Her iki kültür adamı da bu projenin ekonomik açıdan da gayet iyi savunulabileceği düşüncesiydiler. Sadece hayır hasenat durumu yoktu yani. Cağaloğlu kurtarılırken ekonomisi de çok daha üst boyutta bir canlılık kazanabilirdi.
Hüseyin beyle sohbetimizde Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinin toplam bütçe içinde aldığı payın düşüklüğü üzerine konuşurken bu konuya takılmıştık. “Her şey parayla kadir değil” düşüncesindeydi. Özdeki fikir (mastermind) bazen tüm maddi şartları peşinden sürükleyebiliyordu.
Haklıydı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş tarihi dahil geçmişimizde, nadir de olsa, bunun örneklerine tanık olunmuştu. İş, birkaç blok binanın renove edilip sanatçı ve edebiyatçılara, kitap evlerine ve onlarla bağlantılı kafelere tahsis edilmesinden ibaret gibi gözükse de, başta Belediye sonra kent kültürüne sahip çıkmak isteyen özel sektör ve STK’lar projenin arkasında duracaklar, Bakanlık da elinden gelen desteği verecekti…
“Neden ilerlemiyor?” dedim… “Bizden kaynaklı değil” dedi… Düğmeye basacak ve arkasını kollayıp takip edecek kişi Belediye Başkanı olmalıydı. Öncelikle Fatih sonra Büyükşehir tabii ki…
Projenin ilgimi çekmesinin nedeni, Beyoğlu’nda başlatılmış olan anlayışın karşılığını burada da bulacağı konusundaki inancım kadar Cağaloğlu ile aramdaki duygusal bağ idi…
İstanbul uzun vadeli, kalıcı, estetik, millî kültür ve değerler manzumesinin bir parçası olarak ortaya çıkan mimarî anlayışla değil, kısa vadeli çıkar odaklı müteahhit anlayışıyla inşa edilirken Bab-ı Âli de nasibini aldı. Medyanın, kitap yayıncılığının merkezi olan, münevverleri buluşturan bir çekim merkezi olan Cağaloğlu, turizme dönük devasa fakat düzensiz bir AVM olma yolunda hızla ilerledi.
Bir örnek vermek gerekirse, mesela Beyoğlu’nun, kentsel dönüşüm projelerinin de bölgenin kültür ve adabına uygun bir şekilde devreye girmesiyle, nispeten kurtulmuş olduğu söylenebilir. En azından o yolda hızlı adımlarla ilerlediği... Her kesimden münevverin Beyoğlu’na döndüğünü, dönmekte olduğunu biliyoruz. Bu durumda, sosyolojisi ve ekonomisiyle ciddî bir kültürel değişimi tetikleyerek eski cazibesinin yerine farklı ve yeni bir konumlanmayı yerleştirecek gibi gözükmektedir.
Darısı Cağaloğlu’nun başına. Aman bürokratik oligarşinin projeyi engellenmesine, yavaşlatmasına izin vermeyin Hüseyin Bey…