|
Şaşırdınız mı?!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir yayında “Gecenin üçünde telefon çalsın, ‘darbe oluyor’ desinler ayağa fırlarım. Kimin yaptığıyla ilgilenmem. Ama ‘gençler yapıyor’ desinler, 40 yaşın altındakiler… Ben o darbeye teslim olurum… Ben bu darbeye razıyım” dedi.

Horoz ölse de gözü çöplükte kalırmış… Özgür Bey’in çocukluğundan beri duyduğu, CHP’nin iktidara gelebilmesi için tek çıkar yok olarak algılanan “Ordu göreve” sloganlarının bir tezahürü olsa gerek…

Bahane uydururken kabahatini açık edenler için kullanılan ‘Şecaat arz ederken merdikıpti sirkatin söylermiş’ misali Özgür Bey, CHP’yi iktidara getirecek darbe türlerinden bir yenisini keşfetmiş… İşin ilginç tarafı bu darbe şekli denenmemiş de değil…

Özgür Özel adeta; 2013’ün Mayıs ayında FETÖ kışkırtmasıyla gençleri Taksim Gezi Parkı’na döken, önce zabıtayı, ardından da polisi üstlerine sürerek ortamı iyice tahrik eden ve olayların Türkiye’ye yayılmasını hedefleyen zihniyeti çağırıyor…

Anglosaksonların en çok başvurdukları kavramlardan ikiyüzlülük (hipokrite), bunlar sayesinde bizde siyasetin doğal akışı hâline gelmeye başladı. 23 somut vaatte bulunup sonrasında hiçbirini yerine getirmeyen, sorulduğunda ise “Hatırlamıyorum” diyen İBB Başkanı İmamoğlu, 31 Mart seçimleri için de hatırlamayacağı, daha doğrusu yerine getirmeyip, sorumluluğunu da almayıp bir açıklama dahi yapmayı çok göreceği 10 yeni vaatle ortaya çıkmış. Neymiş bunlar: “10 yeni sosyal yaşam merkezi, 600 bin haneye sosyal yardım desteği, 100 bin anne adayına beslenme paketi, 30 bin TL evlilik desteği, 2 milyon öğrenciye okul beslenme paketi, 14 yeni yüksek öğrenim öğrenci yurdu, 40 yeni kütüphane, 100 bin öğrenciye 15 bin TL eğitim yardımı, 3 yeni bütünleşik halk sağlığı merkezi, 10 yeni psikolojik danışma merkezi.”

Ufak atsaydı bari… Civcivler yerdi en azından… İşin garibi bu hipokrasiye gönül veren hâlâ iyi niyetli CHP’lilerin bulunması…

DEM (PKK) ile tuttukları işe kâh “Türkiye İttifakı”, kâh “İstanbul İttifakı”, bazen “Kent Uzlaşısı”, arada sırada da “Kardeşlik İttifakı” diyerek yutturmaya çalışmanın, seçmen nezdinde ne kadar ikna edici olacağını 1 Nisan’da göreceğiz inşallah…

Günün sözü

‘‘İkiyüzlülük çift tarafı kesen bir kılıca benzer. Bir tarafı aldattığı insanı keserken diğer tarafı da sahibini keser.”

Cervantes

Gözümüze takılanlar…

Anlı şanlı 18 Mart Çanakkale Zaferi’mizin 109. yıl dönümünün iletişim çalışmaları açısından son derece sönük geçtiğini gözlemledik. Özel gün iletişiminin gerekli olduğunu savunmakla birlikte aynı zamanda benzer mesajlarla ortaya çıkan onlarca markadan biri olmanın pek de manası yok diye düşünürüz. Olması gereken, sizi eşitler arasında öne çıkaracak bir biçimde iletişim yapmaktır… Şirketler, büyük olasılıkla TV’lerde seçim iletişiminin yaygınlık kazanacağı düşüncesiyle 18 Mart odaklı çalışmalara yatırım yapmadılar. Oysa biri çıkıp da olması gerektiği gibi bir kutlama filmi yapsaydı büyük fark atabilirdi…

ATATÜRK filmi 19 Nisan’da yeniden gösterime giriyormuş. Filmin yapımcısı Lanistar Media, Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) ile bir anlaşma yapmış ve özel okul öğrencisi olsun ya da olmasın, üniversite öğrencileri dâhil tüm öğrenci gruplarına 60 TL’lik özel fiyat uygulaması başlatıyormuş. Filme öğrencileriyle birlikte gelen öğretmenlerimizden de ücret alınmayacak, ayrıca tüm izleyiciler özel indirimli fiyatlarla filmi izleyebilecekmiş. Çanakkale Zaferi’nin anlatıldığı filmi, tam da 23 Nisan haftasında öğrencilerle buluşturmak çok yerinde olmuş. Filmi, tarihi saptamaları ve görsel ögeleriyle Atatürk’ü gençlerimize layık olduğu gibi aktarabilmek için önemli bir fırsat olarak gördüklerini belirten TÖZOK Başkanı Zafer Öztürk, “ATATÜRK filmini, tarihimizin, kültürümüzün ve değerlerimizin eğitiminin bir parçası olarak görüyor, tüm öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin ve velilerimizin izlemesi gerektiğini düşünüyoruz” demiş.

Prof. Dr. Acar Baltaş’ın, 50 yıllık mesleki birikimini ve hayat yolculuğunu anlattığı kitabı “Hayat En Çok İyileri Kırar” yayınlandı. Nehir söyleşi tarzındaki kitapta iş dünyası, liderler, beyaz yakalılar ve yöneticilere yönelik analitik yaklaşımlar ile Baltaş’ın bu dünyayla ilişkili anıları yer alıyor. Aynı okulda okuduğumuz, benden iki sınıf küçük Acar kardeşimi dünya görüşlerimiz tam olarak uyuşmasa da her zaman takdir ve saygıyla anmışımdır. Bu kitabını da öncekiler gibi ilgiyle okuyacağım.

Hilton İstanbul Bomonti, kullandığı Winnow uygulamasıyla atık gıda takibi yaparak israfın önüne geçilmesi için çalışıyor, “sıfır plastik” ve 50 mil yaklaşımıyla da çevresel ayak izini minimize ediyormuş. Otel, şimdi de Winnow ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) iş birliğiyle “Yeşil Ramazan” girişimini hayata geçirmiş (Hande Uzun, PR House). Böylece Ramazan ayı boyunca gıda israfını önemli ölçüde azaltmayı hedefliyormuş. Paylaşmak, açın hâlinden anlamak, nefsi terbiye etmek için önemli vesileler sunan bu mübarek ayda bazen şirazenin kaydığı sofralara da tanıklık ediyoruz. Firmanın bu girişimi, Ramazan ayının manevi atmosferini, çevre hassasiyetiyle birleştiren doğru bir örnek olmuş.


#Siyaset
#Özgür Özel
#CHP
#Ali Saydam
1 ay önce
Şaşırdınız mı?!
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî