iyi ve başarılı bir iş adamı. ABD"de Yahudi lobisi çok kuvvetli. Hele de sinema TV endüstrisinde… İsrail Başbakanı Netanyahu da cin gibi bir politikacı. Amerikalı bir TV starını kaçırır mı hiç…

Buraya kadar bir şey yok… Alan memnun satan memnun…

Problem Oz"un Öz"lüğünü hatırlamasıyla başlıyor… Türkiye"de de ticari işleri var. Çok da iyi götürüyor işini. Ancak Türkiye"nin İsrail"le sorunları var. Halk genelinde İsrail"e duyan sempati yerlerde sürünüyor.

İşte bu noktada Öz ile Oz, durumu kurtarmak için -ufak at da civcivler de yesin türünden- açıklamalarla Türk basınında ortaya çıkıyorlar: Öz"e göre "Natanyahu, Türkiye için kalpten gelen bir sevgi ve derin bir saygı" (!) besliyormuş… İki ülke arasındaki ilişki için tutku (!) duyan İsrail Başbakanı, iki ülkenin Ortadoğu barışı (!) için çok etkili olabileceğini aktarmış ve Dr. Oz bu sözlerden büyük cesaret duymuş… Görüşmelere ABD"nin İsrail Büyükelçisi Ron Dermer de katılmış. Haham, bir İsrail gazetesine verdiği demeçte, Dr. Oz"un İsrail ile Türkiye"nin ilişkilerinin düzeltilmesine yardım edebileceğini söylemiş…

Nasıl? Çok başarılı değil mi?..

٪d سنوات قبل
Beklenti yüksekse, düş kırıklığı da yüksek olur
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle