|
İnsanlık sınavı…

Tüm Türkiye Suriyeli çocuğu yere çarpan esnafı konuşuyor. Olayı tekil kötü örnek olarak yorumlayabiliriz elbette. Ama çevremize baktığımızda Suriyeli algısının çok da pozitif olmadığını görüyoruz. İnsanlık gerçekten bir merhamet sınavından geçiyor. Üstelik ülkesi darmaduman edilen halklar sadece Suriyelilerle sınırlı değil ve tarihin akışına bakarsak da kalmayacak!



1947-2016: Filistin… İsrail işgali ve göç sürüyor.



1975-1990-2016: Lübnan… İç savaş 1990'da bitse de güvenli bir yapı yok, göç sürüyor.



1980-2016: Afganistan… 2.6 milyon insan göç etmiş, hala da devam ediyor.



1990-2016: Bosna-Makedonya-Kosova… 2 milyon insan göç etmiş.



2003-2016: Irak... 3 milyon 200 bin kişi göç etmiş, bu sayı her gün artıyor.



2010-2016: Libya… Göç sürüyor.



Suriye'de ise ülkeyi terk edenlerin sayısı 5 milyona yaklaştı. Bu özet tarihçe bize sığınanları bağrımıza basmanın önemini ve ayağımızı toprağımıza sıkı basmamız gerektiğini ortaya koyuyor.



Bulgaristan'da mülteci avlayan insan avcıları haberini dehşetle okurken Avrupalıların Saraybosna'da sniper'larla canlı insan avı düzenlemeleri geldi aklıma. Saraybosna'da insan avlamak eğlence olmuştu.



İbni-i Sina “Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değil” der.



Umarım tarihin ışığına kör kalmayız.





Bunca göçe rağmen Müslümanlar 400 milyonluk Avrupa nüfusu içinde dengeleri değiştirebilecek bir yoğunluğa sahip değil. Ancak doğum hızının 1.2'ye düşmesi, Müslümanların bunun iki üç katı doğum hızına sahip olması gibi sebepler gelecek adına onları endişelendiriyor.



Avrupa mültecilere harcadığı parayı, gelişmiş ülkelerin kalkınmakta olan ülkelere vermek zorunda olduğu paydan kesiyor. Mültecilere harcanan para bir Avrupalının refahını kesinlikle etkilemiyor. Avrupa ülkelerinin ekonomik olarak zayıflaması, hükümetlerin kemer sıkma politikaları mülteci akınından çok daha önce başladı. Ancak, uzun süredir devam eden ekonomik sıkıntıları mültecilere tahvil etmek herkesin işine geliyor. Geleceğe dair korkuların oluşturulmasında siyasetçiler ve medya iki yönlü işlev görüyor. Ortaya çıkan tabloya bakıldığında Türkiye gibi bir yük yüklenmeyen Avrupa toplumundaki tepkilerin sağcıların dışında liberal politikacılara da sıçramasını izah etmek ancak Avrupa'nın geleceğine yönelik bir tasarımla izah edilebilir.





“Kiliseye gitmem ama Avrupa bir Hristiyan kıtasıdır” diyen Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı Valery Giscard D'esting…



“Avrupa batı uygarlığına düşman Müslümanlar tarafından fethedilmek üzere, çocuklarımız ve kendimiz için savaşıyoruz” diyen Belçika'dan aşırı sağcı Philip Deminther…



“Çok kültürlü toplum modelini terk etti” diyen Hollanda İçişleri Eski Bakanı Piet Hein Donner…



“Avrupa gençlerinin artık daha muhafazakar olduklarını” söyleyen Finlandiya siyasetçileri…



Avrupa'da sayıları artan Müslümanları “fare”ye benzeten İtalyan Oriana Fallaci…



Göçmenleri kanser hücreleri olaak nitelendiren Danimarka'nın sağ siyasetçilerinden Louise Frevert…



“Nazizm ve faşizm geride kaldı, artık batı medeniyetinin İslam tehdidinden kurtulmak için Yahudilerle el ele vermesi gerektiğini” söyleyen İsrail büyükelçisi Carmi Gillon...



“Avrupa yabancı düşmanlığı hastalığına tutuldu.” diyen ve sık sık bu vurguya dikkat çeken Almanya ve Avrupa'nın saygın düşünürlerinden Jürgen Habermas…



Atatürk ödülüyle Türkiye'nin bir zamanlar baş tacı ettiği ünlü İngiliz tarihçisi Bernard Lewis'in Müslümanların ABD ve Batı'ya nefret duyduğuna dair doktrinleşen makaleleri...



“Çoğalan Müslüman nüfusunun Almanya'da zeka seviyesini düşürdüğünü” iddia eden Alman Sosyalist Partisi'nden Sarrazin…



Sınıflara daha çok haç koymayı savunanlar... Yoksullara dağıtılacak yemekte illa da domuz eti olması gerektiğini söyleyenler…Bu örnekler göz önüne alındığında Avrupa'yı yönlendirenlerin kendi toplumlarına dair nasıl bir saflaşma istedikleri ortaya çıkıyor. Bu saflaşmayı güçlendiren her yolun mubah sayılacağı bir dönemin başındayken Avrupa'yla geliştirilecek her ilişkiyi çok daha özenle kurgulamak gerekiyor. Onların gelecek rotaları belli…




#İbni-i Sina
#Nazizm
#faşizm
#Carmi Gillon
#Jürgen Habermas
#Bernard Lewis
#mülteciler
8 yıl önce
İnsanlık sınavı…
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle