“Tüm sanatlar, sanatların en yücesine hizmet eder. Yaşama sanatına.”
in bu sözünü sahiplenmenin etkisini ve bu etkinin önemini tecrübe edenlerdeniz… O nedenle başta edebiyat ve sinema olmak üzere sanatla haşır neşir olmayı sık sık tavsiye ederiz. Bir de bu alandaki kıymetli çalışmaları…
Kabiliyetin beceriyle birleştiği, yılların, toplumların, kültürlerin izlerini taşıyan eserler, sanatçılar ve bunları bir araya getiren etkinlikler, zaman içinde yaşamı bir sanat olarak tecrübe etmeye yarayacaktır…
Bu da tekâmülü, inceliği, incelikleri okumayı beraberinde getirebilir… Savrulmaktan çok daha doğru bir yaşam biçimidir herhâlde…
Sanat alanındaki üretimleri desteklemek de o nedenle çok kıymetli… Hem himaye eden hem edilen hem de toplum açısından büyük kazanımlar sağlar… Yüksek sanatın ve kültürün, varoluşu ve gelişimi ancak kurumların destekleri sayesinde devam edebiliyor…
Sanatı destekleyen ve çok doğru işler yapan pek çok kurumumuz var. Tabii her zaman olduğu gibi burada da en büyük sorumluluk, “Millî kültür” üzerine temellenen devlete düşüyor.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı
himayelerinde
ve
Klasik Türk Sanatları Vakfı
iş birliğiyle düzenlenen
, bu kapsamdaki çalışmaların en günceli… 7 Mart tarihine kadar Nuruosmaniye Camii Mahzen, Fatih Cam Küp Galeri ve Yedikule Hisarı’nda gezilebilecekmiş…
Düzenleyicileri şöyle anlatıyorlar Bienali:
“Çerçeve İçi Çerçeve Dışı temasıyla 2. Yeditepe Bienali, içeride kaybettiğimizi dışarıda aramanın sonuçlarına ilişkin soruları, Batı’nın anlam dünyasının çerçeve ile ilişkisini ve oluşturduğu çelişkiyi gelenekli sanatlarımızın kendi estetik ve kültür enstrümanlarıyla birlikte tartışıyor.”
Biraz anlaşılması zor olsa da belli ki niyet hayli rafine… Bu
kavramını da sevdiğimizi itiraf etmeliyiz…
Pek çok sanat dalı için bir zorunluluk gibi görünen, bu nedenle üretimi ve sanatçıyı daha baştan kısıtlayan ‘çerçeve’ meselesini hem bu alan içinde hem de toplumsal zeminde tartışmaya açmak için son derece yerinde bir tespit…
Çerçeve konusunu dalga dalga büyütmek, sınırlarının dışına taşımak, zaman zaman toplumsal hayatımızda yükselişe geçerek
sınırlarımızı
yollarla değiştiren Batı etkisini tartışmak için müthiş bir metafor…
Bienali gezmek, çerçevelerin reddiyesini ve kabulünü görmek ve tabii eserlerle hemhâl olarak
olgunluk, incelik ve estetik katmak isteyenler için iyi bir vesile olabilir…
