|
Yirmibirinci yüzyıla girerken Türkiye"nin önemi (I)

Türkiye''nin dış ilişkilerini ve dış politikasını tartışırken "önem" kelimesini kullanmak doğru olmuyor. Ama bu yazının başlığında yine de biz bu kelimeyi kullandık. Kullandık çünkü bu yazının bir amacı da bu kelimenin yerine başka bir kelimeyi ikame edebilmektir.

Önem kelimesi kolayca duygusal yükler taşıyabiliyor. Önemsizleşmek mesnetsiz korkuları harekete geçirirken, önemli olmak da boş bir gurura ve ham hayallere yolaçabilir. Ayrıca bir ülkenin önemine atıf yaptığımız vakit o ülkenin neler yapacağını ya da yapması gerektiğini de ifade etmiş oluyoruz. Bir ülkenin neler yapacağı onun üstleneceği rol demektir. Türkiye''nin öneminin artıp artmadığını belirlemek çok zordur. Artmışsa neye göre artmış olacak? Bu konuda bir mutabakat doğmayabilir. Buna mukabil Türkiye''nin rolünün değiştiğinden bahsettiğimiz vakit kolaylıkla somut bir tartışma zeminine ulaşabiliriz. Bu yazımızda değişen küresel ve bölgesel şartlara göre Türkiye''nin önüne gelebilecek yeni rol veya rollere dikkat çekmeye çalışacağız.

Soğuk Savaş Dönemi ve Türkiye''nin önemi (rolü)..

II. Dünya Savaşı bittiği vakit bütün Avrupa bir harabe haline gelmişti. Buna mukabil Rusya çok güçlenmişti. Bolşevik Devrimi''nden sonra özellikle Stalin döneminde kendi kabuğuna çekilen Rusya II. Dünya Savaşı''ndan sonra geçmişteki bu tutumunun tam tersine saldırgan bir tavır ve siyaset izlemeye başlıyordu. Özellikle Rusya 1948''de atom bombasına sahip olduktan ve Balkanlar ve Orta Avrupa''yı ele geçirdikten sonra Avrupa için çok ürkütücü bir hal almıştı. Rusya''nın batıya yani Avrupa''ya yani Atlantik''e doğru genişlemesi dünya barışını tamamen tehlikeye atabilirdi.

Böyle bir denge ya da dengesizlik şartlarında Türkiye''nin eski Sovyetler nüfuz alanında yeralması Batı için Rusya''dan gelecek tehdidi çok daha ağırlaştırabilecekti. Buna mukabil Türkiye''nin Avrupa''nın güvenliğinin yanında yeralması hem Rusya''nın Akdeniz ve Ortadoğu''ya yönelebilecek hamlelerinin önünü kesecek hem de Rusya Varşova Paktı''na tahsis edebileceği tümenlerinin bir kısmını kendi sol kanadına, Türkiye sınırına doğru kaydırmak zorunda kalacak ve böylece Avrupa kısmen rahatlayacaktı.

Soğuk Savaş bitince...

1990''da Soğuk Savaş bitti. Varşova Paktı da, eski SSCB de dağıldı. Orta Avrupa ve Balkanlar Rusya''dan koptu. Rusya''nın Kafkaslar ve Orta Asya''yı tek başına hem kısa hem de uzun vadede kontrol edemeyeceği anlaşıldı. Daha da önemlisi Rusya''nın ekonomideki ve teknolojideki geriliği bütün çıplaklığıyla gözüktü.

Soğuk Savaş döneminde Türkiye Rusya''yı frenleme rolünü üstlenmişti. Rusya''yla Avrupa arasındaki dengenin sağlanmasında Türkiye Avrupa''nın yanında yeralmıştı. Soğuk Savaş bittikten sonra Türkiye''nin bu rolünün de bittiği bellidir. Acaba yeni şartlar Türkiye''nin önüne nasıl bir rol getirecekti?

II. Dünya Savaşı''nın bitiminde çok güçlü bir Amerika, pek zayıf bir Avrupa ve güçlü bir Rusya vardı. 1990''dan sonra ise güçlü bir Amerika, güçlü bir Avrupa ve zayıf bir Rusya bulunuyor. Soğuk Savaş şartlarında Amerika ve Avrupa''nın çıkarları tam olarak örtüşüyordu. Bunun içindir ki Soğuk Savaş''ta Türkiye''nin rolü açısından Batı dünyasında bir bölünme yoktu. Zira Batı dünyası bir bütündü. Şimdilerde ise şartlar önemli ölçüde değişmiştir.

Soğuk Savaş sonrası dünya..

II. Dünya Savaşı atom bombasının kullanılmasıyla bitti. İnsanların bulduğu bu en korkunç silah tezatlı bir şekilde küresel barışa hizmet edecekti. En küçük çatışmalar bile büyüyebilir ve nükleer silahlar kullanılabilirdi. Gerek küresel, gerekse bölgesel egemenlik mücadeleleri ancak ciddi bir savaş riski doğurmadan yapılabilecekti. Soğuk Savaş döneminin küresel barışı öne çıkartan bu özelliği aslında günümüzde de devam etmektedir. Bunun anlamı şudur: Mevcut ve namzet süper güçlerin aralarındaki küresel ve bölgesel egemenlik kavgaları küresel barışı tehlikeye sokmadan gerçekleşecektir.

Bugün için Amerika hâlâ çok güçlü olarak gözüküyor. Buna mukabil Avrupa da ve özellikle Almanya da son 50 yıl içerisinde çok güçlenmiştir. Buna mukabil Rusya zayıflamıştır. Çin ve Hindistan henüz süper güç namzetleridir. Japonya ise bir muammadır. Bu ülkenin bir süper güç olsa bile yakın gelecekte böyle davranmayacağı, çok düşük profilli bir dış politika güdeceği açıktır.

Yeni dönemde uluslararası ilişkilerin en temel iki konusundan birisi ve ilki küresel barışın sağlanması; ikincisi ise büyük güçler arasındaki küresel ve bölgesel rekabetlerdir.

Küresel barış ve Avrasya''nın "Batı Yakasının Hikayesi"..

Güçlü bir Rusya ve zayıf bir Avrupa Rusya''nın batıya doğru yayılması anlamına geliyordu. Eğer Rusya batıya doğru genişleyecek olursa çok büyük bir ekonomik, teknolojik ve askeri bir güce sahip olacaktı, bu da dünya barışını tehdit edecekti. Rusya''nın Avrupa''ya doğru genişlemesi demek bir gücün Avrasya''nın büyük bir bölümüne, onun batısına egemen olması demektir. Burada Avrasya ile ilgili jeopolitik nazariyeler hatırlanacak olursa sözkonusu gelişmenin ne anlama geleceği daha kolay anlaşılmış olur. 21. yüzyıla girerken ve Soğuk Savaş Dönemi sonrasında dünya barışının en temel sorunlarından bir tanesi şudur: Avrupa zayıf, Rusya güçlü iken Rusya''nın Avrupa''ya doğru genişlemesi dünya barışını tehdit ediyordu. Şimdi Avrupa güçlü ve Rusya ise zayıftır. Gerçi askeri dengeler açısından Rusya''nın üstünlüğü devam etmektedir. Ama ekonomide ve teknolojide Avrupa ve Almanya Rusya''dan çok daha güçlü bir durumdadırlar. Rusya''ya ve Rusya''nın Soğuk Savaş Dönemi''nde kontrol ettiği bölgelere Avrupa''nın ekonomik gücü akabilir ve giderek Avrasya''nın merkezine doğru Avrupa''nın egemenliği artabilir. Şimdi soru şudur: "Acaba Avrupa''nın doğuya (Rusya''ya) doğru genişlemesi (ekonomik) tıpkı Soğuk Savaş döneminde Rusya''nın batıya (Avrupa''ya) doğru (askeri) genişlemesi gibi dünya barışını tehdit edebilir mi?

Bu soru 21. yüzyılın asgari ilk çeyreğinin en önemli sorularından birisidir. Bu sorunun cevabı küresel ve bölgesel yeni şekillenmelere yolaçacaktır. Bu sorunun cevabı Türkiye''yi de çok yakından ilgilendiriyor. Türkiye hem Rusya''nın hem de Avrupa''nın komşusudur. Bu bağlamda Avrupa''nın en kilit ülkelerinden birisidir. Türkiye''yi bekleyen yeni rol veya roller (ya da Türkiye''nin önemi) bu soruya verilecek cevaplardan ortaya çıkacaktır.

Türkiye''nin AB ile ilişkileri, Apo, Yunanistan''ın Apo ve PKK ile ilişkileri, Kafkaslar ve Balkanlar''daki muhtemel gelişmelerden tutunuz Apo''nun sahte pasaportu neden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi''nden aldığına kadar pekçok konunun ve sorunun cevabı bir yerde yukardaki temel sorunun nasıl cevaplanacağı ile ilgilidir.

Bu konu hakkındaki düşüncelerimi gelecek hafta yazmaya devam edeceğim.


25 yıl önce
Yirmibirinci yüzyıla girerken Türkiye"nin önemi (I)
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle