|
Zor sorular!

Son bir aydır yabancılarla birlikte bir projede çalışıyorum. Doğal olarak Türkiye''nin gündemine adapte olmakta zorlanıyorum. Toz duman arasında görülemeyen bir resmi hele de yabancılara anlatmak çok zor. Şöyle geçiyor diyaloglar:

Şu anda Türkiye''de ortam biraz kritik/ Neden?/ İşte başörtüsü/Türkiye Müslüman bir ülke değilmi ?/ Yok elbette hepimiz müslümanız da bazılarımız bazılarını daha Müslüman diye sevmiyor/ Türkiye demokrasiyi öğrenemeyecek mi?/Yok canım biz çok demokratik bir ülkeyiz, hele de İslam ülkelerine kıyasla özgür bir ülkeyiz./ Özgür mü? O zaman niye özgürce fikirlerini söyleyenler ceza isteniyor?

Anlatmak zor oluyor kısa yolda “kültürel farklılıklar siyasi anlayışları etkiliyor” diyorum.

Cevap veriyorum da ben bu cevaplara ikna oluyor muyum? Kendimi ikna edemediğim bir cevap başkasını nasıl ikna etsin? Neyse ben yine de hem bu ülkeye anti- demokratik üçüncü dünya ülkesi dedirtmeyeceğim hem de olan biteni açıklayacağım.”Yok onu öyle demeyelim, yok şu söylenmez” derken Amerika''dan bir hanım bıkkınlıkla sordu:

“Ya burada Müslüman olmak suç mu?”

“Yok, canım niye suç olsun biz müslümanlığımızı rahatlıkla yaşıyoruz”.

Uff uf! Siz anlayamazsınız diye küçümsesem olmuyor, önemsiz şeyler desem olmuyor.

Şu WHY sorusuna dilim dönüp mantıklı bir cevap verebilsem, ya da veren bulsam!

UZLAŞMA!

Uzlaşma için bir adım geri atmak gerekiyormuş. Bir adım geri atmanın karşılığını ise medya tanımladı “türbandan vazgeçmek”. Niye bu sonuç çıktı anlayamadım!

Üç yıl önce Ak Parti karşıtları yeraltında örgütleniyorlar diye duymuştuk.

Trabzon''da Rahip Santoro''yu öldüren küçük çocuğun annesini dinlerken görünen resmin neyi gizlediğini merak edip bu söylencelerle ilgisi var mı diye merak etmiştim.

Hikaye hiç inandırıcı değildi çünkü?

Rahip türbanı savunanlar tarafından ya da iktidarı savunanlara tarafından öldürülmemişti. Ne cinayetin nedeni ne de katilin arkasında ki hipnotik güçleri bilmiyoruz. Türban meselesi mevzubahis bile değildi. Avrupa Birliği tartışılıyordu.

Hırant Dink''in ölüm haberini bir Kızılcahamam toplantısı öncesinde almıştık. Türban meselesi hiç ama hiç bile gündemde değildi. Konunun ne dindarlık ne de türban ile alakası vardı. Cinayete sebep olacak ihmal zinciri halkalarının da soruşturmayı engelleyenlerinde bu kesim ile hiç irtibatı yoktu.

Ve ardından Malatyalı misyonerler öldürüldü. Haberi Ak Parti MKYK toplantısında aldık. Onları da türban taraftarları öldürmemişti.

Yollar aynı isimlere “biz devletiz-devletin çıkarlarını korumak bizden geçer- biz herkesten daha iyi koruruz “ diyen bir gurup insana çıkıyor.

Kim bunlar, kime karışı kimi koruyorlar bilmiyoruz.

Daha da önemlisi bir adım geri atmak deyince türbanı gündeme getirenler, hedef şaşırtanlar neyi ya da kimleri koruyorlar?

EY İNSANLIK!

Yardımseverler Kongresi için 20 ülkeden 30 kuruluştan üst düzey yönetici katıldı. Yardımın şeffaf olması, etkili ve verimli olması, ihtiyaç sahibine ulaşması ve bunun denetlenebilmesi toplantının ana konusuydu. Amaç; Avrupa Vakıflar Birliği''ne benzer bir yapılanma sürecinin İslam dünyasındaki vakıflar arasında da şekillenmesini sağlamak.

Toplantıda yardımseverliğin dünyanın değişen koşullarına göre yeniden reorganize edilebilmesi için ortak çalışmanın, birbirinden haberdar olmanın önemine değinildi. En önemlisi de Müslümanları terörist ilan edenlere “biz terörist değiliz” demek yerine yardımseverliğin gücü ile kendilerini doğru anlatabileceklerinin ifade edilmesi oldu. Katar''dan gelen Prenses Mayassa ''da Prenses Aisha ''da yardım meleği unvanlarını hak eden, kültürden-eğitime-sağlığa yardım çalışmalarını tüm dünya genelinde yürütebilecek geniş bir vizyon ile yaptılar konuşmalarını. İslam Konferansı Teşkilatı, İslam Kalkınma Bankası, Doha Akademisi, Dünya Kiliseler Birliği, BM, USIAD gibi uluslararası kuruluş temsilcilerinin bulunduğu kongre Amerika''dan NEG, Türkiye''den Hayat Vakfı ve Yeryüzü Doktorları Gurubunun ortak girişimi ile yapıldı.

Yapılan konuşmaların önemini vurgulayan bir haber dün gazetelerde yer aldı. Afganistan''da ABD işgalini ardından yabancı devletlerin vereceklerini söyledikleri 25 milyar doların yarısına yakınının ülkeye ulaşmadığı ortaya çıkmış.10 milyon dolar zengin ülkelerin kasalarında bekliyor.15 milyar dolarlık yardım Afgan hükümetini eline geçmeden harcanmış. Afganistan''da faaliyet gösteren 94 yardım örgütü, yardımların % 40''a yakın bir bölümünün de müşavirlik hizmetleri ücretleri olarak veren ülkelere geri döndüğünü belirtmiş. Aynı şekilde BM yardım bütçesinin de % 25 e yakın bölümünde bürokrasinin giderlerine kullanıldığı biliniyor. Bu durum resmi kurumların daha çok sivil kuruluşların önemini ortaya çıkartıyor. Toplantıda telaffuz edilen bir dua son günlerde yaşadığımız her şeyi de kuşatıyor. Anne katili kızları da, pedofili hastalarını da…

“Rabbim hiçbirimizin kalbinden merhamet duygularını eksiltmesin”.

16 yıl önce
Zor sorular!
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!