|
Değişimi görmek...

Şu müslüman ülkelerdeki kadınlara ne oluyor sahiden. Bir taraftan batı medyasında terörün yeni yüzü diye çıkan o kocaman haberler diğer yanda spordan ekonomiye bir çok alanda başarı kazanan müslüman kadınların haberleri. Onlar da değişiyor medyanın tutumu da. Sanırım 1990 öncesiydi... aralarında yeni doktor olmuş arkadaşlarımızın da bulunduğu tamamı üniversitelilerden ve başörtülülerden oluşmuş beş altı kişi uluslararası bir sempozyuma dinleyici olarak katılmıştık. Kısa bir zaman sonra resimlerimizi Milliyet gazetesinde zorla evlendirilen kızlar diye kocaman bir başlığın altında gördük. Sempozyumu izleyen başörtülü resmi, zorla evlendirilmeye ilham vermişti. Uluslarası bir sempozyumdaki başörtülü resimlerini herhalde zorla evlendirilme ile bir ilgisi olamazdı. Ama genelleme burada da devreye girmiş, meslek etiği yine önyargıların kurbanı olmuş habere uygun resim bulunurak yerleştirilmişti.

Bugün artık bu genellemenin de değiştiğini sevinerek görüyoruz. İslam dünyasından gelen kadın haberleri içinde elbette en çekici olanları burkalı, peçeli terörist kadın resimlerinin olduğu haberler, ve ne yazık ki medya da en fazla yer bulan haberlerde onlar. Bu konuda batı medyası ile Türk medyası arasında hiç bir tutum farkı yok.

Burada müslüman kadınların dünyasına hangi niyetle, gerçeği yansıtmak mı yoksa mevcut olumsuz önyargıları pekiştirmek için mi baktığınız önem taşıyor. Ben her meselede olduğu gibi bu konuda da bu önyargılı tutumun en azından medya içinde değişmeye başladığını görüyorum. Müslüman kadınların dünyasına ilişkin din baskısı zorlama içermeyen haberlerde artık medyada yer alabiliyor. Bilgisizlikten kaynaklanan yanlış başlıklarla olsa da.

Mesela pozitif bir durum içeren İran''da ralliye katılan kadınların haberi. İran''a gittiğimde ralli yapan kadınlarla tanışınca ben de hayretler içinde kalmıştım. İran ve ralli yapan kadınlar, sanki bir araya gelmeleri imkansız gibiydi. Bunlardan birisi olan geçen yılın ralli şampiyonu Nefise Hajhosemi evli bir hanımdı, eşinin de, İran devletinin de bu sporu yaparken kendisini desteklediğini söylüyordu. Şimdilik yalnız kadınların katıldığı şampiyonalara katılabiliyordu. Hedefi uluslarası şampiyonalar içinde yer almaktı. Bir çok kadın için marjinal bir tutku olan ralli tutkusunun nasıl başladığını dinlerken ben bile vay be demiştim. Nefise hanım yarım başörtüsünü ülkesinin milli giyisisi olarak düşünerek taktığını söylüyordu bir çok İranlı kadın gibi. İran''da sadece ralli yapan değil golf oynayan, okçuluk yapan, paraşüt takımı içinde yer alan, kayak ve tenis oynayan ve bu alanda ülkelerini milli takım içinde temsil eden kadınların çokluğu bizi bir hayli şaşırtmıştı. Çünkü, küresel önyargılar ne kadar dirensek de hepimizi etkiliyordu. Müslüman kadın baskı altında klişesi dışındaki her şey “yaa öyle mi” nidaları ile karşılanıyor, çoğu zaman müslümanlar tarafından bile.

Bu ülkelerde dikkatimizi çeken bir başka şey ise, çoğu zaman üst gelir gurubunun tercih ettiği spor dallarının bu ülkelerde alt ve orta sınıftan kadınlar tarafından da kolayca erişilebilir bir şekilde yapılıyor olması. Spor yapmak İran''da her kesimden kadın için kolaylıkla sözkonusu olabiliyor. Müslüman dünyayı doğru anlamak için baskı ile zorla başörtüsü takmak zorunda bırakılan kadınların yanında bu pozitif değişimi de görmek gerekiyor.

Malezya da bir başka örnek. Her ne kadar gazetelerde yer alan şeriat korkusu haberleri gerçeği taşımasa da, çünkü Malezya zaten İslam hukuku ile yönetilen bir ülke. Eyaletler arasından uygulanan islam kaynaklı yasalar da fark olsa da. İngilizler burayı müslüman malayların ülkesi olarak dizayn etmişler. Halen uyulanan yasalar içinde İngilizlerden kalma olanlar olsa da temel kıstas İslam''a uygunluk. Hal böyleyken Malezya''da şeriat korkusu haberleri elbette komik oluyor. Malezya''da başörtüsü zorunluluğu veya kıyafet baskısı olmadığı gibi azınlığın da İslam nedeniyle bir korkusu yok. Çünkü devletin azınlıklar üzerinde islamla ilgili bir baskısı hiç yok.

Malezya''da nüfusun yüzde 40''a yakınını oluşturan Çinli ve Hintli azınlık, ekonomik olarak müslüman malaylara sağlanan bazı imtiyazların kalkmasını istiyorlar sadece. Bir Çinli Malay ortak olmadan işyeri açamıyor gibi. Oradaki mücadele ekonomok. Malezya devletinin zaten çok çalışkan ve ekonomik olarak güçlü olan Çinlilerin karışısında biraz rahatlarına düşkün olan ve Malayları koruma adına çıkan yasaların değişmesini istiyorlar sadece . Orada İslami yasalar ile ilgili kadın örgütlerinin tepkileri olsa da bu buradaki gibi bir şeriat fobisi ya da korkusu gibi değil. Asıl mücadele ekonomik imtiyazlarda...

17 yıl önce
Değişimi görmek...
Kara dinlilerle milletin savaşı
Efendimiz’in (sav) orucu-2
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı