|
Canilerle din kardeşi olamayız...

Hıristiyan bir rahip olan Bahira , daha çocuk yaşlarında Hz. Muhammed''de nübüvvet mührü olduğunu ilk fark eden kişi olmuştu. Bir Hıristiyan olan Habeş kralı Necaşi, Peygamberimizi Mekke''deki zor günlerinde çıktığı yolculukta ilk kabul eden kişi olmuştu.Kur-an''ı Kerim din adamlarına, kiliselere dokunmayın,ibadethanelere dokunmayın emrini vermişti. İslam kendinden önce gelen üç dini hak din olarak kabul etmiş ehl-i kitap olarak onları özel bir yakınlık içinde değerlendirmişti.

Eğer Müslüman olsaydınız bunları bilirdiniz. Allah''ın canilere, zalimlere karşı söylediklerini de “Yeryüzünde kan döküp fesat çıkarmayın “ ayetini de bilirdiniz.

Peygamberi tanımıyorsunuz ama peygamber adına adam doğruyor, İslam''ı bilmiyor ama onu korumak istiyorsunuz? İslam''ı tebliğ etmekte de, bunun adına cinayet işlemekte beis görmüyorsunuz ama bir başkasının kendi dinini anlatmasını en büyük tehlike olarak görüyorsunuz. Kiminiz siz? Dininiz ne? Neden bunları yapıyorsunuz?

Bu sorulara onları anlamak için değil, Malatya canilerini hep birlikte lanetlemek için cevaplar aramalıyız. Canilerle din kardeşi olmayı reddetmeliyiz.

* * *

Şu misyonerler artıyor iddialarını hep paranoyak bir zihnin ürünü olarak görmüşümdür. Hele hele de yeryüzünde en fazla yayılan din İslam iken, misyonerlik çalışmalarından niye korkulur bunu hiç anlamadım. Neden bu işleri dillerine pelesenk edenler en çok din eğitimine karşı çıkanlardır. Neden bu iddiaların sahipleri Müslümanlıkla hiç alakalı olmayan kişilerdir? Neden bu iddiaları delillendiren raporlar istihbarat teşkilatları tarafından hazırlanır. Laik bir devletin kurumlarından birisi olan istihbarat teşkilatları halkın dini kimliği ile niye bu kadar ilgilenir hiç anlamadım.

Bu konuda sıkça araştırma yapan Ankara Ticaret Odası''nın hızlı araştırmacı kimliği kuruluş amacı ile ne kadar uyuşuyor doğrusu onu da merak ediyorum. Türkiye''de misyonerlerin artması ticaret odasının çalışmaları arasındaki bağı da bir türlü kuramadım. Televizyon için bir program araştırması yaparken ATO''da konuyla ilgili bir kişiye bu araştırmaları nasıl yaptıklarını sormuştum. “Profesyonel bir araştırma şirketi ile mi çalışıyorlardı? Sayısal verilere nasıl ulaşıyorlardı? Bunları yorumlayan profesyonel elemanları istihdam ediyorlar mıydı”gibi bir çok sorum vardı. Aldığım cevap çok şaşırtıcıydı. Kocaman dosyaları 2-3 kişi arasında değişen bir ekip daha çok basını tarayarak yapıyordu. Tabii ki büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım. Koca koca iddialar, tek bir sebep için olabilir miydi? Gündem olmak! Kişisel ihtirasların acı sonuçları ile ilgili bir araştırma da yaparlar mı acaba!

* * *

Aslında yıllardır karşılaşırız, ama hiç göz teması görmez benimle. Yan yana da çok oturduğumuz olmuştur, ama hiç konuşmadık. Herkes ile rahatça selamlaşabilirim, ama onunla selamlaşma cesaretini bile kendimde bulamamışımdır. Çünkü biliyorum ki o sevgi dolu yüreğinde başörtü takanlara da o zihniyetin mensuplarına da hiç yer vermez.

Kız çocuklarını okullaşma kampanyası çerçevesinde yapılan bir ankette “en çok kiminle görüşmek istersiniz” sorusuna Urfalı kızlar benimle ismimi vermişlerdi. Bu vesile ile davet edilmiştim yıllar önce Urfa''ya, yine hiç konuşmadık.

Şu anda 70 yaşında kanser hastası, ama mücadeleden vazgeçmiş değil ne kendisi ne de toplum için. Hepimizin sıcak evlerinde oturduğu zamanlarda o köyleri dolaşmış, kendine değil ideallerine öncelik vermiş. Bu nedenle her zaman saygı uyandırmıştır bende. Hatta Yemen''de başkent Sana''da tamamı yüzleri siyah peçe ile kapanmış kadınları görünce, dönünce derneğine üye olmayı bile aklımdan geçirmiştim.

Geçen hafta sonu yapılan mitingin de destekleyicileri arasındaydı. Bu seferki açıklamaları ise aşağılama üslubu ile kalbimdeki yerini sarstı. “Herkesin özel hayatında bilmediğim sorunları olabileceğini düşünerek hep sevgi duydum” diyen birisinin açıklamaları mıydı bunlar!

“Çocuklarımızın sıra üstünde namaz kılmasını değil bale yapmasını istiyoruz. İnancın insanların iç dünyasında saklı olmasını istiyoruz. Gençlik Orkestrası''nı yaratan ve yöneten arkadaşımızın ismi Muhammed. Düşünebiliyor musunuz ironiyi”. Saylan, seçime katılacak partilerin sembolleri ile dalga geçiyordu. "İnsanlar okuma yazma bilmesin ki parmak bassınlar. Seçim kâğıtları at, eşek, arı ve kuşlarla dolu. Onların ağaları, tarikat reisleri çağırır ve biz ata, eşeğe, arıya ya da kuşa oy vereceğiz derler. Bu ülkedeki insanları vatansever veya vatan sevmeyen hain diye ayırmak kimin haddine”

Ya çağdaş ve çağdışı diye ayıranlar! Yine de ben onu seviyorum. Gençliğinden kalma eskimiş pozitivist bir dünya anlayışının etkisinde dindarlığı çağdışı olarak görse de, İnsanları çağdaşlığına göre üstün sayıp kategorize etse de hizmetleri övgüye ve saygıya değer.

* * *

“Kuma olmak istemiyoruz”….bu pankart 14 Nisan Cumartesi 60 yaşlarına yakın saçları sarıya boyanmış iki kadın tarafından taşındı. Konuya mitinge katılan erkeklerden gelen yorum ise şöyle: “zaten sizi kim kuma olarak alır ki”!

٪d سنوات قبل
Canilerle din kardeşi olamayız...
Azim ile Hırs
Bir ayetin işaret ettikleri ve ‘dinde tefekkuh’
Dil Devrimi cinayeti ve Osmanlıca meselesi
Komplolar ve insanlar..
Rize"de de söyledi, Mardin"de de…