|
Genç ve eksik sivillik…

Asker meselesinden söz ettik dün ve sivilleşme sürecinin henüz tamamlanmadığını söyledik.

Vesayet sistemi bizde üç özerklik üzerine oturur.

Ordunun siyasi iktidar karşısında ve devlet içinde "mali", "idari-hukuki" ve "siyasi" özerkliği. Bu üçlü özerklik hali askeri dokuyu "aşırı merkezi, siyasi etki ve denetime kapalı, ancak bu siyasî karar süreçlerini etkileyebilecek oranda siyasallaşmış bir gelenekle donatmıştır…"

Bugün hangi noktadayız?

"Siyasi özerklik" en keskin neşter atılan saha olmuştur. Orduya siyasi açıdan icracı bir işlev veren MGK yapısının değişmesi, iç güvenlikteki varlığını sürekli ve bağımsız kılan eski EMASYA protokolünün ilgası, İç Hizmet Kanunu"nda yapılmak üzere olan askerin görev ve siyaset tanımına ilişkin değişiklikler, asker üyelerin siyasi karar yapılarından, üst kurullardan ve yargı birimlerinden temizlenmesi, askerin siyasete müdahalesi üzerindeki yasal korumanın kalkması ve yaptırım mekanizmasının çalıştırılması bu durumun belirleyici kalemleridir.

Buna karşılık diğer özerklik alanları varlıklarını önemli ölçüde muhafaza etmektedir.

"Mali özerklik" çıkan yasalarla sınırlanmış ancak bunu takip eden diğer yasalarla ve yönetmelik boşluğuyla Sayıştay denetimi sınırlandırılarak eski doku önemli ölçüde korunmuştur.

"İdari ve hukuki özerklik" keza…

YAŞ"ta fiili askeri yetki siyasi iktidarın tasarrufuyla sınırlandırılmış ve idari özerklik bir açıdan budanmıştır. Ancak Askeri Ceza Kanunu"nun askeri alanı toplumun geri kalanından ayrıştıran kimi hükümleri, özlük hakları ve sicil açısından Genelkurmay Başkanlığı"na bağlı askeri bir Danıştay"ın, Yüksek Askeri İdare Mahkemesi"nin varlığını sürdürmesi, Genelkurmay Başkanlığı-Milli Savunma Bakanlığı arasındaki ters yetki-sorumluluk ilişkisinin sürmesi, Jandarma"nın konumu ve sicil amirliği sorunu, özerklik halinin sürdüğünü göstermektedir.

Deneyimle sabittir:

Bu üç özerklik hali birbirilerini beslerler.

Vesayetin belini kırmak bu "üçgen"i ortadan kaldırmakla mümkündür.

Bilmek gerekir ki, bugün konjonktürün, siyasi koşulların ve siyasi iradenin tutumuyla uykuda olan bu "özerklik kalıntıları" her an canlanabilecek bir yapı havuzunu beslemektedir.

Diğer ifadeyle Türk Silahlı Kuvvetleri devlet içindeki yasal konumu, ordunun iç işleyişi ve demokratik denetim gerekleri açısından demokratik hukuk devletinin normlarına henüz kavuşmamıştır.

Sivilleşme, askerle yapılan bilek güreşinde üstünlük sağlamaktan, askeri zorunlu kışla rotası üretmekten ibaret değildir. Asıl mesele askerin siyasi otoriteye bağımlılığını kendiliğinden, yapısal ve kalıcı bir hale çevirmek, buna uygun bir ordu dokusu ve subay nesli üretmektedir.

Bunu mümkün kılacak ilk husus özerklik kalıntılarının kazınmasıdır.

İkinci husus ise ülkenin güvenlikçi politikaların baskısı ve kuşatmasından uzaklaşması, demokratik kurumsallaşmasının yerleşmesi, toplumsal ilişkilerde demokratik siyasetin esas haline gelmesidir.

Bu iki noktadan da uzaktayız…

İç Hizmet Kanunu"nun subay zihniyeti ve eğitiminde belirleyici olan ilgili yasalarını bile daha yeni değiştiriyoruz.

İç Hizmet Kanunu"nun "Türk Silahlı Kuvvetleri her türlü siyasi tesir ve düşüncelerin dışında ve üstündedir. Bundan ötürü Silahlı Kuvvetler mensuplarının siyasi parti veya derneklere girmeleri bunların siyasi faaliyetleri ile münasebette bulunmaları (…)yasaktır…" diyen 43. Madde bunlar arasında… Askerlik tanımını "istiklal ve cumhuriyeti korumak" olarak yapan 2. Madde bunlar arasında…

Sadece bu kanunu veri alsak bile, bu tanımlarla yetişecek ilk subay kuşağı 21 yıl sonra görev alacak, bunların ordu yönetmesi için en az 60 yıl beklemek gerekecek…

Ancak söyledik bir o kadar önemlisi ülke iklimidir.

Demokrat subaylar demokratik ülkede yetişir. Güvenlik iklimleri ise orduları siyasallaştırır.

O zaman iki ödev var siyasi iktidar için:

Yarım kalan süreci tamamlamak…

Demokrasi dili ve ipine yeniden sarılmak…

Unutmayın daha beş yıl önce müdahale girişimi yaşamış bir ülkeyiz, sivilliğimiz genç ve eksik…

11 yıl önce
Genç ve eksik sivillik…
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!