|
Kültür ve değerler, stratejiyi yer

Putin, Çin"in first lady"si Peng Liyuan"ın omuzları üşümesin diye şal örtünce hafif çaplı da olsa bir karışıklık yaşanmış. Görüntüleri televizyonda yayımlanmayan o anlarda Çin lideri Şi Cinping, Obama ile sohbet ediyormuş. Putin"in Batı"ya göre "centilmence" addedilecek davranışını first lady gülümseyerek karşılamaya, bir anlamda durumu kurtarmaya çalışsa da arkasında duran Çinli protokol görevlileri hemen olaya el koymuş. Şalı alıp, hanımefendiye ceket uzatmışlar. Çin geleneklerine göre eğer devlet katında bir resmi tören söz konusuysa eşlere yaklaşmak kabul edilemeyen bir davranışmış.

Aklımıza Doğuş Holding Yönetim Kurulu üyesi Aclan Acar"ın anlattığı, Rusya"daki o ilginç anısı geldi. Aclan Bey, yıllar önce Garanti Bankası"nı temsilen Rusya Merkez Bankası Başkanı"nı ziyaret ederken, beyefendinin doğum günü için İstanbul"dan getirdiği Montblanc dolmakalemi çantasından çıkarıp güzel sözlerle kendisine sunmuş. Başkan birden kıpkırmızı kesilmez mi? Meğerse Ruslar, doğumgünü bitmeden kutlamanın uğursuzluğuna inanırlarmış. Buyrun buradan yakın!

Aclan Bey, nereye giderse gitsin o ülkenin kültür ve değerleri konusunda önceden dersini çalışır olmuş. "Hazırlıklı olun" diye anlatmıştı bu anısını...

Ne güzel laftır; "Kültür stratejiyi sabah kahvaltısında yer"

Bu müthiş tespit iletişim dünyasının gündemine 2006"da Ford"un Başkanı Mark Fields tarafından Peter Drucker"e atfen hatırlattığı bir cümle olarak kayıtlara geçmişti. O gün bugündür Batılı referanslarla yetişmiş iyi eğitimli iletişimci gençlerimizin Anadolu"nun her yöresinden tırnaklarıyla kazıyarak iş dünyasında önemli yerler edinmiş müşterileriyle ilişkilerinde "kültür ve değerler" anlamında ortaya çıkabilecek yanlış anlaşılmalara karşı uyarırken kendilerine bu cümleyi unutmamalarını salık veririm.

Tevazu bizim en önemli kültür ve değerlerimizden biridir. Cumhurbaşkanlığı Sarayı (Saray denmesine her ne kadar karşı çıksam da resmileştiği için böyle kullanıyorum.) Böyle görkemli bir yapının Türkiye Cumhuriyeti"ne ve Cumhurbaşkanlığı''na yakıştığını düşünsem de, mesele "tevazu" noktasından tartışıldığında sus pus olup kalıyorum. Çinliler de Putin"in centilmenliği karşısında böyle oldular herhalde.

"Hayat Bilgisi"nde bilgisizlik..."

Pazartesi günü Prof. Dr. Serdar Pirtini master sınıfı öğrencilerine bir buçuk saatlik bir konferans vermek için bizi Bahçeşehir Üniversitesi"ne davet etti. Sınıfta yaklaşık 50 kişi vardı. Çoğunluk "Y Kuşağı"ydı. Son sınıf öğrencilerime sorduğum soruları onlara da sorduğumda açıkça şaştım kaldım:

"Evinizde kütüphaneniz var mı? Haftada kaç kez sinemaya gidiyorsunuz? Yılda kaç tiyatro, opera izliyorsunuz? Hangi klasikleri okudunuz?"

Şaşkınlığım son derece olumlu yanıtlar almış olmamdandı. Moralim düzeldi. O düzelen moralim, her ne kadar kendisini çok iyi anlasam da Kültür Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Haluk Dursun"un kendi Facebook"una koyduğu yazısıyla ilgili haberi okuyunca bir anda yerini yine düş kırıklığına bıraktı. "Hayat Bilgisi Sıfır" başlıklı bir yazıda Haluk Hoca, bu kez çalışan genç hanımefendileri kast ederek demiş ki:

"''Çan çan çan konuşuyorlar: Aziz üstadımız İlber Ortaylı söylerdi; daha doğrusu kızdığı zaman söylenirdi. "Bunlar dolma saramazlar, çay demleyemezler" diye... El-Hak, doğruymuş. (...) Çan, çan, çan konuşmaya bayılıyorlar, hele telefonda. Ellerinden düşmüyor meret. Habire tweet, çift elle mesaj gönderme... Biz tek elle bile mesajı zor atıyoruz. Eğitimleri kâğıt, yani diploma üzerinde mükemmel. Yabancı dilleri var. Dünyayı biliyorlar, bakanlık düzeyinde uzmanlar; ama memleketle ilgileri, hayat bilgileri sıfır. (...) Zamane kızları inanamayacaksınız; ama gerçekten çay demlemeyi bilmiyorlar. (...) Bırakın tirilye ile kalamatayı, kısrak ile aygırı, civciv ile yarkayı, enik ile enceki, zeytin ile iğdeyi, dana ile düveyi, kiraz ile vişneyi, çınar ile meşeyi, mine ile mügeyi, çıngıl ile salkımı, ağıl ile ahırı bile ayıramıyorlar. Hayat bilgisi dersi mi versem?"

"Erkek olsalar sapla samanı karıştırıyorlar da diyeceğim; ama sevgili dostlar, bu bizim kızlar gerçekten bir hoşlar; hayat bilgisi konusunda çok boşlar. Yok yok çok da fazla yüklenmeyeyim; yine de onlara kıyamıyorum, hepsi melek gibiler; ama ne çare ki melekeleri yok. En son aklıma şu geliyor; bu yaştan sonra gidip bir okulda "hayat bilgisi" dersi mi versem? Gençlere biraz yol yordam mı öğretsem?"''

Sayın müsteşarın söz ettiği kuşakla ilişki kurmayı öğrenmek, o çocukların değil bizlerin görevi olmalı. İnanın kurunca verim alıyorsunuz.

Boğayı boynuzlarından tutup oturtmak

Sürdürülebilirlik ve derinlik... Bu ikisi, boğayı boynuzlarından tutup oturtmak kadar zor meselelerdendir. Tam da bu bakış açısıyla İtibar Yönetimi Enstitüsü Başkanı Orhan Samast"ı tebrik ediyorum. Düzenledikleri ve iki gün üst üste (Bugün ve yarın) sürecek olan 3. Uluslararası İtibar Yönetimi Konferansı"nın geleceğe dair verdiği olumlu işaretlerden dolayı.

Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü"ndeki panellerden özellikle şunları izlemenizi tavsiye ederiz:

İtibarın Ölçümlenmesi: (Bugün 14:00-15:30 arası)

Dr. İbrahim Uslu: Liderler ve İtibarın Ölçülmesi, Mustafa Şen: İtibar Ölçme Hizmetleri, Gülaçar Hız: Kurumsal İtibarın Ölçümü ve Örnek Sonuçlar, Dr. Ceyhun Göçenoğlu: Sivil Toplum Kuruluşlarında Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik.

İletişim, Etik ve İtibar Yönetimi. (Yarın, 16:15-17:45)

Dr. Arın Saydam: İletişim ve İtibar, Orhan Samast: Türkiye"de İtibar Çalışmaları, Tayfun Zaman: Türkiye"de Etik Çalışmaları, Prof. Dr. Vedat Demir: Kamu Diplomasisi ve Yumuşak Güç Olarak İtibar.

Aslında program baştan sona çok iyi konu ve konuşmacılarla dolu. Ancak yine yarınki programın 6. Oturumu"nda vakit bulabilsem de izleyebilsem dediğim bir başlık daha var:

"Muhteşem Yüzyıl Adlı Dizide Osmanlı Olmak, İktidar ve İtibar İlişkisi."

9 yıl önce
Kültür ve değerler, stratejiyi yer
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon