|
Duygudurumu bozuklukları /boş tartışmalar

Bipolar; iki uçlu duygudurum bozukluğu olarak tanımlanıyor imiş. Uçlarda gezinen, kendine yabancı, taşkın ve tutarsız ruh hali yansıtan açıklamaları her duyduğumda bipolar olma halinin topluma sirayet eden yanı olup olmadığını merak ederim.

Bu tanım ile ilk olarak; başörtüsü eylemleri yaptığımız dönemde çoşkun ruh halini her seferinde iman gücüne bağladığımız, taşkınlığı, cesareti, renkli, şaşırtıcı, rasyonelden uzak kişiliği ile çok sevdiğimiz bir arkadaşımıza konulan bir "teşhis" olarak karşılaşmıştım. Bizim "iman gücü" olarak tanımladığımız şey duygudurum bozukluğunun manik ataklarından birisiymiş meğerse. İdealizm olduğuna inandığımız, gerçeklerden kopuk çoşku hallerinin bir hastalık olduğunu öğrenince bir hayli bocalamıştım.

Bayram bir çok sohbete vesile oluyor. Bu sohbetler esnasında gündemimizi işgal eden olaylar ve vakalar için de (elbette psikiyatri biliminin tanımı ile olmasa da) "bir nevi bipolar duygudurum bozukluğunu yansıttığı" üzerine bir çok örneği de konuşur bulduk kendimizi.

Mevzuya burdan bakınca gündem diye konuşup, yorumlamaya çalıştığımız bir çok meselede benzer haller tesbit etmek zor değil. Yoksa bir duygudurum bozukluğu olarak görmemiz gereken hallere bile normal muamelesi mi yapıyoruz? İş dünyasından, medyaya, siyasete örnek çok.

Halk nezdinde muteber bir işe kalkışan, kendisini bir anda dev aynasında görmeye başlıyor, çoşkun bu ruh hali içinde bu dev aynasından yansıyan aksine hayran kalarak yoluna devam ediyor. Başarı kendine ait olmasa bile, her bir olaya kendisinin vesile olduğuna iman ediyor.

Bu hale düşmemek ya da bundan çıkmak mümkün mü? Elbette tutarlılık testi burada turnusol görevi görüyor.

İş dünyasında, çıkarlarına göre siyasetle ilişki kuran iş adamları, menfeatleri bitince başka çevrelerle işbirliği yapabiliyor. Ya gazeteciler ve medya yöneticileri?..

Biz bu durumları genellikle pragmatism, ikiyüzlülük, aşırı bencillik ya da aşırı toplumculuk gibi hafifletilmiş tanımlarla ifade ediyoruz.

Elbette bir toplumda psikolojik sorunlar ve kişilik bozuklukları kadar ahlak bozuklukları da karşılaşılabilir durumlardır. Ancak bunları doğru tanımlamazsak olayları da doğru yorumlayamayız. Neyi ciddiye alıp neyi almamız gerektiğini kestiremeyiz.

Toplum bipolar kimlikleri, bu kişilerin çoşkulu, neşeli, kızgın hallerini seviyor. Renkli karakterler bir çoğu. Toplumun hafızası da balık hafızası nasılsa, geriye dönüp geçmiştekileri "tutarlılık" testine tutma ihtiyacı hissetmiyor.

Medya da seviyor onları. Haber malzemesi olarak süperler. Ancak bunun üzerinden siyaset yönü tayin etmeye çalışanlar ya da ne olup bittiğini anlamaya çalışanlar, uzun vadede hayal kırıklığına uğrayabilirler..

Neyi ciddiye neyi almayacağımızı anlamanın hassas ayarına dikkat çekmek istedim.

Kastım kişilere değil, duygudurum bozukluğu yansıtan, bir mana taşımayan, bir çok olayı veri olarak görmenin anlamsızlığına dikkat çekmek. Ve tabii ki bunlar üzerinden, yorucu, oyalayıcı, sonuçsuz bir çok tartışmayı yapmak zorunda kalma halimize... Bunlar üzerinden toplumu iki taraf haline getirmeye çabalarına… Tarafları da kendi için de parçalama gayretlerine…

LOCADAN

Kurban kesimi tartışmalarının manasızlığı ortada. Etlerin vitrinlerde asılı olduğu restoranların önünde kuyruk oluştur; İstanbul"un en iyi bonfilesi nerede yenir üzerine uzman kesil; sonra da kurban üzerine ahkam kes: "Ay vallahi vahşet"! Her tür "öteki"yi dinleme konusunda gayreti yüksek birisi olarak buradaki ötekileri artık dinleyemediğimi keşfettim.

-Uzun süredir kurban kesimine tanık olmamıştım. Bu sefer izledim. Kurbanda insanlar için çok ibretler olduğuna ve insandaki vahşet duygusunu hafiflettiğine ilişkin inancım güçlendi.

KAFAMA TAKILANLAR

WSJ"de çıkan Türk istihbaratına ilişkin iki makale ile ilgili "neye işaret ediyor" sorusu kafama takıldı.

İlk defa Türkiye gibi bir ülkede böyle bir görevde bulunan birisi üzerine bu kadar çok yazı çıkıyor. Bu kişi seçilmiş ve siyasi birisi değil. Politikacı değil. İstihbarat görevini başındakilerin toplum tarafından çok bilinmesi değil, tam tersine bilinmemesi esas iken, Hakan Fidan"ı güncel siyasetin odağına oturtan bu açıklamalar geleceğe ilişkin nasıl bir öngörüyü şekillendiriyor acaba? Doğrusu Amerikan Neocon çetesinin hayalerindeki dünyayı tahmin etsek de, bu satrançta hangi taşı hangi taş için sürdüklerini çözmek kolay değil.

Bu makale ile sürülen taş, hangi hamleye öncülük ediyor acaba?

11 yıl önce
Duygudurumu bozuklukları /boş tartışmalar
Dünya ekonomisinde ekonomik büyüme beklentisi
Kara dinlilerle milletin savaşı
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı