|
Kürt kimliğinin alt başlıkları neler?

Bir taraftan operasyon dier taraftan tartışmalar... Kürt meselesi operasyon ile çözülür mü? Ya da parti kapatmak, parti başkanını gözaltına almak Kürt meselesinin çözümü için yeterli midir? Bu topraklarda birlikte yaşadığımız milyonlarca Kürt kökenli vatandaşımız bu süreçlerde neler hissediyor? Bu ve benzeri soruları gündemimizden uzaklaştıramayız. Özellikle de başarılı bir operasyon ve terörün bitirilme şansının gündemde olduğu bugünlerde. Nasılsa askeri operasyon yapılıyor diye Kürt meselesini konuşmaktan da bu konudaki talepleri de dinlemekten vazgeçemeyiz.

Sonuçta şiddet barışçıl çözümlere ne kadar kapı aralayabilir ki!

Operasyon ve terörle mücadele Kürt sorununun çözümü için yeterli olabilir mi? Bu ve benzeri sorulara geçtiğimiz günlerde bir grup Kürt aydını, DTP''li siyasetçiler ve gazetecilerin bir araya geldiği bir toplantıda da cevaplar aradık.

PKK''ya yakınlıkları/ Kürtleri ne kadar temsil ediyorlar/Diğer Kürt grupları ile aralarında ki farklar neler? En önemlisi de "Kürtler ne istiyor" sorusuna verdikleri cevaplar.

"Kürt kimliğinin tanınması"na ilişkin talepleri birinci sırada yer alıyor. Benzer bir yaklaşımı Aysel Tuğluk Ece Temelkuran''ın Kürtler ile ilgili Milliyet''teki yazı dizisinde dile getiriyor: “Biz seçim politikalarımızda kimlik üzerinden gittik, aç insanlara barışı anlattık, sosyal politikalarımız anlatamadık. Böyle anlatınca da marjinalleştik.” Bu açıklama halkın talepleri ile Kürt siyasetçilerin öncelikleri arasındaki farkı çok iyi ifade ediyor.

Benim merakım daha çok bu taleplerin somutlaştırılmış halinin içeriği ve bunların arkasından gelen taleplerin neler olduğu ya da olacağı üzerinde yoğunlaşıyor.

Kürt kimliğinin ve kültürünün tanınması somut hangi adımları içeriyor sorusuna farklı kesimlerden Kürt çevrelerinin dile getirdiği ortak talepler şöyle sıralanıyor:

"Kürt kimliğinin Anayasa''da tanınması/ Kürtlerin Türkiye''nin kurucu milletlerinden birisi olduğunun kabul edilmesi/Ders kitaplarına bunun girmesi/ Kürtçe anadilde eğitim hakkı"

Bu taleplerin yanlış anlamalara fırsat vermeden tartışılabilmesi içeriğinin daha da açılması gerekiyor. "Anayasa''da Kürtlerin etnik olarak varlığının tanınması Türkiye''nin birçok etnik ve dini gruplara sahip olması/ üniter devlet kimliği .....vb. birçok açıdan ne kadar mümkündür" sorusu bu tartışmaların belkemiğin oluşturuyor.

Kürt kimliğinin tanınmasının sağlanabilmesi için Anayasa''daki ilk dört maddenin değişmesinin şart olduğunu söyleyen DTP''li siyasetçiler bunun olasılık ihtimalleri üzerinde konuşmak yerine bu talebin makul olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. DTP siyasetinin, dağa çıkanların sayısını etkilediğini ve özelikle Kürt gençlerinin önüne şiddetten uzak bir seçenek sunduğunu söylüyorlar. Yine Ece Temelkuran''ın Milliyet''teki yazı dizisinde DTP''den Ahmet Türk''ün "Bazı Kürt aydınları bizi desteklemek istemiyor bu yüzden de birleşik demokratik Kürdistan''dan söz ediyorlar. Burası Avrupa değil Ortadoğu, burasının gerçeğine bakmak lazım" şeklindeki açıklaması da reel poltikanın gerçeklerine uygun siyasi talepler ile siyaset yapma konusunda Kürtler arasında farklılıklar olduğunu ortaya koyuyor.

T. C''nin yapısına uygun makul talepler üzerinden siyaset üretmek mi yoksa bu yapının değişmesini mi talep etmek. DTP''li siyasetçiler bu konudaki öncelikleri konusunda kararsız görünüyorlar. "Bu dayatmalar Kürt halkının yaralarını saracak çözümler mi" sorusunu konuşmaya ise bir türlü fırsat kalmıyor?

Kürtler ne istiyor sorusuna aranan yanıtlarda zenginleşen Kürtlerin özelikle Kürt gençlerinin istekleri de önem taşıyor.

DTP''li siyasetçiler en fazla PKK siyaseti ile aynılaştırılmaktan şikayet ediyorlar. Ama diğer taraftan da PKK''nın Kürt halkı için taşıdığı önemin, Kürt sorununun PKK şiddeti sayesinde Türkiye''nin gündemine girdiğinin ve yok sayılarak çözülemeyeceğinin altını çiziyorlar.

Meclis''te varoluşlarına birçok kişinin lütuf olarak bakmasına da, "daha ne istiyorsunuz" tarzı yaklaşımlara da tepki duyuyorlar. "Buraya mücadele ile geldik lütuf ile değil " diyorlar.

Kürt meselesini siyasetin ve sosyal bilimlerin sahasına çekerek çözmek için daha fazla karşılıklı konuşmalara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Şiddetin ve silahların önerdiği çözümler kimlik meselesini de psikolojik travmaların etkilerini de sosyal meseleleri de çözmeye yetmediği gibi bunları daha da artırıyor-tetikliyor. Eğer çözmek istiyorsak korkmadan konuşmalıyız.

Diğer taraftan DTP''li siyasetçilerin de biz taleplerimizde mutlak haklıyız tavrının dışında "DTP nasıl algılanıyor, sözleri nasıl anlaşılıyor, neden tepki görüyor, taleplerimiz ne kadar gerçekçi" sorularının cevaplarını da daha bir ciddiyetle dinlemesi gerekiyor.

16 yıl önce
Kürt kimliğinin alt başlıkları neler?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle