|
Konformist İslam!

Arap başkentlerinde toplumsal deprem haberleri her geçen gün artarak yeni ülkeleri de kapsar hale geliyor. Öyle ki Arap körfezinin en ucundaki Umman gibi sessiz sakin ve görünürde huzurlu bir ülkede bile sokak çatışmaları oluyor. Bu hareketlerin sonucunda Arap yönetimlerde ister istemez topraklarında yaşayan yoksullara yönelik yeni politikaları uygulamaya zorluyor. Oysa bu politikalar onlar zorlamadan, sessizken ortaya çıkmalıydı.

Arap coğrafyasındaki yoksulların çoğunluğunu Uzakdoğu''daki, Afrika''daki yoksul ülkelerden gelen ve aylık 200-300 dolara çalıştırılan yabancılar oluşturuyor. Arap ırkına mensup olmayan Uzakdoğulular, Pakistanlılar, Bangladeşliler, Sudanlılar vs. Her Arap ülkesini ziyaretimde bu insanların yaşadığı koşulları görünce oradaki din anlayışını, Arap halkının lüks hayatları ile onlara hizmet edenlerin tam zıddı koşularını dert edinir ve bu noktada İslam anlayışlarını ve anlayışımızı da yakından sorgularım.

Aşırı zenginlik ve lüks içinde geçen ve üretmeden, tüketerek yaşanan, efendiler ve müstekbirler yaratan bir hayat ne kadar İslam çizgisi içinde görülebilir ki. Köleliği kaldıran bir dinin mensuplarının yenidünyanın kölelerine karşı tutumlarının farkında olmamaları, onlara insanca yaşam kapılarını kapalı tutmaların da ayrıca bir önemli mesele. Bu nedenle bu coğrafyada çıkan olayları siyasi çalkantıların ötesinde görüyorum.

Abu Dabi''de bir gezi vesilesiyle ziyaret ettiğim bir kadın merkezinde yabancı işçiler konusunu açtığımda “onlara bayram harçlığının verilmesini” bir lütuf olarak anlatan yaklaşımı görünce fazla da konuşmanın bir manası olmadığını anlamıştım.

Ancak toplumsal değişim konformist Müslüman yönetimleri değişmeye zorluyor. Hem ülkelerinde insan yerine konmadıkları yoksullar değiştiriyor onları.

İslam''ın sosyal adalet yaklaşımının devlet bazında sürdürülebilir politikalara dönüşemediği bu ülkelerde bu noktada ortaya çıkan arayışlar değişimin iyi haberlerini taşıyor. TOKİ''nin düzenlediği Konut Kurultayı vesilesi ile İstanbul''a gelerek TOKİ örneğinden faydalanmak isteyen ve Türkiye''den destek bekleyen Suudi Arabistan, Ürdün hükümet temsilcilerinin İstanbul''daki görüşmelerini bu nedenle çok önemli buldum.

ÖZGÜRLÜK HAREKETLERİ NEDEN ÖZGÜRLÜKLERİ BASKI ALTINA ALIR?

Bu sorunun cevabı tarihin arka odalarında çok tartışılmış olsa da tablo hiç değişmemiş. Mesela İran devrimi. Bir zorbalık rejimine karşı halkın daha çok özgürleşmesi için yapılmış ama kısa sürede özgürlük ideallerini kaybedip baskıcı bir rejime dönüşmüş. Ne yazık ki zulüm yapmayı yöneticilerine yasaklayan bir dine sahip olmak da bu noktada insanları değiştirmemiş. Dini gerekçeler ile de olsa dünyevileşmenin tuzağına düşen iktidarlar ne yazık ki “Kurtuluş İslam''dadır” sözünü manalandıramamışlar.

Roma''da, Bizans''ta olan Abbasilerde''de saraylarda olan bugünkü Arap saraylarında da olmuş. Batı ülkelerinde de görünüm farklı olsa da içerik hiç değişmemiş. Ne sosyalizm ne liberalizm ne de demokrasi gerçek bir özgürlük tablosu çıkarmış ortaya. Bolşevik devrimi, Presterioka''nın bizzat kendisi ve hatta Cumhuriyet... Hepsi halk ve özgürlük sloganları ile özgürlükleri kısıtlar hale gelmişler.

Bunun tam tersi bir örnek için umutsuz değilim. Tarihin tekerrürüne teslim olmadan herkesçe onaylanabilecek bir özgürlük anlayışını hayata geçirebilmek için yeterince deneyim ve acıyı yaşadığımızı düşünüyorum.

MESLEK ONURU

Elbete şantajcılar, ahlaksız pazarlıklarla haber yapanlar gazeteci sayılamaz. Ancak böyle kişilerin olması bu mesleğin bizzat kendisini suçlu hale getirmez. Mesleğini istismar eden doktorların ya da avukatların hakimlerin, siyasetçilerin olması bu meslekler sahiplerinin suçlu ilan edilmelerini gerektirmeyeceği gibi. Suç şahsidir, adalet bu genellemelerin önüne geçmek ile sağlanabilir. Bu noktada siyasetçilerin dilini çok özensiz bulduğumu söylemek isterim. Toplumsal barış talebi farklı fikir ve düşüncelere saygı kadar mesleklerin onurunu koruyucu bir dili de beraberinde getirmeli.

KOMİK ERKEKLER

Bazen bu erkekler gerçekten çok komik oluyor. Geçen akşam NTV''de KOBİDER Başkanı Nurettin Özgenç''i, Mirgün Cabas''ın programını adeta bir komedi programı seyreder gibi seyrettim. Hem Karadenizli hem erkek hem de maço ve de cahil olunca meydana çıkan mantık yürütmeler, yorumlar ortaya gerçekten sahici ve doğaçlama bir komedi çıkarttı. Özgenç''e göre “Fiş prize eşit değildir”. Bu nedenle de kadın erkeğe eşit olmadığı gibi kadın haklarını savunan kadınlar da “kartala özenen papağan durumuna düşmüşlerdir.” Ya da bir başka şahane benzetme ile “lokantada aynı çatal bıçağı kullanan erkek ve kadınlar farklı tuvalet kullandıkları “ için de eşit değiller. Anlamaya çalışmayın. Anlayacak bir durum yok ortada. Sadece “eh memlekette böyle erkekler varsa bunların toplumu yönetmemesi lazım” paniği içinde seçimlerde kadın adayları daha çok desteklemeye bakın. Baksanıza ortalık akıl, mantık muhakemesi sıfır erkeklerle dolu. “Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır” diyen Demirci kardeş gibi...

Ayrıca böyle düşünen ama bunları daha akıllı kılıflar ile sunan çok erkek var geride.

13 yıl önce
Konformist İslam!
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!