Cumhurbaşkanı'nın 21 Mayıs konuşmasını iyi 'okuyanlar' (dinleyenler değil) Cumhurbaşkanı'nın sözlerinin satır aralarında bir tür
ve
mesajı olduğunu görecektir…
Sayın Cumhurbaşkanı ve kurmaylarının 2016 seçimlerini ve son referandum sonuçlarını gayet titiz bir şekilde okuyarak gerekli sonuçları çıkardıkları anlaşılıyor.
'nin ancak
ile inşa edilebileceğine de Sayın Cumhurbaşkanı tarafından işaret edildi sanki o konuşmada. Tabii geçmiş büyük başarıları zinhar inkâr etmeden…
2 saatlik konuşmayı burada ayrıntısına girip tahlil edecek değiliz. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı'nın, parti teşkilatı ile ilgili,
yönetiminden ziyade
yönetiminin tercih edilmesine ilişkin;
düşen görevler konusunda, memleketin yasalarla manasızca didişmeyen
kucaklamak ile bireysel
ve
sınırlarını en geniş düzeye taşımak hususunda çok önemli bir vizyon tanımı yaptığını tespit edebiliriz.
AK Parti'ye ve memlekete gönül vermiş olanların birbirlerini hırpalamalarına da izin verecek gibi değil Sayın Cumhurbaşkanı…
Allah yar ve yardımcısı olsun.
Çok değil. Bundan 11 gün önce. 12 Mayıs Cuma günü dünya bir anda neye uğradığını şaşırdı. Bir felaket filminin ortasına düşülmüştü sanki…
AB'nin polis teşkilatı
diyordu ki: “Böyle bir şey dünya üzerinde daha önce görülmedi!”..
İlk bir saat içinde 7 bin bilgisayarın bu amansız siber saldırıya teslim olduğu biliniyor. “Eğer mevcut verilerinizi kaybetmek istemiyorsanız, şuraya şu kadar para yatırın” şeklindeki bir şantaj anonsu, inanılmaz bir hızla yayılarak bilgisayarları ele geçiriyor. Parayı ödeyenlerin sayısı az değil. Ancak parayı ödeyenler, ödedikleriyle kalıyorlar; değişen herhangi bir şey olmuyor.
Önce Avrupa, ABD, Hindistan, sonra Rusya, Çin, Güney Amerika saldırının ilk durakları oldular. Bir iki gün içinde ise siber saldırıdan etkilenen ülkelerin sayısı 150'ye çıktı.
Uzmanlar, veri dünyasında yayılan bu agresif uygulama türünün
adını taşıdığını söylüyor. Türkçesi
diye karşılanabilecek olan
da saldırgan virüse verilen ad…
Olayın failleri bulunmuş değil. İddiaya göre; bu saldırıyı 16-17 yaşında, odasındaki bilgisayarı üzerinde çeşitli numaralar yapan bir genç de başlatmış olabilir, bir ara K.Kore'ye hizmet verdiği bilinen
adlı Hacker grubu da…
Bilgisayarların içerdiği dosyaları şifreleyip rehin alan bir fidye yazılımı olarak programlanan WannaCry'ın, durduğu söylenemese de, son günlerde etkisini kaybetmeye başladığı bildiriliyor.
Bunda aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 150 ülkede etkili olan virüsün kullandığı yazılım hatalarının bu yazılımları hazırlayan şirketler tarafından acilen giderilmesine yönelik başlatılan çabaların da payı büyük.
Ancak aynı zamanda ülkelerin siber güvenliklerini güçlendirmek için ulusal düzeyde aldıkları önlemler de belirleyici oluyor. Nitekim
(BTK) Başkanı
, bu sayede Türkiye'nin bu virüsten daha az etkilenen ülkeler arasında olduğunu söylemiş.
Ancak uzmanlar, Türkiye'nin genel olarak siber saldırıların hedefindeki ülkelerden biri olduğunu belirtiyorlar. Öyle ya,
, ardından
, sonrasından
; o da olmayınca
alçaklığı, hemen ardından
ve
kampanyaları; ve nihayet Türkiye'nin
edilmesi,
için gereken her şey… Türkiye'nin siber saldırıdan uzak kalması mümkün mü? Tabii ki nasibimizi alacağız. Hem de mümkünse en büyük porsiyonuyla…
Virüslerden korunma yazılımı üreten
firmasının hazırladığı gerçek zamanlı siber saldırı haritasından, Türkiye'de örneğin sadece 15 Mayıs günü 20 bin virüslü e-postanın tespit edildiği görülmekteymiş. Sitede yer alan bu gerçek zamanlı veriler, IT sistemlerine saldırıların da sürdüğüne işaret ediyor. Örneğin aynı gün 250 bin sistemsel saldırı saptanmış. Bu ve benzer bilgiler için https://cybermap.kaspersky.com/ adresinden
adlı haritaya ulaşmak mümkün.
Türkiye'nin siber saldırılara karşı daha korunaklı hale getirilebilmesi için, Ulaştırma Bakanlığı öncülüğünde 2016 yılında
hayata geçirilmiş. Strateji, siber güvenlik alanında ulusal kapasitenin güçlendirilmesini ve bu bağlamda kamu ile bu alanda araştırma yürüten üniversiteler arasında daha etkin bir iş birliğini öngörmekte.
Bilindiği gibi birçok ülkede ulusal kapasitenin yaratılması ve güçlendirilmesi üniversitelerin öncülüğünde yürüyor. Çok uluslu büyük bilişim şirketlerinin güvenlik hizmetlerinin yanı sıra, Türkiye'de siber güvenlik ile ilgili yürütülen araştırma projelerinde
ile
ön sıralarda yer alıyorlar. ABD'ye yerleşmiş ve MIT'den master ve doktora aldıktan sonrası yaptığı buluşlarla büyük başarı kazanmış olan ODTÜ mezunu
tarafından üniversiteye bağışlanan
, ODTÜ'deki bu çalışmaların merkezinde bulunuyor. Ayaslı, ODTÜ'deki araştırma merkezinin, siber güvenlik alanında gelişmiş ülkelerin birçok üniversitesine oranla daha yüksek bir teknolojik birikime sahip olduğunu; bu sayede bu kritik alanda Türkiye'de çok önemli bir ulusal kapasite yaratıldığını ifade ediyor. İTÜ'de ise bu çalışmalar
şemsiyesi altında yürütülmekte.
Hani günümüzde herkes, her şey, herkese ve de her şeye internet ağlarıyla bağlı ya… Hani bu bağlılık ve de bağımlılık olağanüstü bir gelişim olarak kaydediliyor ya… Öte yandan dünyada, terör, melanet, kötülük, fitne ve her türden ahlaksızlık da bu ağlardan yararlanıyor ya… İşte bu nedenle öyle bir an gelebilir ki, bir anda uçaklar uçamaz olabilir; ameliyatlar yapılamaz; trenler raydan çıkabilir; bankamatikler çalışmaz; elektrik, doğal gaz kesilebilir ve hayat bir anda durabilir… Bilimkurgu filmlerinde olduğu gibi…
Bu nedenle bilişim teknolojilerine yapılan yatırım kadar siber güvenliğe yatırım da olmazsa olmaz koşullardan biri olarak çıkıyor karşımıza…