|
Mevsimlik olmayan barış için…

Barış, devletin ve Kürt tarafı adına BDP ve PKK yöneticilerinin barışı olmaktan çıkıp halkın barışı olsun istiyorsak bu minvalde birçok konuda barış adımlarını tutarlılık içinde atmalıyız.

Barış karşılıklı adımlarla gerçekleşir, yaklaşıldığında gizli bir hançerin saplanmayacağına duyulan güvenle gelişir. Bu adımların hangi safhasındayız bilmiyorum ama toplumdaki güven tesisinin bugünlerde en önemli iş olduğuna inanıyorum. Yeni kavramsallaştırmalar yapılırken "hayatı ve kendini anlamaya, değiştirmeye ve eleştirmeye" kapı açan felsefecilerin de… Teoman Durali, Tülin Bumin, Kenan Gürsoy… gibi felsefe profesörlerinin bu sürecin içinde olmaları gerektiğine inanıyorum. Eleştiriye dayanıklılık ise bu barışın turnusol kâğıdı olmalı. Agos yayın yönetmeni Rober Koptaş"a açılan davayı, 301.maddeyi, yazılarına son verilen gazetecileri, son olarak Amberin Zaman ve Rahşan Gülşan ve diğerleri ve daha birçok konu da Türk-Kürt barışının bir parçasıdır.

EZBER BOZMAK

Bu klişeyi ne çok kullanıyoruz. Siyasete ilk başladığım yıllarda parti toplantılarında en çok duyduğumuz kelimedir. Hala da kullanılır. Ezber bozmak dediğimiz şey aslında karşıdakini şaşırtarak stratejisini bozma amacını gütse de sonuçta; kendini olduğundan farklı göstermek, değiştiğini anlatmak, "ben senin bildiğin adam değilim" demek anlamına geliyor. Bazen de taviz anlamına geliyor. İtiraf edelim ki siyasette de bozulan her ezber hakikat noktasında bir yönelmeyi kapsamıyorsa bu minvalde olmuştur. Amaç kendi hakikatini gizlemek ve karşıdakinin ezberini bozmak olduğunda ortaya çıkan ise sadece tutarsızlık ve sathilik oluyor.

BEDRİ BAYKAM KİMDİR?

CHP Milletvekili bir babanın ve bir Cumhuriyet kızı olarak yetiştirilmiş bir annenin oğlu. Ailesinden aldığı bu misyonu sanat ve konuşma hayatında yüksek bir performans ile taşımış. Özellikle dindarlara ve başörtülülere olan keskin önyargıları, hatta nefreti ile biliniyor. Başörtüsü yasaklarını 28 Şubat"ta da Ak Parti iktidarında da hep desteklemiş ve bunu siyaseten de değil böyle bir imanı taşıdığı için yapmış. Tabii Baykam"a göre dindar kesimin tek suçu İslam"a inanmak değil. 2010 yılında Cüneyt Özdemir"in bir programında söylediği gibi onlar… "Darwin"e karşı çıkıyor, felsefe dersi ve resmi yok ediyorlar, tiyatroları desteklemiyorlar, her gün imam kadroları atıyorlar her yeri bunlarla dolduruyorlar,"…Özetle bu görüşlerini her platformda dile getirmekten kaçınmayan bir CHP mücahidi. Muhafazakârların iktidarına söz ile yaptığı muhalefetin yanında "nu" tablolarının sayısını artırarak sanatı ile de muhalefet etmiş birisi bence Bedri Baykam; klişe, ezberci, ırkçılık düzeyinde dindarlara karşı önyargılı ve bu kısıtlı düşünceleri ile bence sanatı da kısıtlı birisiydi. Çünkü nefret doluydu.

MURAT ÜLKER KİMDİR?

Siyasetten uzak duran muhafazakâr bir aileden geliyor. "En Zengin 100 Türk" içinde üçüncü sırada yer alıyor. Yöneticisi olduğu Yıldız Holding dünyadaki en büyük 10. şekerleme üreticisi arasında sayılıyor. Sadece geçen yıl 350 milyon liranın üzerinde yatırım yapan şirket 10 büyük global şirket ile ortaklık yapıyor. Kısaca Murat Ülker Türkiye"nin en büyük sermaye sahipleri içinde ilk üçten birisi…

Murat Ülker"in, Baykam"ın tablosunu alma haberlerini okuyunca bunları düşünmeden edemedim. Ailesinin neredeyse tüm kadınları başörtülü olan, kamusal alanda görünmekten kaçınsalar da başörtüsü mücadelesinin bir parçasında yer almış bir ailenin mensubu olarak Murat Ülker "hangi ezberi bozdu" sorusunu sormadan edemediğim gibi.

Doğrusu bu soruya Eyüp Can gibi bir cevap vermem mümkün değil.

Bence en doğru soru "Ülker kimin ezberini bozdu" olmalıydı. Bu soruya cevap olabilecek üç şık ise bence şöyle…

1-Anti demokratik, inanç özgürlüğüne saygı duymayan, Darwin teorisi temelinde inancını savunan, dindarlığa hoşgörüsü dahi olmayan, katı ulusalcı Bedri Baykam gibi düşünen bir CHP kitlesinin

2-Sadece Bedri Baykam"ın

3-Ürün çeşitleri arasında kalite farkı olmasa da paramız bizden birisine gitsin diyen, Ülker tüketicilerinin.

Bu sorunun cevap şıkları içinde bence doğru cevap en sonuncusu…

Bu olaya şaşırdım mı, hayır şaşırmadım? Ülker markası elbette Murat Ülker"in kimliğinden bağımsız bir dünya markası. Sahipleri içinde de devraldığı aile kültürünün dışında bir imaj sahibi olmaya çalışanlar elbette olacak? Ancak böylesine bir dünya markasına sahip birisinin böyle bir "imaj"a ihtiyacı var mı?

Keşke o kavramsal resmi satın alırken yanında başta eşi olmak üzere ailesinin başörtülü üyeleri de olsaydı? Ve biz Bedri Baykam"ın yüzündeki ifadeyi görüp helal olsun para nefreti satın aldı deseydik. Yok yok onu da demeseydik! Sevginin olduğu gibi nefretin de satın alınması kulağıma hiç hoş gelmedi. Keşke kimsenin ezberi bozulmasaydı.

Bu arada sanata saygımız büyük! Elbette muhafazakârlar sadece hat gibi klasik sanatlara ilgi duymaz. Çağdaş sanatlar elbette onların da ilgi alanına girer. Keşke bu konuda bir ayrımcılık olmasa, bütün sanatçılarımız sanat pazarının tekelini kırabilseler, kendilerini ifade edebilecek zeminler bulabilseler. Mesela Hülya Yazıcı Aktaş gibi modern resim çalışan bir (başörtülü) ressamımız da herkes kadar biliniyor olabilse. Ve Ülker bir başka imaj çalışması olarak (imajının zarar görmesini göze alarak ) O"nun da resimlerini satın alabilse. (Bu arada Hülya Yazıcı ve başörtülü bir sanat gurubu çağdaş sanat çalışıyorlar, hatta iki yıl önce İstanbul Trienalini yaptılar. Bunun ikincisini yapmak için çalmadıkları kapı bırakmadılar ama…) Neyse fazla söze hacet yok. Tablo kendini gösteriyor.

11 yıl önce
Mevsimlik olmayan barış için…
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!