|
Orta Vadeli Program iletişimle desteklenmeli

Salı günü, Ali Babacan, sağ yanına Mehmet Şimşek"i, soluna da Cevdet Yılmaz"ı aldı ve üçü birlikte, 2014-2016 yılları için hazırlanan Orta Vadeli Program"ı (OVP) tüm ayrıntılarıyla anlattılar. Büyümenin frenlendiği, tasarrufu özendirici önlemlerin gündeme alındığı, özetle hedeflerin değiştiği bu yeni OVP"nin ayrıntılarını ekonomistlerimiz değerlendireceklerdir. Beni ise, ekonominin direğini sağlam tutması için büyük çabalarla hazırlanan ve büyük bir vizyon gerektiren bu programın iletişim boyutu ilgilendiriyor. Hem de nasıl...

"Bu programdan ne çıkar?" diyerek ortaya konan vizyonu, derinliği olmayan, vasat bir analizle eleştirmeye yeltenecek olan omurilikten muhalif arkadaşlarımızı bir yana bırakarak OVP"nin iyice anlaşılması ve uygulanması süreçlerinde sağlıklı iletişiminin, ülkeye katkısının önemini idrak etmek durumundayız.

4 temel öncelikli (Cari açığı azaltmak, Kamu maliyesinde güçlü duruş, Enflasyonu düşürmek ve Büyümeyi artırmak) olarak özetlenebilecek, boğayı boynuzlarından tutup oturtmak anlamına gelen bu Program"ın ekonomik çevrelerde değerlendirilmesi sırasında oluşabilecek "yorum kirliliğinin" önceden takibe alınarak, zaman zaman yapılacak açıklamalarla "sadeleştirilmesi" gerekecektir. Tüm karmaşık süreçlerde yapılması elzem olan "zihin tazelemeleri"ne yönelik aksiyonlar, hedefin önünü açar.

Global piyasalardaki gözle görülür daralmanın, müphemiyetin dar boğazından ülke olarak hasarsız geçebilmek arzusunda ve durumundayız. Tarihin en etkili iletişim aracı olan "para"nın devlet katından yönetimi, "güven iklimi"yle göbekten bağlı stratejiler gerektiriyor. Dünyadaki kaygan zeminde ekonomideki sağlam duruşun payandası olabilecek sistem ve organizasyona da, liderliğe de sahip olmamız, yarışa bir adım önden başladığımız anlamına geliyor.

"Değiş ya da yok ol!" (ya da "İtibarın İtibarı)

Birkaç günlüğüne Paris"teyiz. ICCO"nun Dünya Zirvesi var. ICCO da ne? ICCO, iletişim danışmanlığı şirketlerinin (şahısların değil ajansların) kendi ülkelerinde kurdukları "danışmanlık şirketleri birliklerinin" üye olabildiği bir çatı örgütü... Türkiye"deki temsilcisi, 24 PR şirketinin üye kabul edildiği İDA... İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği"ne (İDA) üye olmak için bazı şartlar var. Danışman sayısı, belli bir zamandır bu işi yapıyor olmak, gibi... En önemlisi de iki yılda bir ICCO standartlarında iletişim danışmanlığı hizmeti verip vermediğinin bağımsız bir kuruluşça denetlenmesini baştan kabul etmek.

ICCO zirvesi iki yılda bir düzenleniyor... Bizim İDA"yı bu zirvede İDA Başkanvekili ve dolayısıyla ICCO Yönetim Kurulu Üyesi olan eşim temsil ediyor. Biz de, anlayacağınız bir tür "yancı" olarak gidiyoruz Paris"e...

Aslında katılım, tüm iletişim dünyasına açık. Bu yıl zirvenin "Ana Teması" çok çarpıcı: "Değiş ya da yok ol: PR"ın geleceği"... Dünya çapında pek çok iletişim kuramcısı ve uygulamacısını dinleme fırsatı bulacağız. Dünyada PR"ın özü değişiyor ve önemi de giderek artıyor... Türkiye"de ise bir iki istisna kişi ve ajans dışında, algılama biçimi ne yazık ki hâlâ "Medyada haberimiz çıksın, satışlarımız artsın, şanımız yürüsün!" düzeyinde... Ne sistematik ve sürdürülebilir, ne de derinliği ve genişliği dünya standartlarıyla rekabet edebilecek düzeyde...

Benzer konular geçen hafta İstanbul"da da tartışıldı. Türkiye İtibar Yönetimi Enstitüsü"nün Kadir Has Üniversitesi"nde birlikte düzenledikleri 2. Uluslararası İtibar Yönetimi Konferansı"nda da çok kıymetli konuşmacılar vardı... Enstitü Başkanı Orhan Samast"ın yönettiği ve sevgili dostlarımız Kemal İlter (Cumhurbaşkanımızın İletişim Danışmanı), "Ben reklamcı değilim" diyen reklamcı ve iletişim ustası kardeşim Levent Erden ve İDA Başkanı, Tribeca"nın sahibi Cem İlhan"ın katıldığı panelde, bana da "İtibarın İtibarı" başlıklı bir konuşma yapmak düştü.

O konuşmamızda işi "itibarla" (saygınlıkla) ilgili olan medya, reklam, PR ve ölçümleme şirketlerinin nasıl oluyor da Türkiye"de sektörlerin itibar araştırmalarında "itibarları en düşük" sektörler arasında yer aldıklarını örnekleriyle tartışmaya çalıştım.

Acaba PR"ın, dolayısıyla iletişimin geleceğinin, bu işlerin dünya çapındaki ustalarıyla iki gün boyunca tartışılacağı ICCO zirvesine, Türkiye"deki ajanslardan, araştırma şirketlerinden, kamu kuruluşlarından, özel sektördeki kurumsal iletişim direktörlerinden kaç kişi izleyecek? Türkiye"nin dünyadaki marka algısının yönetimi ve Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü"ne düşen görevlerin çok ciddi boyutta Türkiye"de ele alındığı şu sıralarda Paris"teki bu zirvede kaç kişi olduğumuzu merak ediyorum. Cumartesi günkü köşemizde Allah kısmet ederse, yazarız...

11 yıl önce
Orta Vadeli Program iletişimle desteklenmeli
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle