|
Acıyı yaşayanlar ve seyredenler

Maden şehitlerine Allah"tan rahmet, yakınlarına sabır, hastalara da şifa diliyorum.

Acıyı yaşayanlar ve seyredenler arasındaki uçurumu Soma faciasında bir kez daha gördük. Biz burada veya orada onların acısını seyrederken daha çok ne hissettiğimiz ile ilgilendik. Onların acısına odaklanmak yerine kendi kavgalarımıza odaklandık.

Her şeyi karıştırararak konuşmayı severiz. "Öncelik sıralamamız ne olmalı" diye düşünmeden aklımızdakileri sıralar dururuz. Bu sıralamayı bir türlü ehem-mühim durumuna göre yapamaz her şeyi bir arada ele alırız. Böyle olunca da ne mevzudan doğru düzgün bir şey anlar ne de yapılacakları tam belirleriz. Tek hedefimiz bir suçlu bulup suçlamak, hamaset edebiyatı yapıp sonra da öfke boşalması yaşadıktan sonra konuyu unutmaktır.

284 kişinin öldüğü bir faciada durum değişmedi. Konuyu kendimiz ve ötekimiz üzerinden, sen şöylesin-böylesin üzerinden konuşup durduk. Bu konuşmaları izlerken sözüm tek değil her bir tarafa. Böyle bir kazada kimlik ve siyaset kavgası yapmanın kime ne faydası var? Ne maden sahibinin kimliği üzerinden yazıp çizmenin ne de muhalefet odaklı siyaset üretmenin ne anlamı olabilir ki? Asıl konuşmamız gereken bu mudur?

Az gelişmiş ülke olmak ya da az gelişmiş ülke insanı olmak böyle bir şey herhalde. Konuya odaklanamamak, meseleyi doğru biçimde konuşamamak! Binlerce söz ağzımızdan dökülürken iş yapmaya gelince takatsiz, sabırsız, vizyonsuz, öngörüsüz olmak belki de.

Dört gündür televizyonda uzmanları, medya mensuplarını, sendika başkanlarını, siyasileri izlerken bu duygum hiç değişmedi. Böylesine bir faciada herkes öncelikle kendi duygusunu konuştu. Aslında Türkiye"de bütün meseleler böyle konuşulmuyor mu? Olaya değil kendi duygusuna odaklanarak, kendi açısından savunma ya da saldırı dili ile bakarak.

Hayırsever, yardımsever, iyiliksever bir halkız. Burada gözümüz bir şey görmez ancak mevzu iş güvenliğine yatırıma gelince maliyet analizleri devreye girer. Solcusundan sağcısına, dindarından olmayanına bu tablo da asla değişmez. Önce insan derken aslında o insandan sadece kendimizi kast etmişizdir.

Kimseyi dövmeden esas konuyu konuşmaya gelince; en aklı başında yorumu iki Alman maden uzmanından okudum. Türkiye Çalışma Bakanlığı"nın talebi üzerine Türkiye"de madenlerdeki güvenlik koşullarının iyileştirilmesi için beş yıldır Zonguldak"taki TTK"da ön çalışma yürütmüş Alman Hammadde ve Kimya Endüstrisi Meslek Kooperatifi Bonn Şubesi Başkanı Matthias Stenzel bunlardan birisi. Diyor ki..."TTK ile 5 yıl yürüttüğümüz bu çalışma Türk hükümetinin madenlerde çalışma koşulları ve işçi güvenliği konusunda iyileştirilmelere gidilmesi gerektiğinin farkına vardığını gösteriyor. Soma"daki kazanın olacağını önceden kestirilebilir miydi? Çok somut ve net biçimde öngörmem mümkün değil. Ancak burada çok ürkütücü olan, kazanın şekli. Elektrik trafosunun patlaması ve ardından çok büyük bir hızla madene karbonmonoksitin dolması, beni şaşırtan nokta. Bu duruma mantıklı bir açıklama bulamıyorum."... TTK ve İş Güvenliği Dairesi ile yaptıkları görüşme ve incelemelerin ardından TTK"ya bağlı madenlerde güvenlik önlemlerinin iyileştirilmesi yönünde adımlar atıldığını söyleyen Stenzel, çok sayıda kurslar verildiğini, madenlerin nasıl daha güvenli hale getirilebileceği konusunda çalışmalar yaptıklarını belirtiyor. Soma"daki özel bir işletmeye ait olan madeni tanımadığını belirtirken çok net bir tespitte bulunmanın yanlış olacağını söylüyor."

Türkiye madenciliğini yakından tanıyan bir diğer isim maden ocakları tekniği ve güvenliği uzmanı Günther Apel, Soma"daki facianın Türkiye madenlerindeki genel güvenlik eksikliğinden mi kaynaklanıyor sorusuna yanıt olarak, toptancı yaklaşımlardan kaçınmak gerektiğini söylüyor. Apel, Türkiye"deki kimi madenlerde güvenlik açığı olduğunu kimilerinde ise bunların bulunmadığını söyledikten sonra şu uyarıyı yapıyor: "Türk madenciliğinde kullanılan kömür çıkartma tekniğinin görece eskimiş ve basit olduğunu unutmamak gerek. Ve kömür çıkartma tekniği ile güvenlik tekniği arasında bu tür maden ocaklarında çok yakından bir bağ vardır." (Deutsche Welle)

...

Türkiye"de kömür ve linyit çıkartılan 740 işletme bulunuyor. Kömür madenlerinde toplam 49 bin işçi çalışıyor. Soma da 600 milyon tonluk rezervle Türkiye"nin önemli linyit kömürü havzalarından biri. Facianın yaşandığı Soma Holding"in işlettiği madende 6.200 işçi çalışıyor. Bu işçilerin 4.035"i sendika üyesi. İlçenin nüfusu 100 bin, toplam 8 madencilik şirketinde toplam 15 bin kişi çalışıyor. Türkiye"deki elektrik santrallarının yüzde 23"ü kömürle çalışıyor... Bütün bu bilgileri bir arada düşünerek maden faciasına bakmak gerekiyor. Sendikacısı, patronu, denetleyeni, yasa çıkaranı, planlayanı, uygulayanı hepsi bir arada bu meselede hissesine düşeni algılamalı.

Bu acılar bir daha yaşanmasın istiyorsak faciadan siyaset değil çözüm üretmek zorundayız.

10 yıl önce
Acıyı yaşayanlar ve seyredenler
Alman Parlamentosundan linç girişimi
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü