Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
ifadesindeki gibi sahaya inmiş görünüyorlar.
ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesinin Başkanı
, ısınma turları için saha olarak pazar gününü ve
'deki
'ın programını seçmiş. Programcının
'in Türkiye'ye iade edilmesi konusunda “Bildiğiniz bir şey var mı?" diye sorunca Mr. Nunes, deve dişi gibi konuları üç dört cümle içinde mikserden geçirip, -bu arada da, Erdoğan hükümetinin 'giderek daha otoriter bir hale geldiği'ni ileri sürüp,- eteğindeki taşlarla birlikte hızlıca döküvermiş
“Aslına bakarsanız onlar şimdi giderek güvenilir bir müttefik olmak konusunda daha da çok ve çok endişe verir bir duruma gelmekteler. Böyle birini iade eder miyiz bilmiyorum. Gülen'in [darbeye] karıştığına dair herhangi bir kanıt görmedim. Eğer karışmışsa bu tabii ki farklı bir durum. Ama Türkiye ile bizim ilişkilerimiz gergin. Ve IŞİD'i Irak ve Suriye'den çıkartmaya çalıştıkça daha da zorlu bir hal alacak."
önceki günkü yazısında, Alman istihbaratının Fetullah Gülen ile işbirliği içinde çalıştığından Ankara'nın şüphe ettiğini yazmıştı. Diyordu ki:
“Ankara Alman istihbaratının Fethullah Gülen'in dünya çapında kurduğu ağı resmen kullanmaya başladığından, o ağla 'organik ilişki' içinde 'korumaya aldığından' hatta 'vesayetine aldığından' kuşkulanıyor."
Ankara'nın şüphelerinde haklı olduğunu görmemek için kör olmak lazım. İş, ZDF ve ARD'de yayınlanan çocuk programlarına kadar düşürülüp, çizgi karakterlerle sürdürülen kara propaganda yöntemiyle
aleyhine ama FETÖ ve PKK'nın lehine metinler yazdırılmaya kadar götürüldüyse, durum cidden vahim demektir.
adlı programlar arası için hazırlanan birkaç dakikalık kuşak yayınlarında sunucular Türk çocuklarıyla parkta buluşup Türkiye Cumhurbaşkanı hakkında ileri geri konuşup, sonra da çocuklara soru soruyorlarmış.
Almanya ve ABD'nin yetkili istihbaratçılarının açıklamalarından memnuniyet duyan ve bu türden haberleri sosyal medyada göğsü kabarırcasına, göstere göstere alıntılayan ecnebi aydınlarımız nezdinde, 15 Temmuz darbesinin, şehit düşen vatandaşlarımızın taşıdığı mananın manasını kendileri dahil bilmeyenimiz yok. Onları da aynı kabın içinde düşünerek söylemek lazım ki, hakikaten tam kadro halinde sahaya iniyorlar…
Yurt içindeki güçlerinin faaliyet alanı kuşatma altına alınıp cendereye sıkıştırıldıklarından bu yana dünyada oksijen bulabildikleri her yerde aleyhimize çalıştıkları kesin.
“Türkiye'ye neden bu kadar çok yükleniliyor?" diye sorup birazcık düşünmek ve düşündürmek bile, Almanya, Hollanda ve ABD gibi ülkeler için bizim demokrasimize çok meraklı olup olmadıklarını ama asıl nelere meraklı olduklarını ayan beyan göstermek için yeterli değil midir? Çünkü'nün çünküsü: Türkiye'den umdukları menfaatler, FETÖ başta olmak üzere hepsi için akim kalmıştır.
Kamu Diplomasisi'nin işi giderek zorlaşsa da iletişim kanallarını tahkim ederek, çoğaltarak kendimizi ifade etmeye devam edeceğiz demektir.
'in dünkü “Türk liderlerin Nazi kıyaslamaları son bulmalı" diyen açıklaması, sert diplomasi ataklarının sürdüğü bu dönemde, dünyanın beşten büyük olduğuna inananların acı acı gülümsemesine neden olmuştur. Çünkü bu açıklamalar, referandum için Almanya'da yapılacak etkinliklerin yasaklanabileceği tehdidini de beraberinde getirmiştir. Kısacası
lafına kızıp, 'uygulamaya devam' diyorlar.
Futbolun zirvesi dün Haliç Kongre Merkezi'nde bir araya geldi. Özellikle uluslararası spor camiasından katılım çok geniş ve etkiliydi. Efsane futbolcuların da konuk olduğu
'ni
organize etmiş. Her yıl tekrarlayacaklarmış.
ana sponsor. Bütün gün yayın yapıldı. Müthiş bir iletişim değeri vardı olayın. Cumhurbaşkanı da konuşmasıyla o iletişim değerini mükemmelen kullandı. Vefalı duruşun açamayacağı kapı var mıdır? 'Yoksul Afrika'dan Brezilya gecekondularına, kenar mahalle çocuklarının umudu olan bu oyuna', futbola,
diyerek gönlünü verdiği herkesçe bilinen bir Cumhurbaşkanı'nın,
'dan,
'ya,
'den
'a selam çakan vefa yüklü bu konuşması, tüm unsurlarıyla
'nin temel kurallarıyla birebir uyum içinde olması nedeniyle iletişim dünyası için de, nadir bulunan örneklerden biri olmuştur. Hedef kitlenin kültürüne özen gösteren, gerçeklere dayanan, kafaları karıştırmayan, duygulara hitap eden bir konuşma… 2. Futbol Zirvesi, taşıdığı 'iletişim değeri'nin hakettiği olağanüstü organizasyonuyla belleklerde izini bırakacak gibi görünüyor. Keşke basketbol, voleybol ve diğer branşlarda da bu tür zirveler düzenlense…